Dün gece yarısı Deniz Kuvvetleri'nden emekli 103 emekli amiral gündemde olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni konu edinerek, milli iradeyi tehdit eden ve darbe imaları barındıran skandal bir bildiri yayınladı.

Skandal bildiriye tepkiler peş peşe gelirken, AK Parti Adapazarı Belediye Meclis üyesi Hasan Karagüzel, konuyla ilgili bir yazı kaleme aldı.

İşte Karagüzel'in o yazısı:

Her sabah erken kalkarım,
Bu sabah ta pazar olmasına rağmen erken kalkmaya alışık olduğum için erken kalktım ve yeni bir haber var mı diye TV yi açtım,
Malum haber,
Emekli 103 sözüm ona, sözde general gece yarısı bildiri yayımlamış.
Hemen içimden değil gayri ihtiyari çuuuuuş deyince hanım hayrola ne var deme ihtiyacını hissetti.

Terbiyesiz, şimarık 103 emekli general.
İyi ki bu zihniyet tarafından idare edilmiyoruz.

Utanmaz, sıkılmazlara rahat batmış.

Eblehler,
Bu milletin vergileriyle yaptırdığı okullarda bu millet sizi okutmuş,
Size vatanı düşmanlardan koruyasınız diye görev vererek asker yapmış,(bu kafa ile nasıl askerlik yaptığınız muamma)
Maaşınızı bol bol vermiş,
Emekli etmiş,
Villalarınızda lüx içinde oturuyorsunuz,
15 Temmuz hain darbe esnasında evlerinizden çıkmadınız,
Sesinizi duymadık,
Dilleriniz lâl kesilmiş,
Terör, bitirilme noktasında,
Bir kere olsun teşekkür etmediniz,
Şimdi kalkmış 15 Temmuz darbeye kalkışma günü yıl dönümüne 103 gün kala darbeyi çağrıştıran bildiri yayımlama ahmaklığını gösterebiliyorsunuz.
Siz kimsiniz alçaklar!
Belli ki bu cesareti iç ve dış güçlerden alıyorsunuz,
Hele bir deneyin,
15 Temmuz darbe girişiminde çömelerek bekleyen don giyenlerin halini unuttunuz her halde,
Emin olun o donu bile bulamayacaksınız.
Ağa babalarınız sizi kurtaramayacak.

Değerli dostlar, bu ve buna benzer hadiselerlede Allah'ın kitabında bu alçakları nasıl tarif ettiği hatırıma gelir,
Bakalım Allah bu gibileri nasıl anlatır kitabında ve ne ceza verir görelim:

وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِن يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ
Onları gördüğün zaman, görünüşleri hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar, dikilip dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanarlar; onlar gerçek düşmandır; onlardan sakın. ALLAH onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar!(Münafikûn 3)

وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِۙ
قَالُٓوا اِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ
اَلَٓا اِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلٰكِنْ لَا يَشْعُرُونَ
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ اٰمِنُوا كَمَٓا اٰمَنَ النَّاسُ قَالُٓوا اَنُؤْمِنُ كَمَٓا اٰمَنَ السُّفَـهَٓاءُۜ اَلَٓا اِنَّهُمْ هُمُ السُّفَـهَٓاءُ وَلٰكِنْ لَا يَعْلَمُونَ
وَاِذَا لَقُوا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا قَالُٓوا اٰمَنَّاۚ وَاِذَا خَلَوْا اِلٰى شَيَاط۪ينِهِمْۙ قَالُٓوا اِنَّا مَعَكُمْۙ اِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِؤُ۫نَ
اَللّٰهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ ف۪ي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ اشْتَرَوُا الضَّلَالَةَ بِالْهُدٰىۖ فَمَا رَبِحَتْ تِجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُوا مُهْتَد۪ينَ
"Onlara “Yeryüzünde düzeni bozmayın” denildiğinde, “Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz” derler.
Biline ki, gerçekten bozanlar onların ta kendileridir, ama farkında olmuyorlar.
Onlara “Diğer insanlar gibi siz de iman edin” denildiğinde, “Akılsızların inandıkları gibi biz de inanalım mı?” derler. Biline ki, asıl akılsızlar onlardır, fakat bilmezler.

İman edenlerle karşılaşınca “inandık” derler, şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise “Biz sizinleyiz, biz yalnızca alay etmekteyiz” derler.
Asıl onlarla alay eden ve azıp saparak dolaşmalarına izin veren Allah’tır.
Doğruya karşılık sapkınlığı satın alanlar işte onlardır. Bu sebeple ticaretleri kâr etmemiş ve doğru yolu da bulamamışlardır.(Bakara 11-16)

Allah, bu gibilerin müfsid yani fesat çıkaran, bozguncu olduklarını söyler.
Fesad, yani anarşı,

Peki bunların cezası nedir derseniz işte cezaları:
اِنَّمَا جَزٰٓؤُا الَّذ۪ينَ يُحَارِبُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الْاَرْضِ فَسَاداً اَنْ يُقَتَّلُٓوا اَوْ يُصَلَّـبُٓوا اَوْ تُقَطَّعَ اَيْد۪يهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ اَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْاَرْضِۜ ذٰلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۙ
"Allah’a ve Rasulü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğu yaymaya çalışanların öldürülmeleri ya da asılmaları veya muhalefetlerinden dolayı ellerinin ve ayaklarının kesilmesi, yahut bulundukları yerden sürülmeleri, sadece (âdil) bir karşılıktan ibarettir. Bu, onların dünyada uğradıkları zillettir; âhirette ise onların hakkı korkunç bir azaba duçar olmaktır"(Maide 33).
Eleştiriye eyvallah,
Darbe çağrışımı yapanlara en azından ceza, başka ülkeye sürgün.