Kendimiz hakkında bilinçli olarak düşündüğümüz her şey şu an kim olduğumuzu ve benlik algımızı yarattığı gibi, paralel olarak gelecekte kim olacağımızı da bugünden bilmeyerek devam ediyoruz yaşam yolumuza ve doğal süreçte çoğu şeyin farkında bile olmadan bilinçsizce yaşıyoruz genellikle. Bilinçsizce demekten kastım, çoğunlukla farkındalık düzeyinde olmadığımız anlamında olduğudur onu da özellikle vurgulamak isterim. Hayat dinamiktir hiçbir zaman durağan statik değildir, sürekli olarak devinim ve dönüşüm halindedir.

İnsanda doğal olarak evrimsel düzlemde değişir ve gelişir. Bizler kendi versiyonumuzun en iyi halini dönüm noktalarında güncelleyerek devam ediyorsak hayatımıza doğru yolda olduğumuz söylenebilir, aksi takdir de belirli bir doyuma ulaşan benliklerde sorgulamayan, araştırmayan, kör inanç dediğimiz; her şeyi olduğu gibi kabul eden tehlikeli bir boyuta ulaşır ki, hem benlikleri manipülasyona açık hale getirebilir, hem de aynı zamanda insana has olan değerleri yitirerek, tek tipte, insan naturasına uygun olmayan, şekillenmiş varlıklara dönüşme riski ile karşı karşıya bırakabilir. Bilinçsizce bu duruma gelen insanlar, toplumu da aynı şekilde etkileyecektir.

Kendimizin gerçekliğini tekrar tekrar yaratan bizler için, farkındalık düzeyimizi en üst boyuta taşıyarak dönemimizin ayrıcalıklarını da yaşamalıyız çünkü bu bilinçli insan olmanın gerekliliğidir ve böyle olması da hayatlarımıza katkıda olması bakımından belirgin olarak başattır.

Bilgi her daim önemlidir, bilen insanlarla bilmeyen insanlar arasında fark olduğu gibi; zaten her şeyi biliyorum daha fazlasına gerek yok diyen insanlar ile, öğrenmeye devam ediyorum diyen insanlar arasında belirgin farklar olacaktır. Halbuki zaman düzleminde öğrenmeye devam eden insanlar, her yaşadığı, öğrendiklerini tecrübe edinecek ve geçmiş anılarla ya da öğretilerle karşılaştırarak yeni bir sonuca ulaşacaktır. Eksikler tamamlanacak, gerekiyorsa yeni bilgiler ile güncellenecektir.

Tıpkı dünyanın değişimi gibi kendi dönüşümünü öncülleyen insanlar, yani düşünen insanlar, yeni bilgiler eşliğinde tutumunu değiştirebilir ve kendilerini üst versiyonlarına güncelleyebilir. Fakat bu bağlamda toplumumuzun bir kesiminde halen varlığını sürdüren bir kavrayış devam etmekte olup, fazla düşünmenin, okumanın, sorgulamanın gereksiz olduğunu benimsemiş olarak devam ediyorlar düzenlerine, bahane olarak gerekçeleri, ya zamandır ya da maddi olanaklara dayandırdıkları bir kaçıştır. Çağımızın bilgi çağı olduğunu bir tıkla her türlü bilgiye ulaşılabilirliğin çok kolay olduğu bir dönemde bunu kabul etmem mümkün değildir.

 Bizim jenerasyonumuzu düşündüğümde, teknolojinin içine doğmadık dijital göçmenler olarak, ayrıca bizlere aman kızım/oğlum al bu ansiklopedileri, kitapları, oku öğren de demediler, önümüze bir tıkla bilgide saçılmadı, sırf tek bir bilgi uğruna halk kütüphanelerine gidenleriz biz, yeter ki merak edelim ve öğrenmek isteyelim.

Öğrenmek o kadar güzeldir ki bunun tadını alan insanlar kendi iradelerini bir başkalarının iradesine bırakmaz, bu teslimiyete karşı çıkar. Neden teslim etsindir ki? Geçmişte bir yerlerde birilerinin düşünerek vermiş olduğu kararlara körü körüne bağlansın ki… Öyle ki insana yakışmayan ve yakışmayacak olan ilkel bir davranış olabilir bu ancak!

Pek ala farkındalığımızı artırmanın yollarını nasıl genişletebiliriz ve kendimizi nasıl güncelleyebiliriz? Çok basit, hepimizin de bildiği gibi iki olgudan bahsetmek istiyorum bu noktada. Merak ve buna bağlı olarak istek ile, gelişim üzerine düşünelim. Eğer bir bilgiye ulaşmak istiyorsak, sizin de bildiğiniz gibi merak ederiz, bu konuda araştırmalar yapar, iyice irdeler, oluşan merakımızı gidermek isteriz.

İşte gelişebilmenin ilk adımı merakla başlar, ilk bilgilerimizi ilerleterek bağlantılı bilgilere ulaşırız, bu aşamada istek geliştiyse, ki gelişecektir derinlemesine araştırma başlar ve genellikle daha komplike haline gelen bilgilere ulaşırız. Bu ham bilgilerimizin karşıt görüş içeren bilgilerini de araştırır ve sonuç olarak bu bağlamda kanaat oluştururuz. Sonraki aşamada bu bilgilerin hayatımıza yansımalarını düşünür, işlevselliğini kontrol ederiz, işte tam da burada farkındalık gelişir ve geçmiş bilgilerimize dair karşılaştırmalar yaparız. İnsanın gelişimi bu şekilde devam eder.

Bir konuda ne kadar bilgiye ulaşır ne kadar bilinç düzeyinde düşünürsek, o derece farkındalığımız artacaktır. Farkındalık ve gelişim ancak okumalarımız ile genişleyebilir, bir diğeri ise eğitimdir. Eğitim hayatın en önemli parçası olup gelişimimizin ilk etabıdır. Eğitim ile dünyada olup biteni idrak eder, çevremizdeki gelişmeleri daha iyi analiz edebiliriz. Eğitim mümkün olduğunca okullarda alınan eğitim ile sınırlı kalmamalı, olağanca gücümüz ile daha fazlasını edinebilmenin fırsatlarını yakalamaya çalışmalıyız.

Üniversitelerin hayat boyu eğitim sertifika programları çok çeşitli olup, oldukça keyifli ortamlardır. Bu tip eğitimlerden yararlanılabileceği gibi, online kurslar, mini kurslar, gerekirse ücretsiz halk eğitim kursları da ilerlemenin belirgin örnekleridir, yeter ki merak ve istek hayatımız boyunca kendi irademizle sürekli olarak bizlerle hareket etsin.

Sokrates’in de dediği gibi ‘’ Sizin istediğiniz gibi konuşup yaşamaktansa, kendi istediğim gibi konuşup ölmeyi tercih ederim.’’

Sevgiyle Kalın…