Çakıroğlu, "Bizi insan yapan en önemli özelliklerimizden biri duyguları hissedebiliyor olmamızdır. Ancak zaman zaman duygularımızı anlamakta ve doğru şekilde tanımlamakta zorlanabiliriz. Bunun en temel nedenlerinden biri de içinde yaşadığımız toplumun, kültürün ve ailemizin duygularımızı nasıl adlandıracağımızı, hangi duyguları hissetmemizde bir problem olmadığını veya hangi duyguları hissetmenin sözde yanlış olduğunu bize doğrudan ya da dolaylı yollarla öğretmiş olmasıdır. Sahip olduğumuz bu öğrenmeler bizi hislerimizi doğru anlamlandırma noktasında yanıltabilir. Birincil ve ikincil duygularımızı tanımlarken de bu yanılgıya sıkça düşeriz.

Birincil duygular bir olaya veya duruma verdiğimiz ilk ve en temel tepkilerdir. En sık hissettiğimiz birincil duygular mutluluk, öfke, üzüntü ve korkudur. Bu duygular yoğun bir şekilde 
ortaya çıkar ve kısa süre sonra da kaybolurlar.

Birincil duygular ortaya çıktıktan sonra beynimiz yaşadığımız bu duygusal deneyimi anlamlandırmaya çalışır ve böylece ikincil duygularımız ortaya çıkar. Yani aslında suçluluk, 
utanç, kızgınlık, pişmanlık gibi ikincil duygular, ilk duygularımız hakkındaki düşüncelerimiz tarafından yaratılır.

İkincil duygular birincil duygulara kıyasla daha kalıcıdır ve oldukça savunmacı duygulardır. Hissettiğimiz ilk duyguya karşı bir tepki niteliğinde ortaya çıkarlar: Korktuğumuz için öfkelenir, birine öfkelendiğimiz için utanırız…. Bu duygular öğrenilmiş duygulardır. Duygularımız hakkında nasıl hissedeceğimiz ve nasıl tepki vereceğimiz sosyal olarak içinde bulunduğumuz toplumun özellikleri ve ailemiz tarafından bize bu şekilde öğretilmişitr. Örneğin, Üzülmek bize bir zayıflık olarak öğretildiyse ağladığımız için utanabiliriz. Bu örnekteki “utanç” duygusu gibi ikincil duygular genellikle direkt olarak karşılaştığımız olayla veya maruz kaldığımız uyaranla değil öğrenmelerimizle ilgilidir.

İkincil duygular söz konusu olduğunda deneyimlediğimiz hislerin yaşadığımız olayla bağlantısının net olmaması kafamızı karıştırabilir ve doğru uyaranlara doğru tepkileri vermemizi engelleyebilir. Bu nedenle birincil ve ikincil duyguları birbirinden ayırabilmek oldukça faydalı olacaktır.

Hissettiğimiz duygunun birincil mi ikincil mi olduğunu belirlemenin birkaç yolu vardır. İlk olarak kendinize şu soruyu sorabilirsiniz: Hissettiğim duygu yaşadığım olay ile uyumlu mu? 

Duygunun yoğunluk seviyesi yaşadığım olaya uygun mu? Eğer cevabınız “Evet” ise bu birincil duygudur. Buna ek olarak eğer duygu güçlü bir şekilde ortaya çıktıysa ve daha sonra sönmeye başladıysa muhtemelen birincil duygudur. Ancak hissettiğiniz duygu bir olay gerçekleştikten sonra uzun süre devam ediyorsa ve buna bağlı olarak benzer olayları tetikliyorsa bu duygu büyük olasılıkla ikincil bir duygudur. Duygunun karmaşık olması da ikincil bir duygu olduğunun önemli bir işaretidir. Bu ayrımı sağlıklı şekilde yaptığınızda doğru olaylara doğru tepkiler verdiğinizi ve bunun hayatınızdaki kargaşayı büyük ölçüde azalttığını fark edeceksiniz." ifadelerini kullandı.