Sevgili okurlarım; Çanakkale savaşında yaşanmış bir hikayedir.

Hüseyin gönüllü olarak savaşa katılmıştır.

Bıyıkları yeni terlemeye başlamıştır.

Üstelik gözleri gece pek iyi görmemektedir.

Kumandan bu genç çocuğa bakarak.

Senin yaşın küçük, eline silah veremem.

Ama sana başka bir vazife vereceğim.

Seni su sakası yaptım der.

Bundan sonra görevi 35.alayın 2. bölüğüne su taşımaktır.

Su taşıyan görevliye su sakası denirmiş o zamanlar.

Hüseyin’e bir katır verirler.

Adı artık saka Hüseyin olmuştur.

Saka Hüseyin çok maytap, neşeli esprili, hazır cevap bir çocuktur.

Bölükte herkes onu çok sever.

Mevsim yaz mevsimi, hava çok sıcaktır.

Saka Hüseyin akşama kadar yakınlardaki Bigalı köyüne kadar gider su kaplarını doldurur tekrar bölüğüne dönerdi.

Gide gele katır yolu öğrenmişti.

Akşam olduğu için gözleri pek iyi görmemektedir.

Katırın kulağına eğilip;

Haydi bakalım der, bu gün çok geç kaldık.

2. bölük bizden su bekler en çok da yaralılar bekler.

Katır nasıl olsa yolu biliyor diyerek bir türkü tutturur:

Pınar baştan bulanır,

İner dağı dolanır.

Al başımdan sevdayı

Buna can mı dayanır.

Artık birliğe az kalmıştır.

Tam o sırada bilmediği bir dilden konuşan iki düşman askeri dur işareti yapar.

Hüseyin durumum vahametini kavrar.

Katır birliği hiç şaşırmaz.

Demek ki birlik düşman eline geçmiştir.

Hemen o pratik zekasını kullanır.

Gülümseyerek askerleri selamlar.

Gömleğini çıkarıp beyaz bayrak niyetine sallar.

Askerler O'nu alıp komutana götürürler.

Komutanı selamlayarak katırı gösterir.

Komutan meraklanır, tercüman ister.

Hemen tercüman bulunur.

Komutanım Mülazım Efendi size selam gönderdi.

Hava sıcaktır yaralıları vardır, su bizim tarafta kalmıştır suları yoktur diye size su gönderdi der.

Gider sulardan birer bardak içerek;

Önce sen iç zehirli olmadığını anlasınlar dedi diye ilave eder.

Gerçekten o kadar susuz kalmışlardır ki belki zehirli bile olsa gene içen çıkardı.

Komutanın gözleri dolar.

Gene de zehirli olma ihtimaline karşı Onu sabaha kadar misafir edip karnını doyururlar.

Sabah olunca ellerinde ne varsa peksimet, bisküvi, çikolata, sigara katırı alabildiğine yüklerler.

Meğerse onların yiyeceği çoktur, ama bir damla suları kalmamıştır.

Katırdaki suları mataralara doldururlar.

Düşman askeri çok sevinir, adeta bayram eder.

Komutan gözyaşları içinde O'nun yanaklarından öper.

Komutanına selam söyler.

Çok minnettar olduklarını bunu hiç unutmayacaklarını bildirir.

Saka Hüseyin birliğine ulaşana kadar kimse ateş etmez.

Bir katır yükü erzakla döner birliğine bizim saka Hüseyin.

Birliğine gelince olanı biteni anlatır.

Meğer bizim de yiyeceğimiz bitmiştir.

Hemen askere dağıtılır.

Pek bir ikrama geçer.

Artık sevinme sırası bizim askere gelmiştir.

O gün herkes saka Hüseyin'in cinliğini konuşup gülüşür.

O gün öyle geçer.

Saka Hüseyin bu savaştan gazi olarak çıkar.

Memleketi olan TEKİRDAĞ Hayrabolu' da 1975 yılında vefat eder...