Kuzey rüzgarları çıktığında Karadeniz en hırçın haline bürünüyor. Kuzeyli rüzgarlar dalgaları büyütür.

Hiç olmazsa bir-iki kez Karadeniz’e girmiş olan herkes, “ deniz içine çekiyor” diye kulaktan kulağa yayılan bilgiyi duymuştur. Ancak yine de sıcaklıklar yükselince denizin serinliğinin cazibesine kapılınır. Her yıl onlarca kişi boğulur ya da ölüm tehlikesi atlatır.

Sıcaklığın 35 derecenin üzerine çıktığı Kurban Bayramı’nda da Karadeniz sahilleri benzer manzaralara şahit oldu. Tüm uyarılara rağmen denize giren onlarca kişi boğuldu ya da ölüm tehlikesi anlattı. Bazılarının cenazeleri bile bulunamadı. Peki nasıl oluyor da herkesin “Çok iyi yüzme bilirdi” dediği kişiler bile Karadeniz’de boğulabiliyor?

NASIL OLUŞUYOR
Çeken akıntılar, deniz dip yapısının topuk-dalyan-topuk (kum tepeciği-yarık-kum tepeciği) şeklinde olduğu bölgelerde görülen ve sığ sudan derin suya hareket eden oldukça kuvvetli akıntılardır. Rüzgârlı havalarda topuklarda (kum tepesi) kırılan dalgaların dalyan (çukurluk) bölgelerinden geriye doğru hareketi sonucu oluşan bu akıntılar, dünya şampiyonu bir yüzücünün dahi karşı koyamayacağı kadar güçlüdür. Türkiye’de özellikle Karadeniz sahillerinde görülen akıntılar, rüzgârlı, fırtınalı ve dalgalı havalarda hiç tahmin edilmeyecek bölgelerde bile oluşabilir. Dalga yüksekliği ve sıklığı arttıkça, akıntının gücü de artar.