Merhabalar…

Geçmişten günümüze iz bırakanlar asla unutulmaz. Geçmiş geleceğe ışık tutuyor keşke görüp tedbir alabilsek.

Bu hafta sizlere Hasan Sabbah ve Alamut Kalesinden bahsetmek istiyorum.

Bir dahaki yazımda daha ayrıntılı kaleme alacağım Hassan Sabbah’ı tanıtmak istiyorum öncelikle sizlere…

Doğum tarihi: 1050. Kum, İran, Büyük Selçuklu İmparatorluğu.

Ölüm tarihi ve yeri: 12 Haziran 1124. Alamut Kalesi, İran.

Selçuklu’da Hasan Sabbah kimdir?

Büyük Selçuklu Devleti’ne Muhammet Tapar ve Sencer döneminde büyük sıkıntı yaratan Hasan Sabbah dini bir karakterdir. İslami devletinin kurucusu ve aynı zamanda Haşhaşiler olarak bilinen fedailer askeri gurubun kurucusu olarak bilinmektedir.

Alamut Kalesinin kitabını okuduğum zaman dini inançlar ile yönetimin ne kadar etkili olduğunun gerçeğini gördüm.

Bağdat üzerinden bugün İran hudutları içerisinde olan Alamut kalesine yerleşiyor Hasan Sabbah... Hasan Sabbah için terörist deniyor… Ne denirse densin; böyle bir zekâya hayran olmamak mümkün değil. Kalede kalmak için bana bir postluk yer verin diyor, ona bir post veriyorlar, postu yere seriyor, üzerindeki yünlerden uzun bir ip yapıyor ve Kalenin etrafını çevreliyor. Ne yaptın diyorlar? Bir postluk yer istedim, verdiniz, şimdi benim sınırlarıma geçemezsiniz, diyor. Bir müddet sonra da kaleyi ele geçiriyor. Alamut kalesinde yaşamını sürdürüyor.

Hasan Sabbah’ın en özel fedaileri, Avni, Süleyman, Yusuf’tu. Bunlar diğer fedailere hocalık yapıyorlardı.

Bu fedailerimi nasıl kandırırım, kendime itaatkâr yaparım, öl deyince ölecekler, öldür deyince öldürecekler, düşünmeden ben ne dersem yapacaklar, merhametleri olmayacak diye kendine sorup duruyordu.

Hasan Sabbah’ın fedailerinden istediği şey, öldürdükten sonra kaçmayacak, ölmek öldürüp kaçmaktan daha şerefli demeleriydi.

Alamut kalesinin içinden geçen Şahrud nehri varmış. Hayat veren ırmak anlamına geliyormuş. Şahrud nehrinin karşısında bir bahçeyi Cennet bahçesi haline getiriyor Hasan Sabbah. Bağdat pazarından esir kızları satın alıp oraya getiriyor. Kızlara belli eğitimler veriliyor; şarkı söyleme, müzik, dans, tam bir huri gibi yetiştiriliyorlar…

En kıymetli hurileri; Meryem, Zeynep, Sağra... Bu huriler cenneti arzulayan fedailerin umudu oluyor.

Kalenin yukarısından aşağı doğru bir kabin yapılıyor, asansör görevini yerine getiriyor, oradan cennet bahçesine geçiliyor… Sanal bir cennet kuruluyor.

Fedailerine haşhaş içirip sarhoş ediyor, asansörle cennet bahçesine getiriyor.

Bu cenneti gören tekrar oraya gitmek için ölümü göze alıyor. Hasan Sabbah onlara cenneti gösteriyor, cennet fedailere öyle güzel geliyor ki yaşamaktansa ölmeyi tercih ediyorlar.

En güvenilir fedaisi Yusuf’u haşhaş içirerek sanal cennete gönderiyor. Yusuf o sarhoşlukla Meryem ile beraber oluyor. Meryem bilerek Yusuf’un göğsünü ısırıyor. Yusuf uyanınca göğsünde diş izleri görüyor. “Ben cennete gittim ama ne kadar gerçekçiydi.” Diyor. Huriye o kadar aşık oluyor ki onun balmumuyla diş izlerinin kalıbını çıkarıyor. Tutkulu bir aşk sarhoşluğunda yaşıyor. Onu tekrar görmek için ölmek istiyor.

Aradan yıllar geçiyor, helalleri haram, haramları helal yapıyor Hasan Sabbah…

Bir gün Selçuklu komutanı binlerce askerle kaleyi kuşatıyor. Hasan Sabbah’a teslim olmasını söylüyor. Hasan Sabbah, komutana, “gel, konuşalım!” diye haber gönderiyor. Komutan da Hasan Sabbah’a, “gel teslim ol!” diyor.

Hasan Sabbah komutana diyor ki, “komutan senin askerin çok dimi?”

Hasan Sabbah fedailerinden Ahmet’e sesleniyor, “çık kuleye oradan aşağı kendini at!” Ahmet kuleye çıkıyor ve oradan kendini boşluğa bırakıyor ve ölüyor. Komutan çok şaşırıyor.

Hasan Sabbah tekrar sesleniyor. Kemal, “emret Seyda!” diyor. “Çık kuleye at kendini aşağıya!” Kemal hiçbir soru sormadan kuleye çıkıp kendini aşağıya bırakıyor. Bir, iki, üç, dört… Fedaileri hiçbir soru sormadan kendilerini sırayla kuleden atıyorlar.

Hasan Sabbah komutana diyor ki, “kaç tane var sende bunlardan öl deyince ölecek kadar?” Konu böyle devam ediyor.

Günümüze baktığımızda geçmişten bu güne değişen pek de bir şey yok… Sanal yaşamlar hayatımızın büyük bir bölümünü kaplıyor. Sanal gerçeklik…

Şimdilik kalın sağlıcakla…

Mail:[email protected]