Hüseyin Cumalı yazdı...

diken-7
Biri kırtasiyeci…
Biri ayakkabıcı…
Patronları kim!
Zafer Tokuş…
Kırtasiyeci ile ayakkabıcıya…
Zafer Tokuş yol vermiş…
TV 264 ekranlarında ikisi de esiyor…
İkisi de gürlüyor…
Ona tenkit…
Buna tenkit..
Ona vur…
Buna vur…
Herkese giydiriyorlar…

*

İşi öyle abarttılar ki…
Öyle havaya girdiler ki…
Kendilerini öyle şişirdiler ki…
Hatta Coşkun Bilir bir tık daha abarttı…
Sosyal medya hesabında “Gazeteci” diye yazdı…
Derken Sakarya basınına da vurmaya başladılar…
Tabi…
Bilir ile Turgaç uydu kanalına çıkıyor…
Sakarya’nın tek uydu kanalı…
TV 264…
İstediklerine çakıyor…

*

Sakarya basınına bakıyorum…
Bizim basın bunu görmezden geliyor…
Klasik…
-- Ben onunla muhatap olmam…
-- Onun reklamını yapmam… 
-- O seviyeye inmem…
-- Onlar kim ki!
İşin aslı ne!
Alayında yürek yok…
İddiaya girerim…
Bir çoğunda yürek yok…
Bu rüzgar yapan ikiliye kimse ağzını açamıyor…

*

Ama her film güzel başlar…
Peki nasıl biter!
Sen filmin sonuna bak!
Mesela Coşkun Bilir’in filmine bakın…
Takım elbiseyle çıktı ekranlara…
Rüzgar…
Fırtına…
Sonuç…
Maaşına zam, işine son…
Aşkla başladı, dramla son buldu…
TV 264’deki programına son verildi…

*

Aksi bir gelişme olmadıkça…
Coşkun Bilir sayfasını kapattım…
Şimdi gelelim şu çok bilen Kemal Turgaç’a….
Rüzgar Kemal…
Esiyor…
“ben” diyor…
“Ben Çark Caddesi çocuğuyum” diyor…
Biz sanki Yunanistan çocuğuyuz…
Biz doğma büyüme Sakarya Çocuğuyuz…
Sen o caddede yok iken biz vardık…
Biz bu kentte 1984 yılından beri gazetecilik yapıyoruz...

*

O caddede ayakkabıcı dükkanı açtın diye caddenin sahibi mi oldun!
Ne zannettin kendini!
Ne zannediyorsun kendini!
Kral mı!
Caddenin kralı sen misin!
Çark Caddesi’nin kralı sen misin Turgaç!
O zaman iki gündür sosyal medyada yaptığın “yazarım haa” dediğin şu olayı bir yazalım bakalım…
Çark Caddesi’nin kralı mısın, yoksa…
Neyse…

*

Mevzu şu…
2022 Ekim ayı gibiydi…
Sakarya Büyükşehir Belediyesi…
Çark Caddesi’ne girdi…
Bakım…
Onarım…
Yenileme yapıyor…
Ekipler çalışırken…
Daire Başkanlarının da olduğu…
Büyükşehir Belediyesi’nin kurmayları geliyor…

*

Aynı zamanda devrik CADDER Başkanı olan…
Aynı zamanda Sakarya Kunduracılar Odası başkanı olan…
Aynı zamanda TV 264 programcısı olan…
Aynı zamanda T54 Köşe Yazarı olan…
Aynı zamanda cadde esnafı olan…
Bütün bu sıfatları olan Kemal Turgaç…
Tam işyerinin önünde yerde…
Daire Başkanlarının olduğu anda “Şu iki taş blok yeni, şunu aradaki bloğu da yenileyin” diyor…

*

Büyükşehir Belediyesi ekibi diyor ki!
Biz bu caddeyi komple yenilemek için girmedik….
Değişmesi lazım…
Gerçek müdahale edilmesi lazım…
Biz caddede işimizi bitirdikten bir iki ay sonra sıkıntı çıkarması muhtemel…
İşte böyle alanları yeniliyoruz…
Sizin gösterdiğiniz blokta sıkıntı yok…
Dolayısıyla bu blok yenileyemeyiz…
Aynen böyle diyor…

*

Film tam da burada kopuyor…
Başkan…
Yönetmen…
Köşe yazarı…
Cadde esnafı…
Program yapımcısı…
Ulu…
Yüce…
Her konuyu iyi bilen…
Önemli şahsiyet…
Bilge…
Kemal Turgaç…
Bir tespitte bulunuyor…
Ve ekip bunu yapmıyor…
İnanılır gibi (!) değil…

*

Başlıyor Kemal Turgaç esmeye….
Esiyor…
Oh My God…
Türkçe mealli…
Aman Allah’ım…
Kim tutar Kemal abimizi…
Çark Caddesi’nin kralı bir iş söyleyecek…
Büyükşehir Belediye ekibi de yapmayacak…
Kemal abimiz rüzgar gibi eserken…
Tam o anda…
40-45 kilo arasında bir kızımız yanından geçiyor…
Kemal abimizin rüzgarıyla kızımız savruluyor…

*

Çark Caddesi’nde bulunan manolya ağaçları vardı…
Eskiden vardı…
Onlardan birine tutunmak istiyor…
Ama caddedeki Manolyalar reklam tabelalarını kapattığı için zaman içinde eksilen (!) bir Manolya bulamıyor…
Neyse ki elektrik direğine tutunuyor…
Kemal abimiz “Ben Kemal” dediği o anda…
Estiği o anda…
Atilla Turan…
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı Fen İşleri Daire Başkanı…

*

Bir adım öne çıkıyor…
Kemal Turgaç’a “bize işimizi öğretme” başlayan o meşhur fırçayı atıyor…
Herkes şok…
Büyükşehir Daire Başkanları…
Sürekli “Kemal abim, Kemal abim” diye sayıklayan…
CADDER Başkanı Yaşar Yıldırım…
Ekipler…
Esnaf…
Vatandaş…
Çark Caddesi’nde tık yok…
Gık…
Bildiğiniz gık…
Gık yok…

*

O esen…
Rüzgarıyla yoldan geçenleri savuran…
Başkan…
Yönetmen…
Köşe yazarı…
Cadde esnafı…
Program yapımcısı…
Ulu…
Yüce…
Her konuyu iyi bilen…
Önemli şahsiyet…
Bilge…
Kemal Turgaç…

*

Başını öne eğiyor…
İşte o anda…
Tam o anda…
Daire Başkanı Atilla Turan…
O meşhur sözü haykırıyor…
“Ben konuşurken yere değil benim yüzüme bak” diyor…
Sapancalıların bir sözü vardır…
Çok şaşırdılar mı!
“Anoooooov” derler…
Vallahi herkes şokta…
Herkes dilini yutmuş…

*

İlk şoku atlatanlar…
Araya giriyor…
Kemal Turgaç ise şoku atlatamamış…
Suydu, çaydı derken Kemal abimiz kendine geliyor…
Geliyor ama çok sinirleniyor…
Ekipler kendi bildikleri gibi çalışmayı yapıyor…
İş bitiyor…
Bu yaşanan olay bana geldi…
Kemal Turgaç’ı aradım…
Bana olayı anlattı…
Ben durur muyum!

*

TV264 ekranlarında…
Köşe yazımda…
Atilla Turan’ı eleştirdim…
Aynen…
“Sen bürokratsın, bu kentte racon kesemezsin” dedim…
Olayın özü böyle…
Şimdi kim haklı…
Bilmem…
Bildiğim bir gerçek var…

*

Devletin ekibine racon kesemezsin…
Devletin daire başkanı da bu kadar sert gidemez…
Bunun bir orta yolu var…
İki medeni insan gibi anlaşırsınız…
Ama…
Benim fikrim ne!
Sen ekiplere racon kesersen…
Sana da racon kesen çıkar…
Bu kadar basit…

*

6 ay kadar yaşanan olayı şeffaf yazdım…
Şimdi bugüne gelelim…
Kendi kapının önünde…
Atilla Turan “Ben konuşurken yere değil benim yüzüme bak” diye fırça atıyor…
Bunu bir tek ben…
11 Kasım 2022’de bu olayı kentte bir tek ben yazıyorum…
Bir tek ben TV 264 ekranlarında konuşuyorum…
Kemal Turgaç ağzını bile açamıyor…
Şimdi aynı Kemal Turgaç bana racon kesmeye kalkıyor…

*

Bak Kemalim…
Sen değil…
Senin ağa babaların bana bu kentte racon kesemedi…
Sen mi keseceksin!
İki ekrana çıktın..
İki köşe yazdın…
Kendini kral mı sandın…
Biz senin gibi çok kral gördük…


*

Hale bakın…
Kapısının önünde raconun kralını yemiş…
Bize racon kesmeye kalkıyor…
Sen yapacağın atar, bana renk katar…

*

Not:
Bitmedi… 
Daha neler var neler…


-----------------------