Sakarya Barosu Kadın Hakları Merkezi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle basın açıklaması yayımladı.
Yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü bir “anma” günü değil; somut, etkili ve yaptırımı olan politikaların uygulanmasını talep ettiğimiz bir mücadele günüdür. Kadına yönelik şiddet, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının, uluslararası sözleşmeler ile korunan insan onurunun ve 6284 sayılı Kanun’un temel amacını oluşturan koruma ve önleme tedbirlerinin sistematik şekilde ihlalidir.
2025’in Aile Yılı ilan edilmesine rağmen, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle ilgili hiçbir somut adımın atılmadığı ve dolayısıyla bahse konu vakaların azalmadığı açık bir gerçektir. Bu tablo, aile politikalarının kadınların yaşam hakkını koruyacak şekilde uygulanmadığını, mevcut yasal düzenlemelerin etkin kullanılmadığını ve çözüm için bütüncül bir devlet politikası oluşturulmadığını göstermektedir.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede en büyük engellerden olan etkin soruşturma yapılmaması, cezasızlık algısı, fail aklayıcılık, mağdur suçlayıcılık yaklaşımları hem ulusal hukuka hem de devletin uluslararası yükümlülüklerine aykırıdır. Cezasızlık her yeni kadın cinayetinin zeminini oluşturmaktadır.
Ülkemizde kadınlar uygulamadaki eksiklikler, denetim mekanizmalarının zayıflığı ve koruma tedbirlerinin gecikmeli ve yetersiz işletilmesi nedeniyle korunamamaktadır. Bu nedenle
· 6284 sayılı Kanun’un tüm hükümleri eksiksiz, hızlı ve etkin şekilde uygulanmalıdır.
· Kolluk, savcılık ve yargı organlarının tümü için bağımsız denetim ve zorunlu uzmanlaşma mekanizmaları oluşturulmalıdır.
· Şiddet mağduru kadınların başvurularında ve yargılama süreçlerinde mağdur suçlayıcı ve fail aklayıcı ifadeler kullanılmamalı, “uzlaştırma” baskısı ya da “aile bütünlüğü” gerekçe gösterilerek soruşturma ve kovuşturmada geri adım atılmasına kesinlikle izin verilmemelidir.
· Aile hukukunda arabuluculuk müessesesinden vazgeçilmelidir.
· Cezasızlık algısına neden olan iyi hâl ve haksız tahrik uygulamalarının sınırları daraltılmalı, şiddet vakalarında caydırıcı ve etkin cezalandırma esas alınmalıdır.
· Şiddetin önlenmesi için yalnızca söylem değil; bütçe, politika, eğitim ve denetim içeren somut adımlar atılmalıdır.
Kadına yönelik şiddet, bireysel bir “olay” değil; sistematik bir insan hakkı ihlalidir. Bu nedenle devletin yükümlülüğü yalnızca faillerin cezalandırılması değil; şiddeti önlemek, mağduru korumak, etkili soruşturma yürütmek ve tekrarını engellemek ile sınırlı değildir; aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirecek politikalar geliştirmektir.
25 Kasım vesilesiyle bir kez daha ifade ediyoruz: Kadına karşı şiddetle mücadele kararlılık ve eylem gerektirir. Kadınların yaşam hakkını korumak, tüm kamu kurumlarının, karar vericilerin ve toplumun ortak sorumluluğudur.
Kadına yönelik şiddetin sona ermesi için bugün değil, her gün mücadele etmeye devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”


