Hüseyin CUMALI’nın ‘’Bana 2 yıl kan kusturanlara hakkımı helal etmiyorum. ‘’baş-lıklı yazısını okuyunca Alev ALATLI’nın 2014 Yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Bü-yük Ödülleri’nde yaptığı konuşma geldi aklıma…

‘’Helal olanı yasal olan ile örtüştürmek gerekiyor ’’demişti…

‘’Her yasal hak helal değildir ‘’demişti..

Hüseyin CUMALI ;

Hastanede karışan bebekleri…Hastane personeline uygulanan mobbing’i… Acil ser-viste bulunan sedyede yatan kediyi…Doğumun ardından yeni doğan polikliniğine alınan bir annenin iddialara göre kanamasının artmasını bildirmesine rağmen fenalaşarak 5 saat sonra hayatını kaybetmesini…Göğüslerinden süt bile gelmesine rağmen bir annenin hamile oldu-ğunun anlaşılmamasını ve anneye kemoterapi uygulanmasını neticesinde anenin ikiz çocuk-larını düşürmesini…Hastanede 1 hafta süreyle 3 ayrı serviste hastalara sözde stajyer hemşire gibi hizmet eden kişinin sahte hemşire olduğunu….Ayağındaki damar patlayan yaşlı kadın hastanın serviste saatlerce kan kaybetmesini , servise kimse gelmediği için kan kaybından ölen kadının cansız bedenini bulan oğlunun annesinin kanlar içerisindeki halini gösterir foto-grafını…Bunun gibi haberleri ve son olarak da Adapazarı Atatürk Bulvarı’nda Cumhuriyet Bayramı törenlerinde başta Sakarya Valisi’nin makam aracı olmak üzere , diğer resmi araçla-rın tören geçit alnına park edilmesini ve sancak taşıyan askerlerinde bu yüzden yürüyüş dü-zeninin bozulmasını haber yaparsan başına daha çok işler gelir….

Sevgili Cumalı yazında ‘’Hakkında işlem var. Cumhuriyet Savcılığı’na gel” çağrısı yerine Güvenlik Şube Müdürlüğü ekibi beni gözaltına aldı. Mevcutlu Sakarya Adliyesi’ne götürüldüm. İfademi aldılar. O günden bu güne, 2 yılı geçkin zamandır şahsıma ne bir ‘hak-kında soruşturmaya gerek yok ’yazısı, ne de “hakkında dava açtık” yazısı geldi ‘’ …demişsin..

Cumalı sen o gün gözaltında değildin sen gözaltına alınmaksın gözaltına alınmış gibi adliyeye getirilmiştin. Hatırlarsan adliyenin girişinde yetişmiştim size. Polislere sorduğumuzda onlar gözaltı olmadığını söylemişlerdi zaten biliyorsun bir rica üzerine sana eşlik etmişlerdi . Onlarda emir kulu ne yapsınlar onlarda biliyordu yapılan haksızlığı. Hatta mahçup olmuşlardı hatırlansan. Eyyy Cumalı suçun büyüktü ! Vali beyin arabasını fotograflamıştın. Tören alanında şanlı Türk sancağını taşıyan askerlerimizin insicamı bozulmuş sana ne ! Suçun büyüktü Cumalı ; ’’Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak yayınlanması ‘’. Hatırlar mısın se-nin oturarak ifade vermeni talep etmiştim sonuçta bir gazeteciydin sizde kamu hizmeti yapı-yordunuz bir anlamda ama senin ayakta ifade vermen uygun görülmüştü. Orda ben hata yap-tım bende ayakta dikilecektim. Ben seni anlayabiliyorum bir suç işlediğin iddiası ile ifade vermek kolay değil şekerin hemen oynamıştı işte o zaman oturmana izin verilmişti.

Hakkında o olay ile ilgili hala bir karar verilmediğinden de bahsetmişsin. Son duruş-mamızı hatırlamıyor musun ? Açılmaması gereken soruşturmalar , davalar ve alınmaması gerken ifadeler sonra gel mahkenin önüne ver ifadeyi ama kısa olsun . Avukat bey kısa olsun lütfen. Sonra Beraat. Konu mankenimiydik biz Cumalı ? Köşende yazdıklarını tek tek izah etmiştim. Sen sanıktın bende Avukat biçilen rolümüzü hiç değilse hakkıyla teslim etmeliydik. Savunma hakkı kısıtlanamaz.

Çok uzatmayayım.

Hakkımı helal etmiyorum demişsin.

Haklısın.

Yaptığın haberleri dikkate alıp eksiklikleri, kusurları gidermek yerine sana baskı uy-gulayanlara hakkını helal etmek zorunda değilsin…

Her yasal hak helal değildir. Sevgili Cumalı

Sevgilerimle…

Özgür AKIN