Özkoç’un Genel Kurul’a taşıdığı önerge, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

Özkoç, araştırma önergesinde, Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikasında, 3 Temmuz 2020 tarihinde meydana gelen patlamada 7 işçinin yaşamını yitirdiğini, 126 işçinin yaralandığını belirterek, “Böyle ağır ve acı verici bir tablo ne yazık ki, söz konusu havai fişek fabrikasında ilk kez meydana gelmemiştir. Şirketin fabrikalarında 13 yıl içinde ölüm ve yaralanmaya yol açan 7 büyük patlama yaşanmıştır. Patlamalarla ilgili şirket sahiplerine caydırıcı herhangi bir yaptırım uygulanmadığı ve fabrikada gerekli sağlık ve güvenlik önlemleri alınmadan yeni isimler altında yollarına devam ettiği bilinmektedir” ifadesine yer verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi heyeti olarak patlama bölgesinde işçiler, işçi aileleri ve bölge halkıyla görüşmeler gerçekleştirdiklerini, yetkililerden bilgi edindiklerini belirten Özkoç, ön incelemeye göre, tesisin mevzuata aykırılıkları bulunduğunu belirtti.

Özkoç, araştırma önergesinde şu ifadelere yer verdi:

“Fabrikada, patlayıcı maddelerle ilgili usul ve esaslarla ilişkin tüzükte yer alan binalar arası güvenlik mesafelerine uyulmamış, beton duvar çekilmemiştir. Havalandırma ve soğutma tedbirlerinin alınmadığı, cephelerde havalandırma olmadığı, sadece pencere bulunduğu çıplak gözle bile anlaşılabilmektedir.

“BÖYLE BİR PATLAMA İŞ KAZASI DEĞİL, CİNAYETİDİR”

Binaların yangından korunmasına ilişkin yönetmelik uyarınca; patlayıcı madde üretilen, işlenen veya depolanan tek katlı binalarda duvarların yanmaz veya 120 dakika dayanıklı olması gerekir. Patlamanın yaşandığı fabrika binasının dayanıklı olmadığı, duvarların, kapı ve pencerelerin kısa sürede tahrip olduğu açıktır. İlgili tüzüğe göre depo çatısından en az bir metre yükseklikte ve en az bir metre genişlikte örülmesi gereken sütre, bulunmamaktadır.

Depoların tüzüğe uygun tasnifte yapılandırılmadığı ve limitin çok üstünde malzeme bulundurulduğu, işçiler tarafından dile getirilmektedir. İşçiler, patlamadan önce 3-4 gün boyunca uyarı ve kaygılarını dile getirdiklerini, ancak “siz işinize bakın” denilerek sözlerinin dikkate alınmadığını belirtmektedir.

Hatta bazı işçiler depolardaki malzemeyi sayıca azaltmak ve ısınan patlayıcı maddeleri soğutmak için kendi imkanlarıyla bir kısmını açık havaya çıkardıklarını ifade etmektedir.

Bu koşullar altında gerçekleşen bir patlamayı, iş kazası olarak nitelendirmek mümkün değildir. Fabrikadaki işçiler, göz göre göre gelen bir iş cinayetine kurban edilmiştir.”

“FAİLLERİN KAYRILMASI ENDİŞESİ VAR, SÜREÇ ADİL, ŞEFFAF YÜRÜTÜLMELİ”

Özkoç, faillerin mutlaka yargılanması ve gerekli önlemlerin alınması sağlanarak benzer faciaların önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olayın hemen ardından fabrika sahibini araması, MÜSİAD’ın henüz cenazeler kaldırılmadan patron için moral yemeği vermesini eleştiren Özkoç, önergesinde şu ifadeleri kullandı:

“Bu noktada; yaşanan facianın ardından Cumhurbaşkanı’nın yaşamını yitiren işçilerin aileleri ya da yaralılar yerine fabrika sahibini araması, MÜSİAD’ın daha cenazeler ortada dururken, ölülerin teşhisi bile yapılmamışken üyesi olan fabrika sahibi için  “moral yemeği” düzenlemesi, kamuoyu vicdanını derinden yaralamış; faillerin kayrılması, kollanması yönündeki kaygıları artırmıştır.

Kamuoyunda oluşan kaygıyı gidermek, vicdanlardaki yarayı hafifletmek için inceleme ve soruşturma sürecinin adil, şeffaf bir şekilde yürütülmesi önem taşımaktadır.

Bu bağlamda; Sakarya Hendek’te  yaşanan  ve 7 emekçimizin yaşamını kaybetmesine yol açan patlamanın tüm yönleriyle aydınlatılabilmesi, benzer faciaların ve iş cinayetlerinin önüne geçecek önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98. Maddesi ve İçtüğüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederim.”

Engin Özkoç’un Meclis Genel Kurulu’na taşıdığı araştırma önergesi, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.