Türkiye’ye özgü yırtıcı bir kuş türü olarak bilinen, bunun dışında İspanya ve dünyanın bazı bölgelerinde görülen kara akbabalar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Türkiye’de insanların özellikle kurtları öldürmek için kullandıkları zehirli etleri yiyen kara akbabalar da toplu ölümler gözlemleniyor. Çok fazla üreyemeyen kara akbaba türünde ölüm sayılarının artmasıyla tür, nesli tükenmek üzere olan hayvanlar listesinde en riskli kısımlarda bulunuyor.

Türkiye’de sadece 80 tane kaldı
Önceden daha yaygın olarak görülebilen bu türün Türkiye’de yaklaşık 80 bireyi bulunduğu tahmin ediliyor. Yapılan gözlemler ve araştırmalar sonucunda 2014 yılında dünya üzerinde yaklaşık 2 bin bireyi olduğu tahmin edilen bu türün son yıllarda ise sayılarının çok daha azaldığı gözlemleniyor. Türün devamlılığının sağlanabilmesi için Türkiye’de kara akbabaların yaşadığı bölgeler milli park ilan ediliyor, bu türün üreyebilmesi için çalışmalar yürütülüyor.
Nesilleri ciddi anlamda tehdit altında bulunan en büyük yırtıcı kuş türü olan kara akbabanın bir bireyi ise Kocaeli’nin Darıca ilçesinde bulunan Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi’nde yer alıyor. Yaklaşık 3 ay önce doğada geçirdiği bir kaza sonrasında bir gözünü kaybeden kara akbaba, ilk olarak tedavisi ve rehabilitasyonu yapılmak üzere Ankara’ya götürüldü. Daha sonra Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi’ne getirilen kara akbabanın rehabilitasyon sürecine burada devam edildi. Burada yaşamını devam ettiren kara akbaba, kendisine bir eş bulunması durumunda üreme programına alınacak.



“Kanat açıklıkları 3 metrenin üzerine çıkabilmektedir”
Kara akbabaların akbaba türleri içerisinde ve yırtıcı kuş türleri arasında en büyük tür olduğunu belirten Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi Baş Bakıcısı Mesut Kaya, “Kara akbabalar, dünya üzerinde sadece Türkiye ve İspanya’da görebileceğiniz bir canlı türü, yani Türkiye’ye özgü bir hayvan aslında. Dünyanın başka yerlerinde görebilmek mümkün değil maalesef. Kanat açıklıkları uçtan uca 3 metrenin üzerine çıkabilmektedir. Ortalama 2 metre 80 santim, 2 metre 90 santim, 3 metre civarı ama 3 metrenin de üzerine çıkabilmektedir. 3 metre 20 santime kadar kanat uzunluğu bulunan bireyler gözlenmiştir. Ağırlıkları da ortalama 15 kilogram civarındadır. Bunun üzerine de çıkabilen bireyler vardır. Bunlar zorunlu etçiller, et dışında hiçbir şey yemezler. Doğada da bunlar bir av yaptıkları zaman veya bir leşten beslendikleri zaman 1 hafta kadar beslenmelerine gerek olmuyor. Biz de haftanın 2 günü bunları besliyoruz. Bu kara akbaba aç olduğu zaman rahatlıkla 2 kilogram et yiyebilir” dedi.

“Burada bizimle beraber yaşıyor”
Bu türün neslinin ciddi anlamda tehdit altında olduğunu söyleyen Kaya, “Nesilleri ciddi tehdit altında. Bu kara akbaba bize doğadan geldi. Biz bunları normalde parklarda tutmuyoruz. Çünkü zaten tükenmek üzere olan bir hayvan. Bu genç bir birey, doğada bir kaza geçirmiş. Muhtemelen uçmayı yeni öğrendiği zamanlarda başına bir kaza gelmiş ve gözünün birini kaybetmişti. Ankara’ya götürülmüş ve Ankara’da Veteriner Fakültesi’nde tedavisi ve rehabilitasyon süreci tamamlandıktan sonra bizimle irtibata geçtiler. Biz gidip kendisini buraya getirdik. Bizim de burada belli bir rehabilitasyon sürecimiz oldu kendisini parkımızda bulunduğu barınağa adapte ettik ve şu anda burada bizimle beraber yaşıyor” diye konuştu.

“İnsanlar bilinçsiz bir şekilde onları öldürüyor”
Nesillerinin tehlike altında olmasının en önemli sebeplerinin insan kaynaklı olduğunu dile getiren Kaya, “Yaşam alanlarının ciddi şekilde tahrip edilmesi, yaşadıkları alanların şehirleşmesi sebebiyle yaşam alanları iyice daralmış durumda. Ülkemizdeki esas sıkıntı şu; insanların bilinçsiz bir şekilde onları öldürmeleri. Bunun sebebi de şu; kara akbabaların ülkemizde görüldüğü bölgelerde yaban hayatının çeşitliliği çok fazla aslında. Kurtları zehirlemek amacıyla atılan zehirli etlerden maalesef bunlar zehirleniyorlar ve çok yakın zamanda, 1 aylık geçmişte 7 tane kara akbabanın bu zehirlenmeden dolayı öldüğü tespit edildi. Çok yakın zaman içerisinde oldu bu. Bilinçsiz avlanma da var tabii ki, keyfi olarak avlanılıyor bu hayvanlar. Temel anlamda insan kaynaklı sebeplerden dolayı maalesef nesilleri çok ciddi tehlike altında” şeklinde konuştu.



“20 yıl sonra belki de bu türü göremeyeceğiz”
Türkiye’de şu anda sadece 80 civarı birey olduğunun tahmin edildiğini vurgulayan Kaya, şöyle konuştu:
“Ülkemizdeki yaşam alanları da İç Anadolu Bölgesi, Ankara Kızılcahamam ormanları, Eskişehir bölgesi, Isparta bölgesi ve göç ettikleri alan olarak da Doğu Karadeniz’de Artvin, Rize, Kars, Ardahan bölgesinde de nadir olarak görülebilmektedirler. Onların doğadaki yaşam alanları milli park ilan edildi. Ankara’daki Kızılcahamam ormanları özellikle bunlar için bir milli park ilan edildi ve ülkemizde üremenin gözlemlendiği tek bölge orası. Karadeniz’de veya Eskişehir bölgesinde de görülebiliyor bu hayvanlar ama diğer bölgelerde üredikleri hiç gözlenmemiş. Ankara’da Kızılcahamam ormanlarındaki kızılçamlarda yaptıkları yuvalarda şu anda ürüyorlar. Ama tabii ki yok oluş üremeden daha hızlı olduğu için maalesef nesilleri çok ciddi anlamda tehlike altına girmiş durumda. Türünün son örnekleri, çok değerli bir kuş. Ülkemiz için özellikle çok değerli bir kuş. Dünyanın başka bir yerinde görebileceğiniz bir kuş değil. Eskiden daha yaygınlarmış. Ama geçtiğimiz 100 yıl içerisinde bir çok coğrafyadan silinmişler. Bu da şu anlama geliyor. Bugün de aslında bu hızla tükenmeye devam ederse 20 yıl sonra belki de bu türü göremeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Eş bulunursa üreme programına alınacak”
Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi olarak asıl hedeflerinin bu türü üreme programına alabilmek olduğunun altını çizen Kaya, “Parkımızdaki bireyle beraber bunun gibi doğada hayatını devam ettiremeyecek halde buraya gelen bir eş olursa biz onunla bunu üreme programına alacağız. Bununla ilgili tabii ki doğa koruma dernekleri olsun, belediyeler, Tarım ve Orman Bakanlığı ile ilgili sürekli diyalog halindeyiz. Herhangi bir yerde doğadan yaralı bir halde bir eş bulunursa buna, rehabilitasyon süreci tamamlandıktan sonra bu parkta onları üreme programına alacağız” ifadelerine yer verdi.