Söz Sakarya Gazetesi Genel Yayın Müdürü Sezai Matur, Akyazı'da çevre felaketine dönüşen Mudurnu Deresi kirliliğini köşesine taşıdı. "O fabrikaları koruyan kim?" başlıklı yazısında Matur, yıllardır süregelen kirliliğe karşı sessiz kalınmasına tepki gösterdi.

Otomotiv üretimi yüzde 10 arttı
Otomotiv üretimi yüzde 10 arttı
İçeriği Görüntüle

İşte Matur’un o yazısı:

O fabrikaları koruyan kim?

Sakarya ilinin ortasından geçen iki can damarından biri olan Mudurnu Deresi’nin sessiz çığlığı, çevresinde yaşayan köylülerin isyanına dönüştü.
Bir zamanlar bölgenin hayat damarı olan ve tarım arazilerini sulayan, hayvanların susuzluğunu gideren, doğaya can katan bu dere, bugün simsiyah akıyor ve kötü bir koku yayıyor.
Gebeş, Akbalık, Erdoğdu, Yahyalı, Bediltahir, Bedilkadir ve Çatalköprü mahallelerinin geçim kaynağı olan bu su, artık bir çevre felaketinin habercisi.
Peki, bu kirliliğin sorumlusu kim?
Daha da önemlisi, bu sessiz çığlığa kulak verecek miyiz?
Mudurnu Deresi’ndeki kirlilik, yeni bir mesele değil.
Yıllardır onlarca kez deredeki kirliliği haberleştirdik, köşe yazıları yazdık…
Ancak son dönemde dere suyunun siyaha dönmesi, balıkların ölmesi ve tarım arazilerinin tehdit altına girmesi, bölge halkını harekete geçirdi.
İlk kez eylemsel bir tepki ortaya koydular.
Küçücek Köprüsü’nde bir araya gelen mahalle sakinleri, traktörlerle ve pankartlarla fabrikaların sorumsuzluğunu protesto etti.
“Temiz Vicdan, Temiz Çevre”, “Mudurnu Deresi Ölüyor”, “Fabrikalar Zehir Saçıyor” yazılı dövizler, halkın öfkesini ve çaresizliğini yansıtıyordu.
70 yaşına yaklaşan ablam da elinde pankartla, köyünden akan Mudurnu Deresi için yürüyenler arasındaydı…
Herkes suyuna, deresine, çevresine sahip çıkmaya çalıştı.
Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Ali Şener Bayraktar, fabrikaların arıtma sistemlerini çalıştırmayarak doğaya ve insan sağlığına zarar verdiğini vurguladı.
Akbalık Mahallesi Muhtarı Rüstem Bilgi ise, “Bu, yıllardır süren sessiz çığlığın patlaması” diyerek kirliliğin sistematik bir ihmalin sonucu olduğunu ifade etti.
Bilgi, eylemin ardından paylaştığı sosyal medya görüntülerinde, eylem sonrası bile fabrikaların kirli atıklarını dereye boşaltma cesareti gösterdiklerini kanıtladı.
Evet, bölgedeki fabrikalar ve sanayi tesisleri, özellikle hafta sonları ve gece saatlerinde arıtma sistemlerini çalıştırmayarak atıklarını fütursuzca dereye bırakıyor.
Ve ne yazık ki bu sorumsuzluğu denetlemekten sorumlu olanlar ise bu kanunsuzluğa göz yumuyorlar…
Şu gerçek görmezden geliniyor:
Mudurnu Deresi, yalnızca bir su kaynağı değil; Sakarya Nehri’ni besleyen, tarım ve hayvancılığın temelini oluşturan bir ekosistem.
Bu kirlilik, sadece çevreyi değil, insan ve hayvan sağlığını da tehdit ediyor.
Çiftçiler, alternatifsiz kaldıkları için bu kirli suyu kullanmak zorunda.
Hayvanlar bu sudan içiyor, ürünler bu suyla sulanıyor.
Uzmanlar, bu durumun gıda güvenliğini ve halk sağlığını riske attığını söylüyor.
Yetkililerin klişeleşmiş açıklamaları artık köylülerin isyanını dindirmiyor…
Halk artık, geçici çözümler değil, kalıcı önlemler bekliyor.
Çevre, Şehircilik İl Müdürlüğü’nün, göstermelik değil kalıcı yaptırımlara o fabrikaların üzerine gitmesi gerekiyor… .
Ben daha önce de yazdım…
Mevcut İl Müdürü o koltukta oturduğu sürece o fabrikalar Mudurnu Deresi’ni kirletmeye devam ederler…
Sakarya’nın iktidar partisi temsilcileri, O Müdüre söz geçiremiyorsa bu durumu Bakan Murat Kurum’a anlatmalı ve çözüm talep etmeliler…
Burada Büyükşehir Belediyesi’nin Çevre Koruma Daire Başkanlığı’nın devreye girmesi ve resen fabrikalarla ilgili inceleme başlatması yerinde bir adım olabilir…
Herkes şunu bilmeli:
Mudurnu Deresi’ni kurtarmak, hepimizin ortak sorumluluğu…
Çevreyi kirletenlerin “daha çok kâr” hırsı, halk sağlığından üstün tutulmamalı…