Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 111’inci konuşmacısı, ‘Milli Uzay Programı Işığında Türkiye’nin Stratejik Uzay Hamlesi’ konulu söyleşiyle Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Yusuf Kıraç oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Bilişim Teknolojileri Meslek Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Gökhan Atalı’nın üstlendiği söyleşide; insanlığın tarihsel olarak uzayla kurduğu bağ, Türkiye’nin uzay vizyonu, Milli Uzay Programı, Ay misyonu, uzaya bağımsız erişim hedefi, uzay sanayisi ekosistemi, gençlerin uzay çalışmalarındaki rolü ve uluslararası iş birlikleri üzerine konuşuldu.

Uzaya tarihsel bağımlılık

İnsanoğlunun tarih boyunca gökyüzüyle kurduğu ilişkiye dikkat çeken Yusuf Kıraç, “İnsan hep dünyada yaşadığını farz ediyor ama aslında biz bir evrende yaşıyoruz. Avcı toplumdan tarım toplumuna geçişte yön bulmak ve zamanı belirlemek için gökyüzüne bakmak zorundaydık. Gökyüzü, insanlık için her dönem bir rehber oldu. Göbeklitepe’de bulunan tabletler, atalarımızın çok güçlü gökyüzü gözlemcileri olduğunu gösteriyor. Bugün geldiğimiz noktada da teknolojiyle birlikte bu bağımlılık daha da arttı. Cep telefonlarından navigasyon sistemlerine kadar günlük hayatımızda uzaya bağlı yaşıyoruz” dedi.

Türkiye’nin uzay stratejisi

Türkiye’nin uzay çalışmalarının sistematik bir yapıya kavuştuğunu vurgulayan Kıraç, “Türkiye Uzay Ajansı 2018 yılında kurulan ve ülkemizin uzay stratejilerini belirleyen temel kurum. Uzay alanında dağınık yürütülen çalışmalar artık tek bir çatı altında koordine ediliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Milli Uzay Programı, Türkiye’nin önümüzdeki yıllardaki hedeflerini net biçimde ortaya koyuyor. Bu program sadece bir vizyon belgesi değil. Aynı zamanda hangi adımların ne zaman atılacağını gösteren somut bir yol haritası. Tüm kurumlar bu hedefler doğrultusunda çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Ay misyonu ve uzaya bağımsız erişim hedefi

Ay misyonunun stratejik önemine değinen Kıraç, “Ay misyonu bizim için sembolik bir hedef değil uzaya bağımsız erişimin en önemli göstergelerinden biri. Kendi uzay aracımızı ve kendi itki sistemimizi geliştiriyoruz. Bu süreçte ciddi test ve üretim aşamalarından geçiyoruz. Bugüne kadar Ay’a başarılı şekilde ulaşabilen ülke sayısı oldukça sınırlı. Türkiye olarak bu ülkeler arasına girmeyi hedefliyoruz. Bu misyon, ülkemizin teknolojik yetkinliğini göstermesi açısından da büyük önem taşıyor” dedi.

Uzay limanı ve strateji

Uzay limanı projelerinin önemini anlatan Kıraç, “Son yıllarda uzaya gönderilen uydu sayısı çok hızlı bir şekilde arttı. Fırlatma faaliyetleri küresel ölçekte ciddi bir darboğaza girmiş durumda. Kendi fırlatma altyapınız yoksa başka ülkelere bağımlı kalırsınız. Stratejik bir uydunuzu göndermek istediğinizde engellerle karşılaşabilirsiniz. Bu nedenle Türkiye’nin uzaya bağımsız erişim sağlayacak bir uzay limanına sahip olması zorunluluğu var. Bu altyapı hem güvenlik hem de sürdürülebilirlik açısından kritik öneme sahip” diye konuştu.

Uzay ekonomisi ve insan kaynağı

TEK Yokuşu'nda güvenlik arttı: Refüje 1 kilometrelik bariyer çekildi
TEK Yokuşu'nda güvenlik arttı: Refüje 1 kilometrelik bariyer çekildi
İçeriği Görüntüle

Uzay çalışmalarının ekonomik boyutuna dikkat çeken Kıraç, “Dünya ekonomisi yıllık ortalama yüzde 3 büyürken uzay ekonomisi her yıl bunun yaklaşık üç katı oranında büyüyor. Bu alan artık sadece devletlerin değil özel sektörün de aktif olduğu bir ekosisteme dönüştü. Türkiye’nin bu büyüyen pastadan pay alması gerekiyor. Ancak bu sadece bütçeyle olacak bir iş değil. Asıl önemli olan yetişmiş ve tecrübeli insan kaynağı. İyi yetişmiş gençler olmadan yapılan yatırımlar anlamlı olmaz” açıklamasında bulundu.

Uzay kongresi ve gençlere çağrı

2026 yılında Türkiye’de düzenlenecek kongreye dikkat çeken Yusuf Kıraç, “Uluslararası Uzay Kongresi ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Bu kongre özellikle gençler için çok önemli bir fırsat. Dünyanın önde gelen uzay ajansları ve şirketleri Türkiye’de olacak. Öğrencilerimizin bu kongreye mutlaka makaleleriyle katılmalarını istiyoruz. Burada kurulacak ilişkiler kariyerleri açısından çok değerli olacaktır. Bu tür organizasyonlar parayla satın alınabilecek fırsatlar değil” dedi.