Mirac gecesi denilen  gece (bu akşam) her zaman olduğu gibi İslamdan olmayan pekçok hurafeleri Allahın mescidlerinde resmi olanlar veya  olmayanlar tarafından size anlatacaklarını bildiğim için insanlık ve İslamlık görevimi yapmak arzu ve niyetiyle yazımı yazıyorum.

Mirac gecesi Kur’an da geçmez, Kur'an'da İsra olayı vardır ki bu günkü bilinen anlatımıyla hiçbir ilgisi yoktur. 

Peygamber as. Göklere çıkmış, (şu an olmayan) cenneti, cehennemi gezmiş, cehennemdekilerin çoğunun kadınlar olduğuna şahid olmuş, Allah ile  Haşa görüşmüş, Allah önce günde 50 vakit namazı emretmiş miş, eee, sonra Musa peygamberin uyarmasıyla emrinden dönmüş vs.vs.masallar. 

Bu masal Buharı terc.3.cildin başında anlatılır. 
Buharide geçiyor diye inanalım mı? 
"Buhari çökerse İslam çöker" diyen şaşkınlara küpe olsun 

Yahûdi uydurması, Allah günde 50 vakit namaz emrediyor, Musa as. olmaz, ümmetin dayanamaz, git indirim yap' diyor her geri dönüşte 5 er 5 er Allah'la haşa pazarlık sonucu indirim yapılarak 5 vakte iniyor. 

Yani Allah dayanılamayacağını bilmiyor, Musa as.biliyor, 

Allah, Musa as.ın akıl vermesiyle 50 vakit emrinden dönüyor (haşa). 

Bu rivayet Buhari denen kitabın 3.cildin hemen başında sahih rivayet diye geçer. 

"Buhari düşerse İslâm düşer" diyen şaşkınlara duyrulur. 

İşte bu rivayete inanan Süleyman Çelebi: 

"Sıdk ile 5 vakit olundukte eda, 
50 vaktin Ecrin eyler Hak atâ" diyor, mirac bahsinde. 
"Aşikâre gördü Rabbül-izzeti 
Ahirette öyle görür ümmeti" Haşa!

Güya Peygamberimiz, gökte haşa âşikâr olarak Rabbi gördü ve konuştu. 

Tamamen sapıklık. 

Mirac ile ilgili meşhur bir hadis’te (Buhari tarafından nakledilmiştir) Hz. Peygamber, başından geçenleri şu sözlerle anlatır; “Kâbenin yakınında (Lafzen “hicr” de) uzanmış yatarken bir melek geldi, göğsümü yardı ve yüreğimi çıkardı ve sonra iman dolu altın bir leğen getirildi, Kalbim (onun içinde) yıkandı ve (nurla) dolduruldu, sonra tekrar yerine kondu…”  

Bu hadis göstermektedir ki, soyut bir kavram olan “İman” dan bu şekilde söz eden Hz.Peygamberin bizzat kendisi miracın bu başlangıcını ve dolayısıyla miracın kendisi ve tabii ki İsra’yı tamamen ruhsal tecrübeler olarak görmüştür.  

Rivayete göre Allahın Elçisi güya Mescid-i Aksa da bütün peygamberleri toplayarak onlara imam olup namaz kıldırmış.  

Anlayacağınız, ölülere de namaz kıldırılıyormuş haşa. 

Refref adında bir mahlük gelmiş, ona binerek göklere yükselmiş, her katta bir peygamberle görüşmüş vs vs. 
Apartman katı zannediyorlar herhalde,  
Fe sübhanellah! 

İslamiyetten önce cahiliye zamanında Araplar arasında tarih tutma alışkanlığı olmadığı için mirac olayının ne zaman meydana geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Gün tarihi kesin değilse de, kesin olarak bilinen, Miracın hicretten önce Mekke de meydana gelmiş olmasıdır. Bir başka ihtilaf ta bu yolculuğun nereden başladığı hakkındadır. Bir görüşe göre Kâbe de Hıcr denen yerden, diğer bir görüşe göre ise Peygamberimizin amcası Ebu Talibin kızı Hz. Ali’nin kız kardeşi Ümmühan’ın hanesinden olduğuna dairdir.  

 Bu gecede namazın 50 vakitten Hz. Musanın yönlendirmesiyle 5 vakte indirildiği inancı Yahudilikten geçen bir inanıştır ve sahih değildir.                                                                                                                                   

Her şeyden önce namaz ibadeti, Peygamberimizle başlamadı ki bu gecenin hediyesi olsun.
Adem as dan bu yana namaz ibadeti aynen devam etmektedir.
Bu şaşkınlar Lokman as.ın oğluna:
يَا بُنَيَّ اَقِمِ الصَّلٰوةَ...
"Oğulcuğum namazı kıl..." (Lokman 17) dediğini,
İsa as'ın,:
وَأَوْصَانِي بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ مَا دُمْتُ حَيًّا

"Hayatta olduğum müddetçe Rabbim bana namazı, zekatı emretti" (Meryem 31) dediğini Kurandan okumazlar mı hiç?

 Bu yolculukta Hz. Peygamberin, beş vakit namaz, şirkten başka bütün günahların affedile bilinir olduğu ve Bakara süresinin son âyetleri olmak üzere üç hediye ile döndüğü pek çok kitaplarda anlatılır; 
Bu gecede Peygamberin üç hediye ile döndüğünü hocalar size anlatacaklar ancak şu sebeplerden dolayı bu asla mümkün değildir:  

 a- Günde elli vakit namazın emredilmesi,
 …لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا  

 “Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar..” (Bakara,286) âyetine aykırıdır. Zira 50 vakit namaz kılmak, bir namazı bitirmeden öbür namazın vaktinin girmesi ve 14-15 dakika ara ile namaz kılmayı Allah kullarına emreder mi?
 تكليف ما لا يطاق
 “Teklif-i mâ lâ yutâ yutâk”=‘Güç yetirilemeyeni teklif etmek’  Allah’a yakışmazken nasıl oldu da emretti?  

b- Allah, abesle iştigal etmiş olur. Allah, sonunda beş vakit olacağını bildiği namazı baştan neden elli vakit emretsin?  

  c- ‘Elli vaktin ümmet’e ağır geleceğini Musa a.s. bildi de Hz. Muhammed bilemedi’ olur ki bu da mümkün değildir.  

  d- Bakara süresinin son âyetleri olan ve halk arasında ‘ Amenerresulü’ diye bilinen ayetler mirac gecesinde hediye edildi denmektedir. Hâlbuki Bakara süresinin tamamı Medinede nazil olmuş, mirac hadisesi ise ondan önceki dönem olan Mekke döneminde meydana gelmiştir..  

 e- Şirk’ten başka bütün günahların afv edileceği bu gece bildirilmiştir deniyor. Hâlbuki o âyet   
… إِنَّ اللّهَ لاَ يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَن يَشَاء   
 “Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, dilediği kimse için bağışlar…”Nisa süresi 48.Ayet olup Medine dönemine aittir.  

  f- Necm süresi 8-9.ayette geçen   
 ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى   
 فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى   
“Sonra (Cebrail Muhammed’e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu” âyetleri’nin İsra gecesi ile ilgili olduğu söylenmektedir. Hâlbuki Necm süresi iniş sırasına göre 23, İsra süresi ise 50.suredir. Bir olayı vuku bulmadan anlatmak ne derece doğru olabilir? Âyette işaret edilen Allah c.c. ile Muhammed a.s. olmayıp Cebrail ile Muhammed a.s.olduğu bir sonraki 10.âyette geçen  فاوحي الي عبده ما اوحي “ (Allah) kuluna ne vahyetti ise (gerekeni) vahyetti” sözlerinden açıkça anlaşılmaktadır.   

Ayrıca çeşitli rivayetler de Resülüllah’ın bu yolculuğuna inanmayanların Mescid’i Aksa’nın kaç pençeresinin olduğu, kapısının hangi tarafta olduğu gibi sorular sordukları, bu sorular karşısında Hz. Muhammed’in zorlandığı, Allah’ın lütfu sayesinde Mescid’i Aksa’nın bir film şeridi gibi Peygamberimizin gözünün önüne geldiği, ona bakarak sorulara cevap verdiği v.b.anlatılmaktadır. Hâlbuki o esnada Mescid’i Aksa yerinde yoktur, zira Süleyman mabedi islâmiyetten çok önce ortadan kaldırılmış, şimdiki Mescid’i Aksa ise henüz yapılmamıştı. Müslümanlar, hicri 66-73 yılları arasında bugünkü Mescid’i Aksa’yı inşâ etmişlerdir.  

Kur’anda mirac kelimesi geçmez. Mirac, insanın fevkalade bir hal alması, ruhun yükselmesi demektir. Ruhunu yükseltmek isteyen insan her an, bilhassa namaz esnasında mirac halindedir.  

Yüce Yaratıcı dünyanın ve dünyada olanların sistemini, düzenini koymuştur; buna da “sünnetüllah”(Allah kanunu) demiştir. “ Allah’ın düzeninde bir değişikliğin olmayacağını” da bize bildirmiştir.  
 سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِن قَبْلُ وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا  
 “Allahın geçmişlere uyguladığı yasası budur, Allahın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın”( 33/ Ahzab 62)  

 Bunca ifade ve kaynaklar ışığında diyoruz ki: Mirac’ın cesetle beraber (meal cesed) olması sünnetullah’a ters düşer, bunun ötesindeki mirac’ın mahiyetini Allah tan başka kimse bilemez.  

  Arzum odur ki, mümtaz dinimizle ilgili doğrular, yanlışlardan ayırt edilsin. Yanlış bilgi, inanç kirliliğini doğurur. Yüce dinimiz, yanlış bilgilerle, hurafelerle, “İndirilen Din” olmaktan çıkmış, uydurulan din haline gelmiştir maalesef. İstedim ki pek çok konuda olduğu gibi bu konudaki yanlışlıkların okuyucularım farkına varsın.  

 Her namazınızda tam bir mirac ruhu halinde olmanız temennisiyle sizleri tebrik ediyor, selâmlıyorum. 

Değerli dostlar, yalnız siz değil, her muvahhid mümin'in gerçekleri öğrenmesini istiyorsanız yazıyı paylaşmalısınız.

Kardeşlerine ne demişti Nuh as.?
وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۚ
 Ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” (Şuârâ 109)
 
"Biz ecrimizi Allah'tan istiyoruz"(Şuara 109)
Takdir Yüce Allah'a ait.

         Hasan Karagüzel. 
              27 Şubat 2022