Uzm. Klinik Psk. Aslanlar, "Hafta sonu gerçekleşecek olan üniversite sınavı yaklaşırken ister istemez konu sınava girecek olan çocuklar ve yaşadıkları kaygı üzerine oluyor. Bence sınav konusunda çocukların kaygısına odaklandığımız kadar ebeveynlerinde kaygısına odaklanmamız gerekmekte. Sınav tarihin yaklaştıkça sadece çocukların değil anne ve babalarında artan kaygılarına şahit oluyoruz. Tabii ki her anne ve baba çocuğunun üzülmemesini, başarılı olmasını ve iyi bir okul kazanmasını ister. Ancak bu süreçte ebeveynler çocuklarına dikkat ederken kendi davranışlarının, tepkilerinin ya da söylediklerinin ne kadar önemli olduğu ayrıntısını fark edemiyorlar. Ebeveynlerin sergilediği her davranış, verdiği her tepki ve söylediği her sözcük çocuğunun sınav ile baş etmesinde büyük önem taşımaktadır. Ebeveynler olarak sizin sahip olduğunuz kaygı ister istemez çocuğunuza da geçebilir. Bunu bir nevi bulaşıcı bir durum gibi düşünebiliriz. Siz ne kadar kaygı dolu davranışlarda ya da söylemlerde bulunursanız çocuğunuzda bu kaygılı hali sizden görüp modelleyecektir. Siz çocuğunuza sakin olması gerektiği, abartılacak bir durum olmadığı ya da bu sınavın hayatın sonu olmadığı tarzında söylemlerde bulunurken bir yandan da telaşlı ve kaygılı davranışlarda bulunursanız ister istemez çocuğunuzun da telaşlanmasına neden olabilirsiniz. Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki çocuklar anne babasından ne görürlerse onu modelleme eğilimindedirler." dedi.

Uzm. Klinik Psk. Aslanlar, "Aynı zamanda bu dönem içerisinde birçok ebeveyn çocuğunu motive etmek ya da moralini yerine getirmek için ekstra bir çaba gösterme çabasına girebiliyor. Ancak burada dikkat etmeniz gereken nokta şu ki çocuğunuzu motive etmeye çalışırken onu daha fazla kaygılandırabilirsiniz. Örneğin ebeveynlerin sık sık “Bizim sana sınav konusunda güvenimiz tam, başarabileceğine inanıyoruz” tarzı cümleler ile çocuklarını motive etmeye çalıştığı oldukça yaygın bir durumdur. Ancak burada gözden kaçırdığımız nokta şu ki bu tarz cümleler aslında beklenti içerikli cümlelerdir. Bu tarz konuşmalar yaptığınızı duyan çocuğunuz otomatik olarak anne ve babamın güven ve beklentisini boşa çıkartmamam gerekiyor diye düşünebilir. Zaten halihazırda kendi kaygıları ile boğuşan çocuğunuz bir de sizin ona yansıtmış olduğunuz beklentilerle karşılaştığında sonuç ister istemez olumsuz bir tablo olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu güven ve beklenti bir nevi onların üstünde bir baskı yani kaygı unsuru haline dönüşebiliyor." dedi.

Uzm. Klinik Psk. Aslanlar, "Bir ebeveyn olarak bu süreçte öncelikle yapmanız gereken sınava büyük anlamlar yüklememektir. Böyle bir durum ister istemez çocuğunuzun sınavı bir hayat memat meselesi olarak algılamasını ve böylece daha fazla kaygılanmasına neden olur. Durmaksızın evin içinde sınav konusunun konuşulması da çocukların kaygısını arttıracak bir etki yaratabilir. Zaten sınava hazırlanan bir öğrenci tüm hazırlık sürecinde birçok kez deneme sınavına maruz kalıyor. Yani sınava girmek bu çocuklar için artık hayatın normal bir süreci iken durmadan üniversite sınavından bahsetmek, nasihatler vermek ya da sınava hazır mısın gibi sorular sormak çocuğunuzda bu durumun anormal ya da hayati bir süreç olduğu izlenimini yaratabilir. Bunun yerine onun kendini daha iyi hissetmesini sağlayacak bir şekilde iletişime geçebilirsiniz. Bu süreç boyunca sergilediği çabayı fark ettiğinizi ve önemli olanın bu olduğunu ona hissettirmelisiniz. Aynı zamanda sınav süreci olumsuz bir şekilde sonuçlansa bile önemli olanın çocuğunuz olduğunu ve her koşulda sevginizi esirgemeden onun yanında olacağınızı ona söz ve davranışlarınızla hissettirmeniz gerekmektedir. Aksi halde çocuğunuz başarılı olduğu sürece sevilebilen ya da değer görebilen bir kişi olduğunu düşünebilir. Sizin de bildiğiniz gibi sevginin koşulu başarı değildir. Bu aynı şekilde üniversite sınavı içinde geçerli. Başarılı olmanın ya da ileride rahat, huzurlu ve iyi bir hayata sahip olmanın da tek koşulu üniversite sınavı değildir. Bunu çocuklarınıza hatırlattığınız kadar ebeveynler olarak kendinize de hatırlatmalısınız." dedi.