Hüseyin Cumalı yazdı...

diken-7

Kırtasiyeci Coşkun Bilir…
Benimle ekrana çıkmaktan keyif alıyor…
Zevk alıyor…
Haz duyuyor…
Hatta bu zevki bir gün abarttı…
Onu şimdi yazmayım…
Ama çok isterse (!) onu da yazarım…
Coşkun Bilir yine beni programına çağırdı…
Gittik…
Hoşuna gitti…
Ertesi hafta da çağırdı…
Yine gittik…
2 hafta konuk olduk…

*

Bu 2 program öncesi…
Hatta geçen yılda kendisine söyledim…
“Abi beni çağırma, zarar görürsün” dedim…
Dinlemiyor…
Sakalımda var ama dinlemiyor…
2 hafta arka arkaya çıktık…
Sonuç! 
Coşkun Bilir’in yaptığı artı-eksi yayından kaldırıldı…
Medya patronu Zafer Tokuş…
“Maaşına zam, işine son” dedi…
Bazıları “kovuldu” diyor…

*

Asla böyle bir şeyi kabul etmem…
O kadar da değil…
Tamam, Zafer Tokuş ‘bak işine’ dedi…
Ama bu kovmak değil…
Karşılıklı (!) anlaştılar…
Coşkun Bilir’in işi bitti…
Peki üzüldün mü!
Yoooo…
Coşkun Bilir zaten o programda kendini tatmin ediyordu…
Neyse, gidenin arkasından konuşmak bize yakışmaz…
Ruhuna Fatiha…
Şimdi gelelim Kemal Turgaç’a…

*

Reis diyor yaaa…
Bay Kemal…
İşte o hesap…
Bu da Sakarya versiyonu…
Gel bakalım bay Kemal…
Dünkü köşe yazımda ‘sıra sana geldi Kemalim” dedim…
Başladı sosyal medyada rüzgar yapmaya…
Kendine göre bana aba altından sopa gösteriyor…
İlk hamlesi benim göbeğim çıplak bir videosu…
Onu yayınladı…
Bende kendi sosyal medyamda paylaştım…
Bak Kemalim…
Canım benim…

*

Senin yaptığın videodaki göbek ne ki!
Biz bu kentte memelerimizi açtık…
Ulusal medyada çıktık…
Twitter’de TT olduk…
Senin yaptığın göbek videosuyla mı korkacağız!
Bunlarla mı Hüseyin Cumalı’yı susturacaksın!
Heeeee…
Benim çıplak göbeğimle mi beni susturacaksın!

*

Kemal Turgaç çıplak göbekten sonra bir hamle daha yaptı…
Bir gün Coşkun Bilir ile beni görüntülü aradı…
Evdeyim ve saç baş dağınık…
Üstümde tişört yok…
Kemal Turgaç o anın ekran fotosu çekmiş…
Dün sosyal medyadan kapışırken onu da yayınladı…
Dikkat edin…
Biz insan gibi görüntülü aradığı zaman açtık…
Kemal Turgaç o anı çekmiş…
Dün bunu yayınlıyor…

*

Biz kendisini adam bildik…
Evde görüntülü telefonumuzu açtık…
Demek ki bir tek külotlu halimizi görse…
Şak yayınlayacak…
Peki soruyorum…
Bu adamlık mı!
Bu dostluk mu!
Dün sosyal medyada benimle kapışırken malzeme bulamadın…
Önce göbeğim açık video yaptı…
Sonra!
Benim başım dağınık ve üstüm olmayan fotoğraf paylaştı…

*

Bunlar belden aşağıya vurmak değil mi!
Sakarya Kunduracılar Esnaf Odası üyelerine soruyorum…
Oy verdiğiniz başkanınız işte bu…
İki dakika da bizi sattı…
Sırf beni susturmak için belden aşağıya vurdu…
Peki hepsi bu kadar mı!
Hayır!
Asıl hatasını da yaptı…
Tıpkı Coşkun Bilir gibi…
Geçen yıldı…
Coşkun Bilir beni programa çağırdı…
Önce yağladı, yani “Cumalı sen bu kentte bir değersin” gibi giriş yaptı…

*

Sonra!
“Senin oğlun Büyükşehir Belediyesi’nde çalışıyor” diyerek belden aşağıya vurmaya kalktı…
Peki ne oldu!
Anlatalım…
Benim oğlum taşeronda çalışıyor…
Memur değil…
Kadrolu değil…
Sözleşmeli değil…
İşçi değil…
Taşeronda çalışan bir personel…
Bunları ekranda canlı yayında anlattım…

*

Sonrada Coşkun Bilir’e ben sordum…
Zamanın Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’na her gün ateş ediyordun…
Yapmadığın eleştiri kalmıyordu…
Nereye kadar!
İşyerin olan Semerciler Mahallesi Yuvam Sokak baştan aşağıya yapılana kadar…
Yuvam sokak oldu…
Bizim Coşkun Bilir bir anda Zeki Toçoğlu’cu oldu…
Aman Allah’ım…
Ne methiyeler…
Ne güzellemeler…
Coşkun Bilir’in sokağı yapılınca resmen Toçoğlu’na aşık oldu…
Bunları geçen yıl ki programda anlattım…

*

Beni davet edip beni çocuğum üzerinden belden aşağıya vurmaya kalkan Coşkun Bilir’in bunları yüzüne vurdum…
MHP Sakarya İl Başkan Yardımcılığını yaparken, bu kentte nasıl bir çivi çakamadığını da Coşkun Bilir’in yüzüne vurdum…
Yıllarca bu kentin kaymağını yediğini ve bu kentte bir eseri olmadığını da Coşkun Bilir’in yüzüne vurdum…
Ayrıca 15 gün önce aynı Coşkun Bilir benimle çıktığı programda Zeki Toçoğlu için demediğini bırakmadı…

*

“Zeki Toçoğlu Yaramaz” dedi…
Ne oldu Coşkun Bilir!
Toçoğlu başkan iken yere göğe koymuyordun…
Şimdi ne oldu!
Kime yaranmaya çalışıyorsun!
İşte geçen yıl Coşkun Bilir’in karşımda sıkıştığı gibi…
Bugün de Kemal Turgaç karşımda sıkıştı…
 Turgaç da belden aşağıya vurmayla başladı…
Benim çıplak göbeğimi koydu olmadı…
Kendisinin çektiği ekran fotosunu koydu olmadı…
Çaresiz kaldı…
Benimle savaşamadı…
Benimle ilgili bir belge bulamadı…

*

Tıpkı Coşkun Bilir gibi…
Tıpkı AK Parti Sakarya İl başkanı Yunus Tever gibi….
Belden aşağıya vurdu…
Aileme dil uzattı…
Sosyal medyada benim çocuklarıma salladı…
Turgaç, “Sen bu kafayla çocuklarını işten attırırsın” diye yazdı…
Aynen…
Yazıklar olsun…
Alayınıza yazıklar olsun…

*

Benimle uğraşamayıp, ailemle uğraşan kim varsa…
Alayınıza yazıklar olsun…
Bu kentte adamız diye geziyorsunuz…
Bu kentte rüzgar yapıyorsunuz…
Bu kentte hesapta şekliniz var…
Ama…
Sıkıştığınız zaman…
Benimle ilgili malzeme bulamadığınız zaman…
Benim aileme…
Benim eşime…
Benim çocuklarıma dil uzatıyorsunuz…

*

Merak etmeyin…
Ben sizin ailenize, çocuklarınıza dil uzatmam…
Bugüne kadar çok sert yazılar yazdım…
Ama kimsenin ailesine dil uzatmadım…
Elhamdülillah…
Hiç o seviyeye inmedim…
İnmem de…

*

Düşmanım dahi olsa…
Benim için aile kutsaldır…
Ailesiyle değil, düşmanımla işim olur…
Biz atadan, babadan böyle gördük…
Uzun lafın kısası Kemal Turgaç…
Sen ki benim aileme dil uzattın…
Sana şu kadar şöyleyim…
Sende kalıbının adamı çıkmadın…

*

Not: Sosyal medyada dün akşam rüzgar yapıyorsun ya ‘kim o bürokrat, saat 22.00’ye kadar açıkla, yoksa öyle yazarım, böyle yazarım” diye…

Tarih 11 Kasım 2022 günü sana fırça atan o bürokratı yazdım…
Hem de senin yönlendirmelerinle yazdım….
Senin ağzını bile açamadığın o olayla ilgili hem TV264 ekranlarında konuştum… 
Hem konuştum hem köşemde yazdım…
Sen korkundan ağzını bile açamaz iken ben 5 ay önce çatır çatır yazdım…
Senin o “yazarım” dümenlerini bu kentte kim yer bilmem… 
Ama ben yemem…
Az bekle daha neler yazacam…
Alayını yazacam. 
Öyle iki ekrana çıktım diye herkese rüzgar yapıyorsun yaaa…
Sen beni bekle Kemalim !