...
Anne baba ya da ebeveyn iradesiyle; dini yapıların, cemaatlerin, tarikatların uşağı yapılan ve aynı zamanda da delikanlılık çağına girenler için dini yapılarda kalmak, farklı bir yaşam tarzının, yeni bir duygusal yapılanmanın başlangıcı sayılabilir... Bu ortamlarda yetiştirilmeye çalışılan bazı gençler; omuzlarına birçok normal insanın dahi kaldıramayacağı kadar büyük yükler yüklendiğini anlamayacak kadar bilinçsiz ve korumasız durumdadırlar...

Aileleri de etki altına alarak yanlış yönlendiren, bu şekilde düşünmelerine sebebiyet veren ve biraz da dini gruplarca körüklendiğine inandığımız, "Dış dünya kötü, bu zamanda gençler Allahsız olur maazallah, sakın dini yapının içinden çıkmayın günaha girersiniz, en iyi dini grup biziz, diğerleri tu kaka..." gibi sözlerle, gençlere, ruh dünyalarını altüst ettiren ifadeler empoze edilmektedir... Bu yüzden, delikanlı kız ya da erkeklerimiz, dini yapının dışına çıkmaya yeltenseler dahi; 'Sanki her an bir günah işleyecekmişim' korkusuna kapılmaktadırlar... O yapı, gençlerin tazecik beyinlerine, dış dünyayı nerdeyse tamamiyle "Günah Bölgesi" algısıyla kötü göstererek, bu sefer de, "Üst Düzey Bağımlı Kişilik" yaklaşımıyla, gençleri ellerinde tutmaya çalışmaktadırlar...

Aile ortamında zaten birey olmaktan çok uzak ve korkutularak yetiştirilmiş olan gençler, bu yapıların içerisinde de, kendilerine ters gelebilecek durumlara karşı ses çıkaramamakta, fikirlerini beyan edememekte, akıllarını kullanamamaktadırlar... Her türlü istismara sebebiyet verebileceğini düşündüğümüz bu sakıncalı durum, maalesef, gençleri sağlıklı bir şekilde hayata hazırlayamamaktadır... Elbette, bu yapının içerisine uyum sağlayan, bu şekilde bir hayat tarzını benimsemiş, kabullenmiş, yaşantısına tatbik etmiş, kendi ruh dünyasında büyük bir huzur ve mutluluk yaşayan, 'Ancak böyle bir aile hayatı içerisinde Cennet'e gidilebilir' diye düşünen, bu yaşantıyı isteyen ve bunun hayalini kuranlar da olabilir... Bu şekilde yaşamak isteyenler de olacaktır tabiki de... Saygı duymalıyız... Ama uyum sağlayamayanlar, zorlananlar, baskıyla tutulanlar ve bu yüzden de intihar etme aşamasına gelen, hatta geçtiğimiz günlerde de intihar ederek tüm Türkiye' yi yasa boğan, Elazığ Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara gibi delikanlılar da var elbet...

Kimse kusura bakmasın ama şunu da söylemeden geçmemeliyiz... Bir zamanlar başörtü zulmünü yapanlara tepki veren bu millet, şimdi de tarikat yurtlarında, zorla ibadet ettirenlere, namaz kıldıranlara, mobbing uygulayanlara karşı da aynı duruşu sergilemelidir...

Bu üzücü olayların tekrar etmemesi, sadece devletin, karar vericilerin uygulayacakları yaptırımlarla değil, ailelerin çocuk sahibi olmalarından itibarenki davranışlarıyla da doğru orantılıdır...

Gençlerimizi anlamalıyız... Ama önce her yaş grubundan evlatlarımızı; "Evde, aile ortamında anne, baba, bakıcı, akrabaya; okulda ögretmenlere; camide hocalara; merdiven altı dini yapılarda; şeyhe, şıh'a sofiye, sufiye, hacıya, mollaya, gavsa, din müsveddelerine; resmi yapılarda ise, amire, komsere, başkana, komutana ya da her ne şekilde olursa olsun fark etmez tüm bağımlılık yapanlara karşı, 'Bağımlı Kişilik' hastalığından kurtarmalıyız...

Bunu başarabilmenin ilk ve en önemli kuralı, çocuklarımızı yetiştirirken, kendilerini rahatça ifade edebilmelerine, akıllarını baskı olmadan kullanabilmelerine fırsat sunmak, çocuklarımızın her zaman ve her ortamda kendi kararlarını verebilmelerine imkân sağlamaktır... Rabbim bir daha Enes' in yaşadığı travmaları hiçbir vatan evladımıza, yaşattığı acıyı ise hiçbir ailemize yaşatmasın... 

Bu çocuklar bizim... Bu gençler de, bizim milli servetimizdir... Bu ülkenin kaybedecek bir tane bile vatan evladı yoktur... Herkes aklını başına almalıdır... Takkeyi önüne koyup düşünmelidir...

Vatana sahip çıkmak, gençlerimize, ailelerimize sahip çıkmakla mümkündür ve bizim inancımıza göre de, güzel ve mukaddes ülkemizin geleceğini tehdit eden bu gibi unsurlarla mücadele etmek, milletçe üstünden gelmemiz gereken en önemli beka meselelerimizden bir tanesidir...

Daha güzel günlerde ve yazılarda buluşmak dileğiyle...

Sevgi... Saygı... Muhabbetle...

Görüş ve önerileriniz için...

[email protected]