Sevgili Okurlarım; Mübadelede Girit'ten Midilli'den yurda gelen Türklerin bir kısmı Ayvalık Cunda adasına yerleştirildi..

Yaşamaları için onlara kimine 20 ağaçlık , kimine nüfusa göre 50 ağaçlık büyüklükte zeytinlik verildi veya ekip biçmeleri için toprak verildi..

Genel olarak Cunda halkı balıkçılık yaparak geçimini sağlıyordu..

O zamanlar Cunda'nın Ayvalık'a kara bağlantısı yoktu,adaya geçişler sal ile yapılıyordu.

Her neyse yıllar geçti zamanla Cundanın güzelliği sermayenin

İstanbullu zenginlerin dikkatini çekti.

Nasıl yapsak da bu toprakları bu halktan satın alsak diye düşünmeye başladılar.

Halka gidip toprağını tarlanı satar mısın diye sorduklarında halktan aldıkları cevap ''Baba mirası dede hatırası satmayız'' şeklindeydi..

Cundanın balıkçı halkının paraya ihtiyacı yoktu

balığını yakalıyor satıyor evinin bacasını tüttürüyordu.

Cundalı balıkçının kumarı yoktu,barı yoktu , pavyonu yoktu en büyük masrafı hoş sohbette içeceği bir şişe Kozak şarabı veya Taş kahvede içeceği limonlu ada çayı ile kahveydi.

Niye satsın ki balıkçı dededen kalan toprağını...

İstanbul'un zenginleri bu toprakları almaya kafalarına takmışlardı bir kere..

Değerinin iki misli fiyat verdiler Cundalı balıkçı satmadı toprağını

Üç misli fazla dört misli fazla para verdiler yok alamadılar toprakları..

Cundalı balıkçı nasılsa sabah erkenden kalkıyor denize açılıyor ağını atıyor tratasını yapıyor üç kasa, beş kasa papalinasını çıkarıp ekmeğini kazanıyordu.

Ama sermayenin bu işin peşini bırakmaya hiç niyeti yoktu.

Bir gün Hükümet bir karar açıkladı...

Cunda Adası Milli Park statüsüne alınmıştır.

Yani Cunda adası koruma altına alınmıştır...

Bu ne demektir?

Bu şu demektir.

Artık Cundalı balıkçının üzerine tek bir çivi bile çakamayacağı toprağı değersizleştirilmiştir.

Haliyle artık bu toprakları üzerine ev otel villa yapılamayacak olmasından dolayı kimse almak istemeyecektir.

Bu karardan sonra sermaye tekrar atağa geçer.

Cundalı balıkçıların kapısı bir kez daha çalınır ve onlara ''Bak artık bu topraklar para etmiyor Hükümeti buralarını Milli Park ilan etti, üzerine çivi bile çakamazsınız biz size yine değerinin üzerinde fiyat verelim bize satın'' dediler.

Cundalı balıkçı ''Satmam da satmam, baba mirası dede hatırası dedi ve toprağını yine satmadı.

Ne yapmak lazımdı bu insanları bu topraklarını satmaya mecbur etmek için acaba.

Cundalı balıkçı trataya çıkıyor dört beş kasa yakaladığı papalinası ile mutlu huzurlu bir hayat yaşıyordu ada da ...

Sermaye Hükümet kanalıyla öldürücü yumruğunu vurdu Cundalı balıkçıya.

Hükümetten yeni bir açıklama geldi.

Bundan sonra trata ile avlanmak yasaklanmıştır...

Cundalı balıkçıyı bitiren karar.

Cundalı balıkçıyı açlığa sefalete iten karar.

Cundalı balıkçı balıkçılıktan başka bir iş bilmez ki ,onun işi tekne ağ balık deniz trata.

Bu insanlar denize çıkmaz ise yaşayamazlar.

İşin garip tarafı günde 3 kasa 5 kasa papalina yakalayan Cundalı balıkçıya yasak getirilirken günde 500 kasa 1000 kasa yakalayan denizin altında katliam yapan dışarıdan gelen büyük trollere tek laf eden olmadı..

Onlara yasak yok.

Amaç başka çünkü.

Amaç Cundanın yerli balıkçısını bitirmek.

Nitekim Cundanın yerli balıkçıları sağda solda iş aramaya başladılar

kimisi Restaurantların mutfağında balık ayıklamaya başladı kimisi garsonluk yapmaya başladı kimisinin de Allah razı olsun Belediye elinden tuttu ve onlara iş verdi..

Ekmeğinden edilen Cundalı balıkçı teröristlik yapmadı Devletine karşı gelmedi , eğdi başına önüne , içine akıttı göz yaşını , sustu sustu sustu.

Bundan 10 sene önce Hükümete mektup yazdılar ''Bizim balığa çıkmamıza yasak getirdiniz ama bari bizim masraflarımızı ödeyin, bu iş için biz ağ aldık bir sürü malzeme aldık, şimdi biz bunları ne yapalım'' dediler...

Hükümet balıkçıları Antalya'da Rixos Otelde toplantıya çağırdı..

O toplantıda söz verdiler tamam dediler en kısa zamanda sizin ağ paralarınızı ödeyeceğiz...

Bu sözün üzerinden 10 sene geçti ve emin olun tek bir kuruş ödemediler.

Aradan zaman geçti.

Cundalı balıkçının kızı evlenecek oğlu okuyacak.

Tamam ama nasıl evlenecek nasıl okuyacak cepte beş kuruş para yok.

Balığa çıkamıyor çünkü yasak.

Sermaye tekrar gelir Cundalı balıkçının kapısını çalar, ''Toprağını satmayı düşünürsen alıcıyım'' der.

Toprak Milli Parka alınmıştır değer kaybına uğrayıp bedava gibi bir fiyata gerilemiştir.

Cundalı balıkçı gözyaşları içinde dededen babadan kalan toprağını bedavaya satar.

Kızı evlenecektir oğlu büyük Şehir’e gidip okuyacaktır...

Sonra ne olur.

İşte insanın içini acıtan nokta burasıdır...

Yeterli toprak satışı gerçekleşmiş yeterli derecede toprak sermayenin eline geçmiştir.

Bundan sonra yapılacak olan buralara çivi çakılmasını engelleyen Milli Park Statüsünden kurtulmak...

Ve buraları Milli Park ilan eden aynı hükümet yeni bir karar alır.

Bugünden itibaren Cundanın üzerindeki Milli Park Statüsü kaldırılmıştır...

Bu ne demektir biliyor musunuz?

Cundalı balıkçıdan atıyorum 50 bin liraya alınan arsanın tarlanın değerinin 50 trilyona yükselmesi demektir.

İşte bunlar parayı böyle kazanıyorlar.

İşte bu insanların elinde oyuncak olmuş siyasiler ağızlarına çalınan iki parmak bal karşılığı bu düzene alet oluyorlar...