Sapanca Belediye Başkanı Nihat Arda Şahin, sosyal medya hesabından yaptığı videolu açıklamayla ilçedeki su fabrikalarına ilişkin yürütülen hukuki sürecin detaylarını paylaştı. Mahkemeden belediye lehine karar çıktığını duyuran Şahin, sürecin Türkiye’deki tüm kaynak suyu bulunan belediyeleri ilgilendirdiğini söylerken, "Sapanca Gölü'ne sahip çıkalım, bir avuç büyük şirketin çıkarı için halkın hakkı feda edilmesin" dedi.
Başkan Şahin, sosyal medya hesabından videolu basın açıklamasında şunları kaydetti:
"NORMAL KULLANIM BEDELİNİN ÇOK DAHA ALTINDA BİR ÜCRETLE SUYU KULLANIYORLAR"
"Hepinizin malumu kıymetli gölümüz Sapanca Gölü uzun süredir kuraklıkla mücadele ediyor. Bu göl sadece Sapanca'nın değil, tüm bölgenin yaşam kaynağı. Ekonomimizin, turizmin, doğamızın en değerli varlığı. Gölü korumak hepimizin boynunun borcu. İlçemize şu anda 5 aktif su fabrikası bulunuyor. Bu fabrikalar kaynak kiralaması yaparak normal kullanım bedelinin çok daha altında bir ücretle suyu kullanıyorlar. Suyu şişeleyip tüm ülkeye, hatta yurt dışına gönderiyorlar.
Bu elbette ticari bir süreçtir. Buna itirazımız yok. Kaynak kiralama bedelleri tartışılabilir. Ama bizim meselemiz o değil, bizim meselemiz kanunla belediyemize verilmiş olan bir görevdir, sorumluluktur. Üretilen su şişelerini saymak, işaretlemek ve bu sayım sonucunda doğan harcı tahsil etmek. Bu harç Sapanca halkının hakkıdır. Ayrıca bu sayımın bir değer önemli sonucu da şudur. Kaynaklardan alınan su miktarıyla şişelenen su miktarını kıyaslamaktır. Yani gölden çekilen suyun izin verilen miktarda olup olmadığı ortaya çıkar. Bu da bizim için özellikle kuraklık günlerince son derece hayati bir denetimdir. Bu fabrikalar geçmişte belediyeye harç ödemişlerdir, evet, ama bu ödemeler hiç bir zaman gerçek sayımlara dayandırılarak alınmamıştır.
"ADALETİN TEMELİ ÖLÇMEKTİR, DENETLEMEKTİR"
Masa başında tahminlerle kağıt üzerinde belirlenmiş rakamlarla yürütülmüştür. Göreve geldiğimizde dedik ki; kanun ne diyorsa onu yapacağız. Gerçek sayımı neyse veriye dayandırarak alacağız. Çünkü adaletin temeli ölçmektir, denetlemektir. Ama bu talebimiz ne yazık ki fabrikalar tarafından kabul görülmedi.
"KARŞIMIZA DUVAR ÖRÜLDÜ, EKİBİMİZE BIÇAK ÇEKİLDİ"
Sayımların yapılmasını istemediler. Keşif yapmaya kalktığımızda da karşımıza duvar örüldü. Hatta bu süreçte ekibimize bıçak çekildi, saldırılar yaşandı. Ama biz görevimizi yaptık, cihazları taktık ve sayımlara başladık. Ve gördük ki ödenen harçlarla sayım sonucu arasında ciddi bir uçurum var. Buradan sonra da hukuk mücadelesi başladı. İlk olarak yerel mahkeme çok hızlı bir şekilde yürütmeyi durdurma kararı verdi.
"MAHKEME BELEDİYE LEHİNE KARAR VERDİ"
Sayımı durdurmak zorunda kaldık. Biz bu kararı temyiz ettik ve dosya Bursa Bölge İdare Mahkemesi'ne taşındı. Bölge İdare Mahkemesi, belediyemizin yaptığı sayımların tamamen kanuna uygun olduğunu tespit etti ve dedi ki, 'bu sayımlar yapılabilir, belediye görevini yerine getiriyor.' Böylece sayımlar yeniden başladı. Ancak kısa süre sonra yerel davanın esasına ilişkin kararı su fabrikaları lehine verdi. Biz yine aynı kararlılıkla süreci Bölge İdare Mahkemesine taşıdık. Şu anda tam olarak bu aşamadayız. Tüm vatandaşlarımız ile bu güzel haberi paylaşmak istiyorum. Bursa Bölge İdare Mahkemesi, davanın esasına ilişkin kararı lehimize verdi; "Sapanca Belediyesi, bu sayımları yapmakla ve bu harca almakla yetkilidir, görevlidir" dedi. Bu karardan çok mutluyuz. Haklılığımız hukuki olarak da karşılık bulmuş oldu.
"YENİDEN SAYIMLARA BAŞLADIK"
Ve yeniden sayımlara başladık. Sapanca'nın hakkını almak için çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Bu karar. yalnızca bizim için değil, Türkiye'de benzer durumda olan bütün belediyeler için emsal nitelikte bir karardır. Ancak burada ilginç bir durum yaşandı. Bölge İdare Mahkemesi kararında Danıştay yolu açık bırakıldı. Oysa geçtiğimiz aylarda birebir aynı konuda başka bir ilçe belediyesi için verilen emsal kararda Danıştay yolu kapalı tutuldu. Bu fark bizim için hukuki anlamda ciddi bir soru işareti oluşturuyor.
"'İŞİ DANIŞTAY'DA ÇÖZECEĞİZ ŞEKLİNDE SÖYLENTİLER DUYMAYA BAŞLADIK"
Daha mahkeme kararını çıkmadan bazı çevreler 'işi Danıştay'da çözeceğiz' şeklinde söylentiler duymaya başladık. Bu da sürecin objektifliği açısından endişe verici bir durum. Bu saatten sonra artık konu sadece Sapanca Belediyesi'nin meselesi değil, bu konu ülkemizde kaynak suyu bulunan tüm belediyeleri ilgilendiren bir mesele haline gelmiştir. Artık mesele Sapanca'nın suyu değil, memleketin geleceğinin meselesidir. Yaklaşık bir buçuk yıldır bu mücadeleyi veriyoruz. Sapancalının, Sakaryalının hakkını korumak için uğraşıyoruz. Geleceğe bir miras bırakmak içni yıllardır yapılan yanlışı düzeltmek için elimizi taşın altına koyuyoruz. İnanılmaz siyasi baskılara maruz kalıyoruz. Ama yolumuzdan dönmüyoruz, dönmeyeceğiz.
AÇIK ÇAĞRI
Buradan açık bir çağrıda bulunmak istiyorum. Hiçbir fark gözetmeksizin, Sapanca ve Sakaryamızın mülki ve idari amirlerine, tüm siyasi partilerimize, il ve ilçe başkanlarına, sivil toplum kuruluşlarına, tüm Sakarya medyasına, ulusal medyaya ve bu gölün gerçek sahibi olan Sapancalılara, Sakaryalılara, Kocaelilere sesleniyorum. Bu sürecin bizimle birlikte takipçisi olun. Bu suya, bu göle, bu memlekete birlikte sahip çıkalım. Bir avuç büyük şirketin çıkarı için halkın hakı feda edilmesin. Ve Danıştay'da kararı verecek tüm yargı mensuplarına da sesleniyorum. Elinizi vicdanınıza koyun. Bu su memleketin suyu, buna sahip çıkmak hepimizin boynunun borcu."