İnsanların çoğu artık kavramları sorgular hale geldiler.Dünyada bulunan kolektif örgütlerin misyon ve vizyonlarının dışında hareket ettikleri algısı yayılmaya başladı.

Toplumların ciddi manada güvendikleri ulusal birçok önemli kuruluşlar teker teker önemini yitirmeye başladılar. Bu durum ayrıca bir sorun halini alacak gibi görünüyor. Bu kuruluşlardan biri de maalesef ülkelerin ve insanların umut bağladığı birleşmiş milletlere bağlı olan ve toplum sağlığıyla ilgili uluslararası çalışmalar yapan Dünya Sağlık Örgütüydü. Düşene biliyor musunuz?  

DSÖ, Birleşmiş Milletler sistemi içinde halk sağlığından sorumlu en büyük otorite olduğunu vurguluyordu. İşin ilginç tarafı Uluslararası Sağlık Örgütü’nün kuruluş esnasında Çin delegelerinin ısrarlı tutumuyla örgütün kuruluşunun gerçekleşmiş olması da var.  

Acaba bir buçuk milyar nüfuslu Çin bu yaşananlarla ödüllendiriliyor mu? Yoksa cezalandırılıyor mu? Bunu tabi zaman gösterecek, beni şuan asıl ilgilendiren DÜNYA adını kullanarak hizmet yapmaya çalışan basiretsiz sağlık örgütü olacaktır.

Kendisini dev aynasında gören ama küçücük bir Covid-19 virüse bile müdahil olamayacak kadar çaresiz olan ve halen hatasında inat eden ve  Pandemi’nin şokunu dahi üzerinden atamayan ve nasıl hareket edeceği konusunda bir fikri olmayan içi boş, görünüşü şatafatlı içinde  ultra lüks yaşayan patronları ile sınıfta kalan DÜNYA SAĞLIKSIZLIK ÖRGÜTÜ , kızmamak elde değil,  oysa şuana kadar bu gibi her hangi bir veba salgınlarıyla baş etmeleri için çalışılmış senaryoları  ve acil eylem planları olması gerekmez mi?  Bırakın bunu A Planı  yetmez B Planı …  

Günümüze baktığımızda üçüncü dünya dedikleri ülkelerin bile kendilerince yaptıkları acil eylem politikaları var.

Yoksa bu işin için de bir bit yeniğimi var. DSÖ ‘nün rahat tavırlarına anlam vermek gerçekten çok zor. Yaşanan şu kargaşa döneminde sadece Covid-19 ile alakalı yönergeler önermesi ve alınan kararlarında haber ajansı gibi hareket etmesi beni düşündürüyor.

Ayrıca birçok bağış alması ve bu bağışların içerisinde  Rockefeller Vakfının temsilcilerinin de yer alması acaba DÜNYA SAĞLIKSIZLIK ÖRGÜTÜ  nün artık birileri tarafından yönetilmesi anlamına mı geliyor. Çünkü ortada bunu düşündürecek çok müsait fikir ayrılıkları oluştuğunu düşünüyorum, nasıl oluyor da Çin’de başlayan bir virüs salgının sadece tecrit ve sıkı yöntemlerle kontrol altına alındığı söyleniyor.

Oysa ortada resmi kayıtlara göre halen bir aşı yok diye biliyoruz. Bakıyorum da Çinin aşıyı bulmuşçasına emin tavırlarıyla beraber ülkelere tecrübelerini paylaşıyor olması da bir garip geliyor. O zaman soruyorum neden Ülkeler de kargaşa ve ölümler devam ediyor. Bir başka köşe yazımda az çok bir takım oyunların oynandığını tahmin ettiğimi söylemiştim, bu oyunun içinde DSÖ ’nünde yer aldığını düşünüyorum. Hatta bir çok ulusal ve dünya gibi isimleri başına eklemiş örgütleri de dahil ederek söylüyorum.

Neredeler bu güçler, hepsi sınıfta kaldı. Oysa veba (Covid-19) gibi salgınlarda aşı bulma ve geliştirme ile ilgili laboratuvarların, tesislerin üretime geçirek aşıları bir önce mağdur olan ülkelere göndermesi gerekmiyor muydu. Bırakın aşıyı toplantılarında bile geç kalınmış kararlarını görmüyor muyuz?

Hatırlayalım lütfen. 23 Ocakta toplanan DSÖ tarafından "uluslararası kamu sağlığı acil durumu ilan etmek için erken olduğu’’ bildirilmişti ve ardından 30 Ocakta Cenevre’de alınan kararla küresel acil durumu ilan edildi.Olayın ciddiyetine varılınca mecburen PANDEMİ ‘ protokollerini harekete geçirmeye çalışmaya başladılar.  

Malumunuz üzere evrensel felaketlere baktığımızda alınan kararların belirli bir protokole tabi olduğunu görürüz. Deprem, sel, tsunami, volkanik patlamalar…  

Uzmanlar bu gibi afetlerde dakikaların öneminden bahsederler. Ama nedense DSÖ halen bu zamanlardan habersiz gibi davranmıyor mu?  İleride her şeyi daha iyi anlayacağımız ümidiyle ve SYRUS’un şu güzel sözüyle sizleri baş başa bırakıyorum ‘’ Verilen öğütlerden yalnızca akıllılar yararlanır’’.