Genel olarak başarılarımızın takdir edildiği bir dünyada yaşadığımız su götürmez bir gerçektir, sistem bunun üzerine kurgulanmış olup bunu gerektirmesinden dolayı doğal bir algıdır, kuşkusuz bunları kutlamaktan çok gurur duyar ve mutlu oluruz. Elbette harika bir duygudur, kim başarısının sevincini yaşamak istemez ki? Bazen ayaklarımızın yerden kesilmesine varacak kadar kıvanç duyarız. Peki ya başarısızlıklarımız? Başarısızlıkları kutlamak mı? Hiç hoş gelmiyor kulağımıza değil mi? Eksiklik ya da yetersizlikleri ortaya dökmek mi? Katlanması zor bir süreç gibi görünmekte, hatta kendi yakın çevremizde bile başarısız olduğumuz konuya dair tek kelime edenden bile rahatsızlık duyarız.

Sanırım başarmanın karşısında başarısızlığı kutlamak nasıl bir saçmalıktır dediğinizi duyar gibi oldum… Evet başarıların yanında başarısızlıkları kutlamak, yapmış olduğumuz şeyin olumsuz sonuçlarından çıkardığımız dersleri ya da eksiklikleri yeniden gözden geçirmek, hatalarımızı kabul etmek ve bu yolda devam edip etmeyeceğimize dair karar vermek üzerine ulaştığımız sonucu, belirlememiz bakımından elzem öneme sahiptir.

Başarısızlık aslında bir yenilgi değildir, kaldı ki biz bu yönde bir atılım yapmış en azından bunu denemişizdir. Hiçbir şey yapmayan biri karşısında bir adım önde olduğumuz için, kendimizle gurur bile duyma bağlamında sistem içerisinde başarı bile söz konusu olabilir. Kendi kendimizi hırpalamak yerine sakince nelerin işe yaramadığı gerçeğini netleştirmemiz, şapkayı öne eğip gerçekçi yaklaşımlarla değerlendirmemiz gerekir.

Hangi konuda başarısız olduğunuzu bir düşünün. Bu size neler hissettirdi? Aman boş ver mi dediniz yoksa kendinizi mi suçluyorsunuz? Bir sonraki daha mı iyi olur dediniz, yoksa buraya kadar mı? Hepsi hissedilir türde düşünceler olmakla beraber bu sizin kararınıza bağlanacaktır. Herkes isteklerini hayallerini gerçekleştirmek için birtakım deneyimlerin içerisine girer ve burada bazen olumlu bazen de olumsuz sonuç alır. İki kutup arasında ne dünyanın tepesine çıkarsınız, ne de dibine düşersiniz çünkü başarılarda bazen insanı tüketebilir, başarısızlık kadar…

Başlangıçta söylediğim gibi sistem başarmanız ve bunları ödüllendirmeniz üzerine kurulmuştur fakat bu noktada başarısızlığı kutlamakta bir değerdir, kendinize verdiğiniz bir değer…

Kendinize verdiğiniz değer çılgıncasına konfetilerle ortaya çıkmak değildir, içsel bir öz-değerle doğru orantılıdır. Kendinizi başaramadıklarınız için üzmek yerine, yeni bir başlangıç için güç toplamak, hatalarınızı kabul edip eksikliklerinizi tamamlamak adına, farklı bir perspektiften aynı konuya devam etmek ya da yine kabul yönüyle vazgeçip, kendinizin daha iyi olabileceği bir alana doğru ilerlemektir. Başarısızlıkta gelişim sürecinde bir ilerlemedir ve bu hayat döngüsünde sürekli olarak karşımıza çıkacak kilometre taşlarından biridir. Başarısızlıklarınızı sevin, onlardan ders çıkarın ve onları kutlayın çünkü onlar olmazsa daha iyisini yapamazdık…

Sevgiyle Kalın…