Safa Polat'ın bugünkü köşe yazısı şu şekilde:

"Sakarya’da kaç kez müzeye gittiniz?

Bu sorunun cevabını cidden merak ediyorum.

Ben işim gereği haber yapmak dışında Sakarya’da bir müze ziyaret etmedim.

Hatta şehir dışından biri geldiği zaman götürebileceğimiz bir müze olmadığı kanaatindeyim.

Adapazarı’nda Sakarya Müzesi var.

Ama formatının ne kadar çekici olduğu yada içeriği itibariyle ne kadar değerli olduğu tartışılır.

Deprem Müzesi ise 17 Ağustos’ta yitirdiğimiz canların anısına inşa edilmiş.

Alifuatpaşa’da ise Kuvay-ı Milliye Müzesi yer alıyor.

Sakarya İl Kültür Turizm Müdürlüğünün müze verilerinde 3 adet müze var yani.

1 milyonluk bir şehirde biri deprem olmak üzere 3 müze var.

Ve çok işlevsel olduğunu söylemek imkansız bunların.

İl Kültür Turizm Müdürlüğü de ne hikmetse yıllardır ne kadar âtıl bir halde ise halen bunu bir gelenekmişçesine devam ettiriyor.

Bu eleştiri yaptığımda karşıma “Bütçemiz yok” cevabını koyacaklarına adım gibi eminim.

Ama bütçesiz işlerde de yok Kültür Müdürlüğü.

Bir farkındalık oluşturmak açısından en son ne yaptılar?
hatırlamıyorum…

Neyse konumuz bu değil.

Konumuz Sakarya’da bir fiziksel ve dijital olarak gezilebilecek bir şehir müzesi ihtiyacı.

*** *

Aslında bir süre önce bu konuda önemli bir adım atıldı.

Adapazarı Belediyesi, Türk Ticaret Bankası eski binasını şehir müzesi olarak kazandırmak için bir çalışma başlattı.

Ki bu bina uzun zamandır alınamıyor ve atıl olarak duruyordu.

Bu bina Adapazarı’na kazandırıldı ve heyecan verici bir çalışma hayata geçmek için gün sayıyor.

Restorasyonu ve hazırlık çalışmaları devam ediyor.

Yine Ada Hayat Projesi kapsamında bir de Miğfer Müzesi yer alacak.

Adapazarı Belediyesi’nin kendi bütçesi kapsamında iki önemli müze çalışmasını hayata geçirmesi güzel bir gelişme.

Bu açıdan da kendilerini tebrik ediyorum.

Ancak şehrin tümünü kapsayacak, uzak ve yakın tarihimizi yansıtacak bir müze çalışması için daha geniş bir konsorsiyum gerekli.

*** *

Özetle.

Sakarya’nın, büyük bir şehir müzesine ihtiyacı var.

Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım’ın önderliğinde, yerel yönetimler ve üniversitelerimizi işin içine katarak yapılacak bir çalışma ile ilk adım atılabilir.

Ben Vali Kaldırım’ın bir müze çalışmasına olumlu bakacağını düşünüyorum.

Zaten kendisinin çeşitli ziyaretlerde bunu zikrettiğini de duyuyorum.

Buradan yerel yönetimlere bir çağrı yaparak şehir müzesi konusunun önemli ihtiyaçlardan biri olduğunu söylemek istiyorum.

Tarihi olmayan bir kentin geleceğini inşa etmek zorlaşır.

Tarihi ve kültürel dokumuzu, insanların zahmet çekerek keşfedecekleri formattan uzaklaştırmalı ve ulaşılır kılmalıyız.

Dijital çağda, sanal müzelerin devri başlarken, biz henüz daha fiziki olarak yeterli bir müzeye bile sahip değiliz.

O açıdan özel küratörlerce hazırlanması gereken, fiziki olarak eserlerin gezilebildiği, şehir tarihinin vurgulandığı ve aynı zamanda dijital teknolojilerin de kullanıldığı bir müze için düğmeye basmak gerek.

Spordan kültüre, arkeolojiden sanata, basından ticarete kadar Sakarya, tarihini yeniden keşfetmek için hazır bekliyor.

Umarım bu çağrım bir karşılık bulur…

Zira, müze ve kütüphane gibi görece çok elzem görülmeyen eserlerin aslında ne kadar önemli bir kimlik inşa ettiğini acilen görmemiz gerekiyor."