Kocaeli’nin Gebze ilçesinde 1644 yılında içme suyunun acı olması sebebiyle Serdar İbrahim Paşa tarafından bir su dolabı yaptırıldı. Bölgede 40 kuyunun kazılmasıyla elde edilen sular, inşa edilen büyük su dolabında toplandı. Beygirlerin hareket ederek çalıştırdığı çark sistemiyle, yeraltına aktarılan suların, burada da künkler vasıtasıyla yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki İbrahim Paşa Çeşmesi’ne gönderilmesi sağlandı. Bir şehrin tatlı su ihtiyacını bu şekilde karşılayan yapı, 4 asırdır tüm ihtişamını koruyarak ayakta duruyor.

“4 asır önceki teknik yöntemle şehir altının suyu da sağlanıyor”
Bu su dolabının Marmara Bölgesi’nde ayakta kalabilen yapılardan bir tanesi olduğunu söyleyen Tarihçi-Yazar Recep Kankal, “Bulunmuş olduğumuz yapı Gebze’de 4 asırdır ayakta duran tarihi yapıların en önemlilerinden bir tanesi. İstanbul civarında belki böyle bir örneğe denk gelmiş olabiliriz. Marmara bölgesinde de ayakta kalan yapılardan birisi. Burası Gebze’deki tarihi su dolabı.

Su dolapları bir bölgenin, bir şehrin, bir mahallenin su ihtiyacını karşılayan Osmanlı döneminde yapılan tarihi yapılardan en önemlilerinden bir tanesi. 1644 senesinde Şişman İbrahim Paşa ya da diğer adıyla Serdar İbrahim Paşa tarafından Gebze’de böyle bir su dolabı yapılmış. İlk olarak biz bu su dolabının kayıtlarını, burası bir menzil kasabası, bir menzil şehri olduğu için buradan gelip geçen hacıların notlarından öğreniyoruz. Notlarda şöyle söyleniyor; Şişman İbrahim Paşa buraya bir su dolabı yaptırmıştır, çünkü Gebze’nin suları acıydı.

Gebze’nin suları tatlı olmadığı için İbrahim Paşa 40 tane kuyu kazdırıyor ve bu kuyulardan topladığı suyun bir dolapta, büyük bir kuyuda toplanmasını sağlıyor ve bu şekilde de Gebze’nin içme suyunun karşılanması için böyle bir yapı inşa ediyor. Suların burada toplanmasıyla 1 kilometre ötedeki İbrahim Paşa Çeşmesi’ne yeraltından 4 asır önceki teknik yöntemle şehir altının suyu da sağlanıyor” dedi.

“Dolap beygiri tabiri bu yapıdaki sistemden geliyor”
Buradaki su sistemi çok farklı bir şekilde, o dönemin tekniğiyle çalıştığını vurgulayan Kankal, “Aslında Türkçemizde de var olan dolap beygiri tabiri bu yapıdaki sistemden geliyor. Aşağıda uzun bir direk var. Direğin üzerinde de çark sistemi var. Bu direğin alt kısmında Osmanlı döneminde 3 tane beygirin bağlı olduğunu biliyoruz ve beygirler peş peşe buradaki çarkı çeviriyor.

Küçük çark çevrilince ortada kuyunun üzerindeki ana çark da çevriliyor ve ana çarkın üzerindeki küçük tahta kutular aşağıdaki yaklaşık 15 metre derinliğindeki bu kuyunun içerisinden suyu yukarıya doğru alıyor. Yukarıya kadar yükseldikten sonra yan taraftaki hazneye aktarıyor. Hazneden de su hemen binanın bünyesinde bulunan, dış yüzeyinde de gözüken teraziye aktarılıyor. Bu su dolabına bağı olan 3 tane terazi var. Bunların hepsi yüzeyde olan teraziler ama günümüze hiç biri gelmemiş.

Sadece binanın içerisinde bulunan terazi günümüze ulaşmış. Hazneden su teraziye bırakılıyor, su yukarıdan aşağıya doğru dökülüyor ve aşağı doğru akıtılan su 100 metre ilerideki ikinci teraziye gidiyor. Bunların hepsi yeraltından sağlanıyor. Künkler vasıtasıyla sağlanıyor ve bu künkler yaklaşık 1 kilometre mesafedeki, Gebze’nin merkezindeki İbrahim Paşa Çeşmesi’ne yer altından gidiyor. Böyle bir su sitemi yapılmış” diye konuştu.

“Gebze ahalisi buranın tamiratı için Sultan 2. Mahmud’dan yardım istiyor”
Geçmişte zamanın tahribatına uğrayarak bu yapının 2 defa yıkılma tehlikesi geçirdiği kaydeden Kankal, “4 asırdır böyle yapı, Osmanlı’nın teknik sistemi ayakta durmuş ve böyle günümüze kadar gelmiş. Ama 1980’lere gelince bu dolap biraz tahribat görüyor. 4 asırlık yapı zamanın da tahribine uğruyor ve yıkılmaya yüz tutuyor, çatısı göçüyor ve burada bir çözüm yolu düşünülüyor.

Tabii ki o dönemlerde beygirlerin de azalmasından dolayı motopomp sistemiyle burada kuyunun içerisine bir motor yerleştiriliyor ve motorla birlikte alınan su sondaj şekliyle yeniden şehirdeki su şebekesine bağlantı sağlanıyor Bu şekilde 1980’ler de de böyle bir kullanımı oluyor. 1830’larda da burası bir yıkılma geçiriyor. Gebze halkı buranın yapılması için Sultan 2. Mahmud’a bir arzuhalde bulunuyor.

Buranın yapılması için, buranın yeniden elden geçirilmesi ve onarılması için Gebze ahalisi, parası yetiştiremediği ve buranın tamiratını gerçekleştiremediği için Padişah Sultan 2. Mahmud’dan yardım istiyor ve padişah bunu kabul ediyor. Bu su dolabı ve diğer İbrahim Paşa Çeşmesi de 1830’larda Sultan 2. Mahmud tarafından restore edilerek halkın su ihtiyacının karşılanması da bu vesileyle gerçekleşiyor” şeklinde konuştu.