Sevgili okurlarım; Adamın biri, güneşli bir gün ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezinirken yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa.

Buraların yabancısıyım.

Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler yerini biliyor musun?

Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra.

Ben de buraya ilk defa geliyorum demiş.

Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde!

Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını? sormuş.

Çocuk, ıhlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz?

diye gülümsemiş.

Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.

İyi ama, demiş adam.

Bunların parktan değil de, tek bir ağaçtan gelmediğini nereden biliyorsun?

Çocuk, tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye yanıtlamış.

Üstelik, manolyalar da katılıyor onlara.

Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyacaksınız.

Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, teşekkür etmek için döndüğünde fark etmiş çocuğun kör olduğunu.

Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini fark ettiğini.

Çocuk, ışığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken:

Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş, görmeyi o kadar çok özledim ki.

Sizinkiler sağlam öyle değil mi?

Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken:

Artık emin değilim, demiş.

Emin olduğum tek şey,

Senin benden daha iyi gördüğündür.

Yaşamımızda gösterdim.

Gördü anlamına gelmez!

Söyledim, duydu anlamına gelmez!

Duydu, doğru anladı anlamına gelmez!

Anladı, hak verdi anlamına gelmez!

Hak verdi, İnandı anlamına gelmez!

İnandı uyguladı anlamına gelmez!

Uyguladı, sürdürecek anlamına gelmez!

Ne mutlu akıl gözü ile gönül gözünü birleştirip, farkında olanlara dünyada çiçek, çocuk ve kuş olduğu sürece korkma;

Her şey yolunda demektir...