Kalp krizleri sonucunda kalp kasında meydana gelen hasar sonucu, ileriki yıllarda hastaları maalesef kalp yetmezliği gibi tedavisi çok zor bir süreç beklemektedir. İşte yapılan koroner bypass ameliyatlarının ana amacı kalbin pompalama gücünü sağlayan bu kalp kasının gücünü korumaktır. Klasik koroner bypass ameliyatları bilindiği üzere, tıp dilinde sternotomi denen gögüs kemiğinin kesilmesi ile yaklaşık 26-30 cm lık bir kesik ile yapılmaktadır. Böyle bir ameliyattan sonra genellikle hastalar en az 7 gün hastanede yatmakta, sonrasında normal hayatlarına dönmesi 1-3 ay arasında değişmektedir. Ameliyat sonrası oluşan ağrıların ve normal hayata dönmelerinde en büyük sorun kesilen gögüs kemiğinin iyileşme sürecidir. Son yıllarda küçük kesi ile yapılan kapalı kalp ameliyatları büyük rağbet görmeye başlamıştır. Küçük kesi ile yapılan ameliyatlar sonrası, hastaların çok daha az ağrılarının olması, hastaneden daha çabuk taburcu olmaları ve normal iş ve sosyal hayatlarına çok daha erken dönmeleri nedeniyle hastalar tarafından daha fazla talep edilmektedir. Günümüzde kapak ameliyatlarında ve tek damarı değişecek bypass ameliyatlarında küçük kesi ameliyatları nispeten yaygın olarak yapılmasına karşın, tüm kalp damarlarının küçük kesi ile değiştirilmesi dünyada yeni yapılmaya başlanmıştır. Küçük kesi (kapali) ile yapılan bypass ameliyatlarında, herhangi bir kemik kesilmez. Burada göğsün sol tarafında yaklaşık 7 cm’lik küçük bir kesi ile kaburgalar arasından kalbe ulaşılarak, kalbin tüm damarları değiştirilebilmektedir.

Bu ameliyatların klasik ameliyatlara göre en büyük avantajları;

Ameliyat sonrası;

-Çok daha az ağrı olması

-Hastaneden Çok daha kısa zamanda taburcu olmaları (genellikle 4.gun)

-Normal is ve sosyal hayatlarına çok daha erken dönmeleri (ortalama 3 hafta)

-Kozmetik olarak ameliyat kesisinin çok küçük olmasıdır (7cm)

Ülkemizde de Prof.Dr.Ergun Demirsoy tarafından küçük kesi (kapali) bypass ameliyatlarını başarıyla gerçekleştirmektedir. Aynı zamanda Avrupa kalp cerrahisi derneği (The European Society for Cardiovascular Surgery) yönetim kurulu üyesi olan Prof Dr Ergun Demirsoy, minimal invazive yöntemle bypass ameliyatlarına başladıktan sonra, hastalarının bundan çok memnun kaldıkları ve hem açık hem de kapalı ameliyat önerdikleri hastalarının tamamının kapalı metodu ısrarla istedilerini söylüyor.. Prof Ergun Demirsoy, klasik bypass ameliyatı olacak hastaların en büyük korkularının göğüs kafesinin yarılmasi ve ona bağlı oluşan ağrılar olduğunu vurgulayarak, kapalı metotla yaptıkları bypass ameliyatından sonra hastaların herhangi bir kemik kesilmediğinden çok az ağrılarının olduğunu ve normal hayatlarına şaşılacak kadar kısa surede dönmelerinden çok memnun olduklarını söylüyorlar. Ayrıca ameliyatın çok küçük kesi ile (7 -8cm) ile yapılmasının hastaları kozmetik açıdan da çok memnun ettiğini ifade ediyor.