Dün haber yaptık...
Başlık şu...
Bizim başkanlar kös kös otursun...
Mevzu ne!
Daha önce Elazığ ve Sivas depremlerinde gittiler...
Geçen günde İzmir Depremi’ne gittiler...
Kim gitti!
Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti...

*

Peki 17 Ağustos Depremi’ni yaşayan bizimkiler!
Hani bu kentte ‘ben gazetecilerim başıyım’ 
diye yarışan beyler...
Hani tören ve yemeklerde Vali ve 
başkanın yanına oturma yarışı yapanlar...
Yani bizim basın meslek örgütü başkanları...


*

Kim!
İsimleri ve ünvanları ne!
Bu kez isimlerini yazmayım...
Korktuğumdan değil haaaa...
Sonra gönül koyuyorlar...
Hatta küfür ediyorlar...
Hatta ve hatta oda başkanı
Coşkun Bilir gibi hakaret ediyorlar

**
Devam edelim...
Kocaeli’deki başkan ve 
yöneticiler İzmir’e gitti...
Sakarya’daki 5 basın meslek 
örgütü başkanı bir araya bile gelemedi...
İşte dün bunu haber yapınca
kıyamet koptu...

*

Ne kızıyorsunuz ki!
Yalan mı yazdık!
Deprem olur oturursunuz...
Pandemi olur oturursunuz...
Remzi Adıyaman hariç
biriniz bir etkinlik yapmazsınız...
Bir icraat yaptınız da
Biz haber mi yapmadık!

*

Milleti yazarsınız...
Biri sizi yazınca 
küfür kıyamet, tehdit...
Bana bakın bana...
Ben siyasi, başkan, işadamı,
memur filan değilim...
Ben sizin gibi gazeteciyim...


*

Bizim yaptığımız habere kızan
bozulan, sinirlenen var ise 
alır kalemi yazar...
Haaaaaaa, içlerinden biri mantar
tabancasıyla ateş etti...
Koçum bana roketle gel,
Öyle mantar tabancasıyla gelme...
Öyle ‘yazarım, asarım, keserim’ yapma...
Hele bir vur da ses gelsin..

*

Don lastiği gibi 
Çektirmenin anlamı yok...
Beyler...
Nasıl siz, biz, hepimiz milleti
eleştirip yazıyorsak, kendi
içimizde de birbirimizi yazacağız...
Bozulmak, darılmak yok...
Bunun dışında mı!
Bakın çorbanız taşmasın...