SATSO Meclis Başkanı Erdem Ercan Başkanlığında Yönetim Kurulu Başkanı A. Akgün Altuğ, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Meclis Üyelerinin katılımı ile gerçekleştirilen Nisan ayı olağan meclis toplantısında tarım ve hayvancılık üretiminde yerlilik ile ithalat, finansmana ulaşım, kentsel dönüşüm, nitelikli istihdam gibi konular başta olmak üzere gündeme ve sektörlere ilişkin açıklamalarda bulunarak görüşlerini bildirdiler.

Toplantının Yönetim Kurulunun Aylık Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi ve Meslek Komitelerinin Sorunlarının Görüşülmesi gündem maddelerinde kürsüye gelen;

17. Meslek Komitesi (Kooperatifler, Enerji Altyapı ve Hafriyatçılar) Meclis Üyesi Mehmet Çatalbaş, “Sakarya’da 90 bin ton rekolte var gözüküyor ancak yıl içerisinde 120 bin tona kadar çıkıyor. Şahsım 25-30 ton fındık toplayan üretici ve alım satım yapan bir tüccarım. Kuzey bölgemizde bu bölgelerde fındık dikimlerini babalarımız ve dedelerimiz yaptı en son. En genç fındık ağaçları 50-60 yaşında ve verimleri artık düşüyor ki benim bu konuda ciddi bir önerim var. Fındık neredeyse sıfır maliyeti olan ve ihracatından hazinemize 2 milyar dolar getiri getiren bir üründür. Ülkemize ve milletimize fayda sağlayan bu fındığın yenilenmesi, dönüşümü lazım. Fındık 100 rakım üstünde, meyilli ve nemli toprak sever. Bunun altına ekilmesini kesinlikle önermiyoruz, çünkü tarım alanıdır. Şahsıma ait olan binlerce ağacı dönüştürme işlemini ben yaptım. Odamız öncülüğünde bu dönüşüme ön ayak olabiliriz.”

31. Meslek Komitesi (Bilişim ve Telekomünikasyon) Meclis Üyesi Necmettin Kırık; “Son zamanlarda piyasada iki kur var. Ürün satışı gerçekleştiren üyelerimiz tahsilatıyla ilgili sorun yaşıyor. Müşteri düşük kurdan ödemek istiyor ancak ürün aldığımız toptancılar yüksek kurdan ödeme istiyor. Esnaf odalarında çok uygun krediler var. Ancak bizim SATSO ya da TSO’ların bünyesinde bu yok. Şirket sahibi olan arkadaşlarımız gidip bir de şahıs şirketi açıp esnaf odalarından kredi almak için üye oluyorlar. Biz sektörümüzde ekonomik binek araçlar kullanıyoruz genel olarak ve araç bulma, araba kredisi bulmak da çok büyük sıkıntı yaşanıyor.”

4. Meslek Komitesi (Tarım ve Hayvancılık Meslek Grubu) Meclis Üyesi Ahmet Bayrak; “Tarım ve hayvancılık sektörünün geldiği nokta taşıma suyla değirmen döndürmeye benziyor. İthalata dayalı tarım ekonomisi batmaya mahkumdur. Nisan başında bakan bey Sakarya’yı ziyaret etti. Orada sorduk: bu ithalatı ne zaman bırakacağız dedik. Siyasi irade ve altyapıya ihtiyaç olduğunu söyledi. 

Yani bu biz ne zaman ithalatı bırakacağız ne zaman bu sonlanacak? Biz kendi kendimize iten bir toplum olmadığınız takdirde gelişemeyiz.  Halâ ithalata dayalı bir tarım hayvancılık yapıyoruz. Şimdi 500 bin büyükbaş dana ithal ediyoruz. Öyle bir talep var ki ahırlar tamamen boşalmış hayvanlar bakanlık ancak yarısını karşılıyor. Üretmediğimiz zaman bir yere çarpıyoruz.

Yeni bir karar alındı ve mısır, arpa, buğday gibi ürünlerde gümrük vergileri sıfırdan %130’a çıkartıldı ve bu ciddi şekilde enflasyonist baskı getirecektir. Dışarıdan alınan ve ucuz olarak üreticiye verilen arpa ve mısır fiyatları ortalama bir günde %10 arttı ve bu artış yüzde şu anda 5,50 TL’ydi şimdi 5.90 oldu öngörüyle 7,50 TL olacak. Böyle yem fiyatlarını tetikleyecek bir kararı nasıl alıyorlar aklım almıyor. Hem insanlara ucuz et ve süt sağlamaya çalışıyoruz birden %130 gümrük vergisini artırıyorsun. Aralık ayında 102 TL olan et fiyatları bugün 230 TL ve bu kafayla gidilirse gidersek 350-400 bandı olacak. 2013 yılında vatandaşlarımız yılda 14.5 kilo et yiyordu bugün 4.5 kilo. Büyümek ölçüt değil ve refah seviyesinin artması için politikalar yapmamız gerekiyor.

Güzel gelişmeler de oldu: tarım ve hayvancılık komisyonumuzun öncülüğünde bitkisel üretim ve sera OSB bakanlığa örnek proje gösterildi. Bu projeler şehrimizi ihracatta ve iç pazarda çok önemli noktaya getirecektir.”

16. Meslek Komitesi (Sigortacılık ve Finans) Meclis Üyesi ve Hesapları İnceleme Komisyonu Başkanı Tuncay Cebeci; “2023 yılı çok büyük bir deprem ile başladı. Maalesef deprem şehrimiz ve ülkemiz için her zaman gündemde olması gereken önemli bir konu. Meclisimizde mühendis, müteahhit ve bu konuyla ilgili olan tüm üyelerimiz binaların nasıl yapılması ve kentsel dönüşümün nasıl uygulanması gerektiği konusunda bizimle fikirlerini sürekli paylaşıyorlar. Yaşanan felaketin ardından can ve mal güvenliğinin korunmasında sigorta güvencesinin önemi de bir kez daha anlaşıldı. Depreme karşı en önemli hazırlıklardan birinin de sigorta olduğunu biliyoruz.

Temennimiz bu olası depremlerin en az yıkım ve hasar ile atlatılması yönündedir. Beklenen depremlere karşı kentsel dönüşüm ve güçlendirme çabasının sigorta farkındalığı ile desteklenmesi ve %100 sigortalılık hedefinin yakalanması gerekiyor ki olası afetler sonrasında hayatın normale dönmesine hızlıca katkı sağlanabilsin.

Depremin etkilediği illerde DASK oranları %48, DASK’ın üzerindeki limiti teminata alan ihtiyari poliçelerde ise sigortalık oranının konutlarda sadece %6. Sanayi tesislerini kattığımızda ise bu oran %10 a çıkıyor. Bu gerçekten çok düşük bir oran maalesef. Birde bu poliçelerin çoğu da banka kredisi için zorunlu olarak yapıldığını düşünürsek durum hiç iyi değil.

Buna rağmen sigorta sektörü bu asrın felaketi sonrası 76 milyar lira hasar ödemesi gerçekleştirecek. Bu hasar ödeme sininde reasürans anlaşmaları neticesinde yurt dışından ülkemize girdiğini düşünürsek sigortanın böyle afet durumunda milli sermayemize de ciddi bir katkı sağlayacağını da görebiliyoruz. Tabii depremden sonra sigortaya ilgi arttı. Konut ve kasko sigortalında %4-5 artış görüyoruz

Fakat şunu da söylemeden geçemeyeceğim reasürans firmalarının bu afet için yaptığı bu ödemelerden dolayı artık reasürans anlaşmaları daha yüksek fiyatlara yapılacak. Bu da ilerde yapacağımız sigorta poliçelerinin daha yüksek primlere çıkmasına sebep olacak. Sadece sigorta yapmakla da iş bitmiyor tabii. Bu hepimizi yakından ilgilendiriyor. Önemli olan doğru teminatlarla doğru poliçeyi satın almak. Bilhassa ihtiyari olarak yapılan konut ve işyeri sigortalarında hatta DASK poliçelerinde bile çok sayıda sigortalı eksik sigorta yaptırdığı için mağduriyet yaşamakta.

İşyerleri sigorta yapılırken bina değerleri gerçek değerinin çok altında yapılmış. Bilhassa bankalardan düzenlenen poliçelerde bunu gördük. Fabrikanın değeri 50 milyon fakat ipotek 10 milyon olduğu için sadece 10 milyon değerden poliçe yapılmış. O fabrikada da kısmi bir hasar oluşunca hiç hasar ödemesi alamayan sigortalılar bile var. Bu konu da sizin de dikkatli olmanızı sigorta poliçelerinizi gözden geçirmenizi etrafınıza da bu konu da daha dikkatli olunması konusunda uyarı yapmanızı tavsiye edeceğim. Cumhurbaşkanımızın da defaten açıklamalarında belirttiği üzere hasarın ödenen tutarı için verilen rakamlarda tüm ödemeler sigorta şirketleri ve DASK kurumu tarafından yapılmış olup. Halkım en önemli omuzu yine sigorta sektörü vermiştir. Biz sigortacılar kara gün dostuyuz. Sigorta lüks değil en önemli yaşamsal ihtiyaçtır.”

Dilek ve Temenniler gündem maddesinde kürsüye gelen;

7. Meslek Komitesi (Isıtma, Soğutma ve Mekanik Tesisatçılar) Meclis Üyesi Adem Bilgen; Adem Bilgen; “Ticaret AR-GE Komisyonu olarak 23 Nisan’da depremzede çocuklarımıza gönderilmek üzere oyuncak ve bayramlık bağış kampanyasına destek olduk ve gerçekleştirdik. Yeşil Nokta projemizi de hayata geçiriyoruz. Bu proje yerel işletmelerden alışverişi desteklemek ve kendi üyelerimizin indirimli alışveriş yapmasını sağlayacaktır. Üyelerimiz yeşil noktaya dahil olmak için başvurusunu yapıyor ve indirim oranını belirliyor. Projenin giderek artan işletme çeşitliliği olmaya başladı. Bizler seçimle buraya geldik ve sektörlerimizi temsil ediyoruz. Odamız sürekli etkinlikler gerçekleştiriyor ve bunlara gereken ilgiyi göstermeliyiz. Sakarya Gaz sahasından ülkemiz gaz akışı başladı, hayırlı uğurlu olsun. Kentsel dönüşüm sürecinde de müteahhitlerimizin yeni projeler yerine kentsel dönüşüm projelerine yoğunlaşmasını tavsiye ediyorum.”

3. Meslek Komitesi (Toptan ve Perakende Gıda) Meclis Üyesi Engin Tumbaz; “Depremin ardından iki ve üçüncü günler deprem bölgesindeydik. Deprem bizim gerçeğimiz. Bu konuda Sakarya Büyükşehir Belediyesi ilgili birimleri ve STK’lar ile toplantı gerçekleştirdik. Burada bir problem kat sahiplerinin rızasını kazanmaktan geçiyor. Bunu sağlamak için de SATSO olarak Büyükşehir Belediyemizin ilgili birimiyle iş birliği yapılarak kentsel dönüşümün acilen uygulanmasının gerektiği bir alan seçilip ile buraya mimari bir çalışma yaptırılabilir mi? Bu çalışma ile hem kat maliklerin hem de müteahhitlerin kentsel dönüşüme ilgisi kazanılabilir.

Emre hocamız bahsetti ihracat çok önemli. Firmalarımızı yurtdışına çıkartmak gerekiyor. Euro bölgesinde ciddi bir vize sorunu var. İTO bu konuda bir vize birimi kurmuş ve de Avrupa Birliği’nden birkaç ülke ile vize protokolü imzalanmış. İş adamların referans mektubu veriyor. Vize alımında kolaylık uzun süreli vize gibi çözümler üretiliyor. Bizde de böyle bir uygulama olabilir mi? Konya TSO’da olan model fabrika konusunda yönetimimiz de girişimlerde bulundu biliyoruz. Hayata geçirmek faydalı olacaktır.”

17. Meslek Komitesi (Kooperatifler, Enerji Altyapı Ve Hafriyatçılar) Meclis Üyesi Adnan Borazancıoğlu; “Şehrimizin evsel, endüstriyel ve tarımsal atık envanterinin boyutları. Buradaki fırsatlar ve tehditler nelerdir. Çevre komisyonumuz tarafından ciddi bir çalışma yapılmasını temenni ediyorum.

Nitelikli eleman ihtiyacı, bir gerçek olduğu kadar mevcut elemanlarımızın yaşlanması da ciddi bir sıkıntı. Bu konuyla alakalı meslek liselerinden ve diğer kaynaklardan gelen elemanlar işletmelerimiz için çok da verimli olmuyor. 100 tane başvurudan 1 tane aranan temel özellikler yok maalesef. STK’lar kendi akademilerini kuruyor bizde de mevcut. Tarihe baktığımızda vagon çıraklık okulu, SEKA çıraklık okulu gibi uygulamalar var. Şehrimizde geçmişte endüstriyel kalitenin kaynakları bu kuruluşlardı. Kendi şirketlerimiz adına kendi çıraklık okullarımızı kurabilir miyiz diye düşündük. Bize lazım olan elemanları kendimiz yetiştirelim, belki futbolda olduğu gibi lisans hakları olsun.”

17. Meslek Komitesi (Kooperatifler, Enerji Altyapı Ve Hafriyatçılar) Meclis Üyesi Mehmet Çatalbaş, “Sıcak havaların yavaş yavaş başlamasıyla Karasu ilçemizin trafik ışıklarında 2 km’lik kuyruklar oluşmaya başladı. 1995 yılında Karasu-Adapazarı ve Kocaali Akçakoca yolu ihale edildi. Bu projenin Akçakoca-Melenağzı kısmı hala daha yapılamadı. İkinci proje de İstanbul-Şile- Kandıra-Kaynarca yoluydu. Şu anda Kaynarca ile Karasu arasında yaklaşık 10 km bir yer kaldı. Bu projenin hızlandırılmasını bekliyoruz.  Kaynarca-Kandıra arasında çok viraj olmasına rağmen 17 km olan bu yolu da 1997 yılında Süleyman Demirel’den destek istedim. O dönem kendi yazısıyla açıklama yaptı ve saklarım. O yol hala daha bitmedi. Karasu-Kocaali yaz aylarında 1.5 milyon nüfus ağırlıyor. Bu yollar yapılırsa şehir merkezini de hafifletecektir.”

4. Meslek Komitesi (Tarım ve Hayvancılık Meslek Grubu) Meclis Üyesi Ahmet Bayrak; “Sakarya’mız afet şehri en önemli gündemi deprem olacak. 6 şubat depreminden sonra şehrimizde yine ciddi bir hazırlık yok. Depremleri dikkatle takip ediyorum. Sakarya’da ayak sesleri yükseldi, deprem vites büyültüyor. Düzce ile Arifiye arasında 6.8 ile 7 arasında ciddi bir deprem yaşam ihtimalimiz çok yüksek. 1939 Erzincan depreminden bu yana içinde Kuzey Anadolu Fay Hattında Sakarya’nın da bulunduğu 4 tane 7 üstü deprem oldu. Deprem çok yakın. Bir de 630 yıldır uyuyan Akyazı’dan başlayıp İznik Bursa’ya uzanan başka fay hattımız da var. Burada meclis toplantımızda hocamız 6 bin binadan bahsetmişti ancak maalesef hareket yok. Biz büyük bir kentsel dönüşüm veya ani bir depremle karşılaştığımız durumda yıkıntı molozları nerede depolanacak?  Bunu ciddi şekilde düşünmek ve hazırlanmak gerekiyor.

Ben aynı zamanda bir hidroloğum. Sakarya’nın en büyük riski deprem ve ondan sonra da en önemli risk sel. 1999 depreminden 2 ay önce Serdivan’da metrekareye 100 kg yağış geldi ve ciddi bir sel afeti ile karşılaştık. O zamanlar Serdivan çok bakir idi, kentleşme şimdiki gibi yaygın değildi ve nüfusu 20 bin idi; şimdi ise 150 binin üstünde. Yata mimariden dolayı her yer betonlaştı. Şimdi Serdivan’a aynı yağış gelse olabilecekleri ben biliyorum ama bizi yönetenler bununla ilgili bir çalışma yaptı mı? Sakarya sadece deprem şehri değil ciddi sel riski olan bir şehir. Sel ile de bir acı yaşayabiliriz.”

34. Meslek Komitesi (Müteahhitlik Faaliyetleri) Meclis Başkan Yardımcısı Murat Ekşi; “Mültecilerin şehrimizdeki kentsel dönüşümün önündeki en büyük engel olduğunu düşünüyorum ve bunun ispatları var. Kentsel dönüşüm ve deprem denince akla ilk müteahhit geliyor ancak son halka bizleriz. Kentsel dönüşüm ile mülteci sorunu arasındaki bağlantı: insanlarımız kendilerinin merdivenlerinden çıkmaya korktukları binaları mültecilere fahiş fiyatlara veriyorlar. Bizim gibi lokal ve güzide bir şehirde bu kadar mülteci olmamalı ve hiç uygun bulmuyorum. İnsanların yaşamaktan korktuğu, yıkılması gereken evler mültecilere kiralayabiliyor. Bu fazla mülteci olmasından kaynaklanıyor. Devlet okullarında daha fazla mülteci öğrenci var. Yüksek kiralardan dolayı yıkılması gereken bütün evlerde mülteciler oturuyor. Bazı insanlar kentsel dönüşümü imkansızlıklardan yaptırmıyor, bazıları da haklarını bilmiyorlar.

Şimdi İstanbul pilot bölge ilan edildi. Kentsel dönüşümde masrafın yarısını devlet karşılıyor, yarısı da kredi. Devlet desteği de artırdı bu da büyük bir etkendi kentsel dönüşümün önünde ve aşıldı. Peki olabilecek mi? büyük ihtimalle hayır. Çünkü insanımızın bilinci buna uygun değil. Seçim öncesi tüm siyasi adaylardan kentsel dönüşüm yarasına çözüm bulmalarını bekliyoruz.

6 Şubat depreminden sonra bazı ilçe belediyeleri sanki ilk defa depremle yüzleşmiş gibi birden ruhsat durdurma, değişik kurallar koyma durumu oldu ve sonuçta ruhsatlar durdu. Müteahhitlerin şantiyesinde 200’den fazla insan ekmek yiyor. 6 Şubat depreminden 1 hafta önce ruhsat kesilen bir proje var ve ona zeminde fore kazık vb. uygulama denmiyor ancak depremden sonra ruhsat kestirmek isteyen projeye zemin iyileştirme uygulaması zorunlu oluyor. Peki, biz 20 yıl önce de büyük bir deprem yaşadık, onu neden önceden düşünmedik? 99 depreminden sonra birçok yönetmelik geldi, hesaplamalar değişti.

Ülkede en yakın deprem bekleyen şehirler arasında ilk 3’e gireriz ancak Kahramanmaraş depreminden korkarak bazı hareketleri yapmaya çalışıyoruz. Bizler müteahhitler olarak öneride bulunduk: bizim zemin etüt raporumuza göre üniversiteden alınacak tavsiyede zemin iyileştirme yapmayı taahhüt ettik. Fakat belirsizlik ve bazı rant kapılarına hizmet etmek için uygulamalar direk söyleniyorsa bunlara da sektör olarak karşıyız.

Akgün Başkanım da örnek vermişti Hatay’da bir fabrika depremde sapasağlam ayakta kalmış ancak çalışanlarının neredeyse hepsini depremde kaybetmişti. Şehrimiz için tablo çok acı bir tablo ve bundan sanayi de etkilenir. Çalışan kesim bu evlerde oturuyor. 7 bin binadan bahsedildi ve bizler bu sayının çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Sakarya inşaat alanında ileride bir şehir. Bizim kentsel dönüşümü zoraki hale getirmemiz gerekiyor. Sağlam evde yaşamak depremden kurtulmak anlamına gelmiyor. Yürürken bile tehlikede olabiliriz. Belediyelerimizin bilinçli davranmasını rica ediyoruz komite olarak. Sektörümüzün enflasyon muhasebesi sorunu var ve komite olarak yazımızı yazdık, yönetimimiz de TOBB’a iletti. Yerelde ise AGDAŞ-SEDAŞ ile ilgili de ciddi problemleri var meslektaşlarımızın. İskan almadan önce sattığımız dairelere mal sahipleri hemen taşınmak istiyor ancak abonelikler yapamıyorlar, mağdur oluyorlar. Sorumlusu müteahhitler değildir, işleyen ve sırası olan işlerdir. İskandan önce evine abonelik açtırmak isteyen vatandaşlarımız bunu yapabilmeli, bu sistem değişmelidir.”

7016317dc6034977b3828c38bfc5275f1a40b3dfed0047dca1afde9572d62fd131520f9efa6147ab8c1cf07c88a5ae7338ffd4cad26b4da3952bb446cfce5fc46a6d4682083f417b889c06db5a1fe08e4357de43e94445868a5e32fec2067489