Sakarya Eski Vaizi, Emekli Din Görevlisi Hasan Karagüzel, Adetli Kadının Orucu" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İşte Karagüzel'in o yazısı:

ÂDETLİ KADININ ORUCU:
İslamın her emrinde olduğu gibi bu hususta da Kurana bakacağız.
Allah bu konuda ne diyor ona bakalım :
Allah Tealâ şöyle buyurur:
وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ قُلْ هُوَ أَذًى فَاعْتَزِلُوا النِّسَاءَ فِي الْمَحِيضِ وَلَا تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّى يَطْهُرْنَ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ
“Sana kadınların âdet halini soruyorlar. De ki, o bir eziyettir. Âdet günleri onları rahat bırakın; temizleninceye kadar da yaklaşmayın. Tertemiz oldular mı, onlara Allah’ın size buyurduğu yerden yaklaşın. Allah tevbe edenleri sever, tertemiz olanları da sever.” (Bakara 2/222)
“Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın” emri, âdetli kadının temiz sayılmadığını gösterir. Namaz için abdesti veya boy abdestini şart koşan âyet şöyle biter: “… Allah size güçlük çıkarmak istemez ama sizi temiz kılmak ister.” (Mâide 5/6)

Âdetli kadın namazdan sorumlu olmayınca onu kaza etmekten de sorumlu olamaz. Muâze dedi ki, Aişe’ye sordum, dedim ki:
ما بال الحائض تقضي الصوم ولا تقضي الصَلاة ؟ فَقَالَتْ: أحَرُورِيَّةٌ أنْتِ؟ قلت لست بحرورية ولكني أسأل. قالت كان يصيـبنا ذلك فَنُؤْمَرُ بقَضَاءِ الصَّوْمِ وَلا نُؤمَرُ بِقَضَاءِ الصَّلاةِ.
“Neden adetli kadın oruç tutuyor da namaz kılmıyor?” “Sen Harûriyye misin?” dedi. “Hayır, Harûriyye değilim ama soru soruyorum” deyince şöyle dedi: “Bizim başımıza bu olay gelince orucu tutmamız emredilirdi ama namazı kılmamız emredilmezdi.”
İnsanları yanıltan kaza (قضى) kelimesidir. Bu kelime, Kur’an ve Sünnette ibadetler için kullanılmışsa eda, yani ibadeti zamanında yapma anlamındadır.
فإذا قضيتم مناسككم
“Hac ibadetini kaza ettiğinizde yani tamamladığınızda”
فإذا قضيتم الصلاة
“namazı kaza ettiğinizde" (yani kıldığınızda) demek olur.
el-Feyyûmî (ö.770/1368-69) şöyle demiştir: “Alimler, ibadetlerde
kazayı, vaktinin dışında yerine getirilen, edayı da vaktinde yerine getirilen için kullandılar. Bu, kelimenin sözlük anlamına aykırıdır ama iki vakti ayırmak için oluşturulmuş bir terimdir.” Aişe validemiz zamanında böyle bir terim olmadığı için onun kullandığı (قضى) kelimesine eda anlamı vermek gerekir.
Kaza kelimesi ilgili olarak İbn Teymiye şöyle der:
Kaza (القضاء), Allah’ın ve Resulü’nün sözlerinde ibadeti vaktinde tam yapmayı ifade eder. Şu ayetler bunu gösterir:
فإذا قضيت الصلاة فانتشروا فى الأرض وابتغوا من فضل الله.
“Namaz tamamlandığı zaman yeryüzüne dağılın ve Allah’ın ikramından arayın.”
فإذا قضيتم مناسككم
“Hac ibadetini tamamladığınızda.”
Fakihlerden bir kısmı daha sonra kaza sözünü, vaktinin dışında yerine getirilen, eda sözünü ise vaktinde yerine getirilen ibadete has terimler haline getirdiler. Resulullah’ın sözünde böyle bir şey asla yoktur.
Aişe validemiz “..orucu tutmamız emredilirdi…” dediğine göre âdet kanı oruca engel değildir. Zaten Bakara 187’de orucu bozan şeyler; yeme, içme ve cinsel ilişki olarak belirtildikten sonra şöyle denmiştir:
تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ فلا تَقْرَبُوهَا
“Bunlar Allah’ın koyduğ
sınırlardır; onlara yaklaşmayın.” (Bakara 2/187)
Âdet kanının orucu bozduğunu söylemek sınırları aşmak olur.
Oruc’un Arapçası savm = صوم dır. Savm, imsak yani kendini tutma, kendine engel olma anlamına gelir. Oruç tutan, kendini yeme, içme ve cinsel ilişkiden engeller. Âdet kanı ise engellenebilecek bir şey değildir. Bu sebeple de onu orucu bozan bir şey saymak mümkün olmaz.
Baştaki âyet, âdet halini eziyet saymıştır. Eziyet insana sıkıntı veren şeydir. Hastalık da bir eziyettir. Zaten kadınlar âdet halini hastalık sayarlar. Allah Teâlâ hasta ve yolculara oruç tutmama ruhsatı verdikten sonra şöyle demiştir:
وَأَنْ تَصُومُوا خَيْرٌ لَكُم
ْ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
"...bilseniz oruç tutmanız daha hayırlıdır.” (Bakara 2/184)
Ramazanda oruç tutmama ruhsatını kullanan hasta, o günlerin orucunu daha sonra tutar. Âdetli kadın da öyledir. Oruç tutmama, onun için de ruhsattır. Eğer âdet hali oruca engel olsaydı kadın, âdetli günlerinde kılamadığı namazları daha sonra kılmadığı gibi tutamadığı oruçları da daha sonra tutmazdı.
Fakihler, âdetli kadının Ramazan’da oruç tutmasını yasaklar sonra da kaza ettirirler.
Edasını yasakladıkları bir ibadetin kaza edilmesini isterken hangi delile dayandıklarını söylemezler. Hâlbuki Allah, oruç ibadetini, diğer ibadetlerden farklı olarak genişçe anlatmış ve şöyle demiştir:
تِلْكَ حُدُودُ اللَّه ِفلا تَقْرَبُوهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ آَيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
“Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır; onlara yaklaşmayın. Allah âyetlerini insanlara böyle açıklar, belki sakınırlar.” (Bakara 2/187)
Allah Kur’ân’da orucun sınırını belirlemiş ve âdeti oruca engel görmemiştir. Peygamberimizden de böyle bir rivayet yoktur. Öyle ise âdeti oruca engel görmek sınırlara yaklaşmak değil, onları aşmak olur. Buna da kimsenin hakkı yoktur.”
Ayrıca şu iki husustan dolayı da hayız hali oruca mani değildir:
a-Vücüttan çıkan abdest’e, yeme içme kabilinden vücuda giren ise oruca manidir. Hayız kanı ise vücüttan çıkmaktadır.
b- Günün herhangi bir kısmında istek dışı cünüp olan erkeğin bu durumu – ki akşama kadar yıkanmasa dahi - oruca mani olmadığı gibi kadının da elinde olmayan nedenle hayız görmesi orucuna mani değildir. Aksi takdirde erkeklerin lehine bir durum ortaya çıkar, bu ise çifte standart olup İslam’ın eşitlik ilkesine aykırıdır.
c- Taharet (temizlik), orucun sıhhat şartlarından değil, namazın sıhhat şartlarındandır. Kirli olmanın oruca hiçbir zararı yoktur.
d- Bayanların ay hali, burun kanaması veya makattan kan almasından farkı yoktur.
Burun kanaması, kan aldırma gibi işlemler oruca mani olmadığı gibi bayanların özel hallerinde akan kan, oruca asla mâni değildir.
NETİCE
Bayanların ay hali (regl dönemi) oruç tutmalarına mani değildir.
Bazı bayanlar da bu durum biraz ağır geçer, bu bayanlar kendi durumlarını, halsiz, takatsız duruma düşüp düşmediklerini kendileri bileceğinden dolayı isterlerse tutmaz sonra sayılı günleri kaza ederler.
Aksine kendilerinde önemli bir rahatsızlık hissetmeyen bayanlar o hallerinde oruçlarını rahatlıkla tutabilirler, bunu İslam asla yasaklamıyor.
Kurada hayızlı kadının orucunu yasaklayan bir ayet yoktur.
Konumuzla ilgili ayette:
"Hayız hsllerinde kadınları azl edin" yani kadınlık görevinden uzak bırakın der ALLAH.
Oruç tutmaması gerekli olsaydı Yüce Yaradan haşa unutmaz onu da emrederdi.