diken-7

Kırtasiyeci Coşkun Bilir…
Ayakkabıcı Kemal Turgaç…
Bu iki isim TV 264 program yapıyor…
Bilir’in ki “artı-eksi”
Turgaç’ın ki “Son düzlük”
Gazeteci Zafer Tokuş bunlara ön vermiş…
İkisi de TV’ye çıkıyor…
İkisi de köşe yazıyor…
İkisi de Çark Caddesi esnafı…
Uzun lafın kısası bunlar kendini “Kral” zannediyor…

*

Bu ikisi var ya…
Programına konuk alıyor…
Konuğa soru soruyor…
O sorunun cevabını da kendileri veriyor…
Diyelim ki ben yalancıyım…
Girin bakın internete…
Hangi konuk konuşabilmiş!
İmkanı yok…
Bunlar var ya…
Öyle bir tiyatro oynuyorlar ki!

*

Hem yazıyor…
Hem bilet satıyor…
Hem yer gösteriyor…
Hem meşrubat satıyor…
Hem oynuyor…
Hem alkışlıyor…
Bunlar var ya bunlar…
Uçmuş bu iki isim…
Coşkun Bilir her ağzını açtığında…
“Beni falanca vekil aradı”
“Beni falanca başkan aradı!
Bu vekiller ve başkanlar bir tek onu arıyor…
Bizi ne arayan var, ne soran var…

*

Kırtasiyeci zannediyor ki!
Sakarya siyaseti…
Sakarya spor dünyası…
Sakarya iş dünyası…
Sakarya medyası…
Don lastiği gibi uzatmayım…
Sakarya kendi yörüngesinde dönüyor…
Aman Allah’ım…
Ben, ben, ben, ben…
Aradılar, beni aradılar…
Kırtasiyeci başka bir şey bilmiyor…
Hep derim…
Coşkun bilir ne bilir!

*

Gel Kemal Turgaç’a…
CADDER Başkanı idi…
Yol verdiler ama oda başkanı oldu…
Sakarya Kunduracılar Esnaf odası başkanı…
Hatırlayın…
Başkan seçildiği akşam o çiğ hareketlerini hatırlayın…
İnsan bir seçim alır…
Mütevazi olur…
Peki Turgaç ne yaptı!
“Alçaklara kar yağdı üşümedin mi, sen bu işin sorununu düşünmedi” diyerek horon tepti…

*

Yakıştı mı!
Yakışmadı…
Yılların esnafı…
Bir de oda başkanı oldu…
Mütevazi olup tebrikleri kabul edeceğine…
Tepiniyor…
Alçaklara kar yağdı…
Sonra Kemalim!
Üşümedin mi!
Başka Kemalim!
Sen bu işin sonunu düşünmedin mi!
Bu nasıl bir hazımsızlık!
Bu nasıl bir ayıp!
Bu nasıl bir çiğlik 

*

Daha yazılacak o kadar çok konu var ki!
Hangisini yazsam!
Bir yandan da seçim geldi çattı…
Aday Adaylarını yazacağız…
Ama olsun…
Hele şu ikisini bir tulum çıkartalım…
Şimdi gelelim mevzuya…
Önce ağabeylerimiz…
Coşkun Bilir beni programına davet etti.
Aynı zamanda Kemal Turgaç da geldi…
Oradan buradan derken konu siyasete geldi…

*

Coşkun Bilir bütün gün…
Ama bütün gün…
Sosyal medya hesabından AK Parti’ye ateş ediyor…
İnanın…
Muhalefet onun yanında hikaye kalır…
Sürekli ama sürekli…
AK Parti düşmanlığı yapıyor…
Canlı yayında bende bunu eleştirdim…
Hem MHP’li olacaksın…
Hem AK Parti’ye her gün çakacaksın…

*

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli…
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir yola çıkmış..
Ama sen Cumhur İttifakı ortağına her gün giydireceksin…
Sonra!
Ben MHP’liyim…
Ben liderime bağlayım…
Abi sen bana göre MHP’li olamazsın…
Olsan olsan MHP’nin içindeki İrlandalı olursun…
Neden!
Sen AK Parti’ye çakarken Cumhur İttifakına çakıyorsun…
Böyle MHP’lilik olur mu!

*

AK Partililer de MHP’ye çaksın o zaman…
Nerede kaldı Cumhur İttifakı!
Böyle yol yürünür mü!
Böyle üyelik olur mu!
Biz “olmaz” dedik…
MHP’ye seslendik….
Coşkun Bilir’i ya ihraç edin…
Ya da Cumhur İttifakı’na uygun hareket etsin…
İhraç ederler, etmezler…
Bilmem…

*

Bana göre hava hoş…
Ama kaybeden MHP olur…
Herkes bu Coşkun Bilir gibi ateş ederse…
Ne ittifak kalır, ne birlikte yol yürünür…
Dedik ya…
MHP kurmaylarının keyfi bilir…
Coşkun Bilir için şimdilik…
Dikkat edin ama…
Şimdilik bu kadar yazıyorum…

*

Çünkü…
Düşene vurmak bizim desturumuzda yok…
Olmaz…
Bize yakışmaz…
Sonuçta Coşkun Bilir ağabeyimizdir…
Haaaaaaaaaaaa…
Bu arada şimdi sorarsınız…
Coşkun Bilir nereye düştü diye…
Benimle 2 hafta yaptığı programdan sonra TV 264’te işine son verildi…
Artı-Eksi programı bitti…
Coşkun Bilir’in TV macerası son buldu…

*

Ama ben ona hep dedim…
Yıllardır dedim…
Hatta son programda yüzüne dedim…
Canlı yayında anlattım…
Beni dinlemedi…
Coşkun Bilir…
Beni bu kentteki gazetecilerle…
Beni bu kentteki köşe yazarlarıyla…
Beni beraber program yaparken, kaçırttığın Erkal Etçioğlu, Davut Terzioğlu, Günay Yazıcıoğlu ile karıştırma…

*

Benim adım Hüseyin Cumalı…
Yazıldığı gibi okunur…
Okunduğu gibi yazılır…
Neyse…
Ne dedik!
Düşüne vurmak bize yakışmaz…
Ellerinden öperim Coşkun Bilir…
Hürmet ederim…

*

NOT: Kemalim, Çark Caddesi’nin yiğit evladı, CADDER’in devrik başkanı, sana geliyorum. Rüzgarınla serinlet beni !!!!!!!!