Bir evin içinde bazen sadece iki farklı yaş değil, iki farklı çağ yaşanıyor. Anne-baba “bizim zamanımızda …” diye başlıyor söze, genç ise içinden “ama o zaman geçti” diyor.

Aynı dili konuşuyoruz ama kelimelere yüklediğimiz anlamlar çoktan değişmiş, gibi değil mi?

Belki de bugünün en derindeki toplumsal gerçeği, kuşaklar arasındaki görünmez uçurumdur diyebiliriz.

Gençler, toplumsal normlardan hızlıca uzaklaşıyor artık. Eskinin; “saygı, görgü, gelenek” dediği değerler, çocukların gözünde “sorgulanması gereken kurallar” haline geldi, ne acı ki. Bu değişim, sadece bir değer kaybı değil; aynı zamanda bir kimlik arayışı olabilir

mi? Bireyselleşme çağı dediğimiz bu yüzyılda; gençler, “Ben kimim?” sorusunu başkalarından bağımsız kendi deneyimleriyle cevaplamak istiyorlar diyebilir miyiz? Ancak bu süreçte bağ kurmak yerine bağ koparmak kolay geliyor. Kendini ifade etmenin yolu, konuşmaktan değil “çekilmekten” geçiyor. Nedeni çok da önemsenmeden…

Dijital dünya bu kopuşu hızlandırdı, aslında. Her genç, cebindeki telefonla dünyanın bilgi birikimine ulaşabiliyor ama yan odadaki babasına bir cümle kuramıyor. Ne yazık ki; bir zamanlar aile sohbetlerinin yerini ekran ışığı aldı, artık. Yaş fark etmeden… Sosyal medya, özgürlük alanı gibi görünse de hem gençleri hem de yavaşça ebeveynleri sessiz bir yalnızlığa sürüklüyor. Biliyor musunuz? “Bağlı”yız ama birbirimize değil; ekranlara bağlıyız.

Kurallar değişiyor, ilişkiler esniyor, değerler anlam kaybediyor. Ama değişmeyen bir ihtiyaç var: anlaşılmak. Bir gencin “beni anlamıyorsunuz” dediği yerde, saygısızlık değil; duyulma isteği vardır. Bir babanın “kimse bizi dinlemiyor” dediği yerde, sadece özlem değil; görülme arzusu gizlidir. Belki de artık birbirimizi eğitmek yerine, anlamaya çalışmamız gerekiyor. Çünkü anlamak, öğretmekten daha insani bir çabadır.

Doğan Cüceloğlu’nun dediği gibi: “Gençleri dinlemek, onlara yol göstermekten daha değerlidir.” Keşke artık öğrensek; toplumun geleceği sadece bilgiyle değil, kuşaklar arasında kurulacak köprülerle güçlenecek, diye. Mesele, eski gelenek ve göreneklerin yıkılması değil; yeni bir anlayışın doğması.

Unutmayalım: Bugünün gençleri kuralsız değil, sadece kendi kurallarını yazmak istiyorlar. Ve belki de onları dinlediğimizde göreceğiz: O kurallar, sandığımız kadar uzak değil; sadece yeni bir dilde yazılmış.