Zihinlerimiz, nihilizmin çorak çöllerinde çağa has, oradan oraya çok fazla uyaranla birlikte savrulup dururken, bir yeniden varoluşun adıdır Lotus!

Mitolojiyle ilgilenenler lotus çiçeğinin ruhu arındıran kutsal ve ayrıcalıklı tanımlarına rastlamışlardır. Lotus oldukça özel bir çiçektir ve birçok kadim uygarlıklarda mitolojik metinlere konu olmuş, ayrıca antik dönemlerden günümüze varıncaya kadar çeşitli hikayeler ile özel simgelerini korumuştur. Lotus yeniden doğuşu, yılmamayı, vazgeçmemeyi, her ne olursa olsun özünden saflığını kaybetmeden yoluna devam etmeyi ve zamanı gelince zihnini arındırarak bilgelik çizgisinde akışı temsil eder. Gerek mitolojik kimliği ile gerekse bir takım meditasyon çalışmalarında halen varlığını sürdürmeye devam ediyor. Elbette burada bu uzun hikayeleri anlatmak imkansız fakat insan ile olan ilişkisi ve bağı açısından, izninizle hep beraber değerlendirelim istiyorum.

Son yıllarda hatta son on yılda içi boşalmış değerler, altı boş kavramlarla hepimiz ayrı ayrı mücadele ediyoruz, çağın getirisi bu durumlara sanırım oldukça da alıştık. Bu elbette hepimizin ruhunda boşluklar, yalnızlıklar oluşturuyor. Birçoğumuz bundan kaçınmaya çalışırken bir kısmımız kabul ederek çözüm yolları arıyor. Dünyayı değiştirmemiz, kısmen akımları, trendleri etkileme gücümüz olsa da, devasa olarak tamamen kendimizin isteklerine uygun bir dünyayı yaratmak mümkün değildir. Sizi bilmem ama bu durumda kendi küçük dünyamızı şekillendirmek, diğer herkese saygı çerçevesinde, kimsenin alanını ihlal etmeden, kendi değerlerimizle biçimlendirmek ve hayatımıza anlam katmak daha yaratılabilir, daha ön görülebilir diye düşünmekteyim. Geçmişte yaşanan her ne varsa dünde kaldığını idrak ederek, zihinlerimizi yeniden değiştirmek, vizyonumuzu tüm saf enerjiyle entegre ederek, yeni bakış açıları geliştirebilmek ve daha dingin akışta olabilmek için bu kadim lotus çiçeğinden ilham almalıyız.

Tıpkı lotus çiçeği gibi arınabilmek, bizlerinde zamanda varoluşumuzun, aslında tekrar tekrar yenilenerek, tüm saflığıyla düşünce araçlarımıza yansıması, tam olarak insanında naturasında olan, yalnız çoğunlukla kullanmaktan kaçınılan, ya da varlığından habersiz olunan gücün, farkına varmayı gerektirir. Hepimiz bu güçle doğduk, yoksa bunca dünya sorunuyla baş etmek insan harcı olmazdı herhalde. Bunu hiçbir şekilde basite indirgememeniz ve kayıtsız kalmamanız gereken, müthiş bir donanım olduğunu hatırlamanızı dilerim. Zihinlerimizde yaratacağımız her olumlu imge, bizlerin kendi doğamızla uyumlu hale gelmemizi sağlayabilir ve bizi yeniden iyi yönde dönüştürebilir. İyi olma hali yine kendi seçimimizdir. İşte yeniden doğuşun gizemi, lotus ile benzerliği buradaki küçük ayrıntı biçimiyle ilişkilendirilebilir. Düşüncelerini değiştirip, davranışlarını pozitif yönde tekrar kurgulayanlar yeniden doğmuş gibidir.

Her sabah güneşin doğuşu ile beraber yaşamanın harika bir duygu olduğunu ve sırf bunun için bile mutlu olabileceğimizi, kendi lotus çiçeğimizi önce beynimizde, sonra kalbimizde büyütebileceğimizi ve yeniden varoluşumuzun, tekrar tekrar keyfini çıkarabileceğimize olan inançla, bilge akışta ilerleyebilmek, sadece ve sadece düşüncelerimizin bir adım kıyısında var olabilmektedir…

Sevgiyle Kalın…