Özel Adatıp Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Aygül Çelik , kamuoyunda bir süreden beri çıkan gebe ve lohusaların korona aşısı olmak istememesi haberleri üzerine bilgilendirici bir açıklama yaptı.

1 – 7 Ekim Emzirme Haftasında konuya açıklık getirmek istediğini söyleyen Prof. Dr. Aygül Çelik, “Aşıların hiçbirinin içeriğinde canlı virüs bulunmamaktadır, bu da aşı ile hastalığın bulaşmayacağını gösterir. Aşı içeriğindeki bileşenlerin anne sütüne geçme olasılığı düşüktür, geçse bile bebeğin sindirim sisteminde parçalandığından zararlı etkisi olmaz. Hatta anneye aşı uygulandığında annede oluşan antikorlardan anne sütüne geçiş ve oradan da bebeğe geçiş mümkün olmaktadır. Bu da bebeğin COVID-19’a karşı korunmasına katkı sağlayabilir. Aşının faydası, oluşturması muhtemel riskler veya neden olabileceği yan etkiler ile karşılaştırıldığında daha fazla. Aşılanma olduğunda emzirmenin kesilmesi önerilmiyor. Yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre düşük oranda, emziren annede süt miktarında ilk 72 saatte hafif bir azalma olduğu gösterilmiş, fakat bu da kalıcı bir etki olarak gözlenmemiş. Önemle belirtmek gerekir ki, COVID-19 hem hastalık sürecinde hem de sonrasında ciddi yıpratıcı etkileri olan bir toplum sağlığı sorunudur ve aşılar COVID-19’dan korunmada tek silahımızdır.” dedi.

Prof. Dr. Aygül Çelik, 20 Mart 2020 tarihinden beri COVID-19’un Dünya Sağlık Örgütü tarafından ciddi halk sağlığı acili olarak ilan edildiğini ve sürecin bugün hala devam ettiğini belirterek, sözlerine şu şekilde devam etti; “Hastalığa maruz kalma, hastalığı ağır geçirme ve hastalığı bulaştırma gibi nedenlerle hem bireysel hem de toplumsal yaşamımız önemli ölçüde etkilenmektedir. Bununla birlikte tüm dünyada sağlığımızı tehdit eden bu hastalığa karşı aşı tek güçlü silahımız olarak toplum bağışıklığını sağlamada insanlığa sunuldu.”

Aşı çeşitleri ile ilgili de bilgiler veren Prof. Dr. Aygül Çelik, COVID-19 hastalığı için geliştirilen beş tür aşı olduğunu ve bir tanesinin yani mRNA aşısının, farklı bir yöntemle geliştirildiğini söyledi:

İnaktive virus aşıları; etkisizleştirilmiş virus içeren aşılardır, hastalığa neden olmaz, virüse karşı bağışıklık yanıtı oluşturur. Ülkemizde uygulanmakta olan Sinovac’ın CoronaVac aşısı ve her yıl uygulanan grip (influenza) aşıları inaktif aşılardır.

Canlı atenüe aşılar; zayıflatılmış virus içerir, hastalığa neden olmaz ancak bağışıklık yanıtı oluşturan aşılardır. Kızamık, kabakulak, su çiçeği aşıları da canlı atenüe virüs aşılarıdır. Henüz dünyada kullanıma girmiş canlı atenüe COVID-19 aşısı yoktur.

m-RNA aşıları; protein üretmek için genetik olarak tasarlanmış RNA parçacıklarını kullanır, yeni teknoloji ürünü aşılarıdır. Ülkemizde uygulanmakta olan BioNTech aşısı bu türden bir aşıdır.

Protein subunit aşıları; virüsun yapısını taklit eden protein parçalarını kullanan protein bazlı aşılardır. Novovax® aşısı bu türden aşıdır.

Viral vektör aşıları; SARS-CoV-2 virüsünün RNA parçacıklarını taşıyan hastalık yapıcı etkisi olmayan virüslerin kullanıldığı aşılardır. Oxford-AstraZeneca aşısı, Sputnik V aşısı bu türden aşılardır.Çelik; “Etkileri ve yan etkileri birbirlerine kıyasla farklılık göstermekteyse de aşıların hepsi Dünya Sağlık Örgütü’nün etkililik ve güvenlik kriterlerini karşılamaktadır. Bu nedenle, herhangi bir aşıyı özellikle beklemeksizin ilk temin edilecek aşıyı olmanız önerilir. Dünya genelinde uygulanmakta olan aşılar içerisinde varyantlara yüksek etkisi ve çok sayıda kişiye uygulanmış olmasından kaynaklanan bilimsel veri zenginliği ile BioNTech® öne çıkmaktadır. Aşının ilk üretildiği günlerde yan etkileri tam olarak bilinmediği için gebelerde ve emzirme döneminde olan anneler COVID aşısının önerildiği gruplar içinde yer almıyordu. Fakat ilerleyen zamanda yapılan çalışmaların sonuçlarına göre artık COVID aşısının bu gruplarda da uygulanabileceği bilgisine ulaşmaya başladık. Elimizdeki aşıların hiçbirinde zararlı olabilecek herhangi bir mekanizma yok. Biontech aşısının güncellenen kılavuzunda hamile ve emziren annelere uygulanabilecği bilgisi yer aldı.” dedi.