Hüseyin Cumalı yazıyor...

diken-7Tarih:  Nisan 2021…

Yer:     İstanbul’da bir tekke…

Dönemin Sakarya Gençlik Spor İl Müdürü Arif Özsoy…

Dönemin Sakarya İl Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş…

Halen Sakarya İl Müftüsü Hasan Başiş…

Halen Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık…

Irak kökenli Şeyh Muhammed Hüseyni'nin huzuruna çıktı…


Biz buna isyan ettik…

Biz buna ‘yok artık’ dedik…

Biz buna ‘Devlet erkanı bunu nasıl yapar’ dedik…

Bütün bunlar geçen yıl oldu…

Biz “her halde artık böyle şeyler olmaz” derken…

Sağ olsun bizim müftü yine boş durmadı…

Geçen ay Tozlu Cami’ye Şeyh Osman El-Hamis'in adında bir şeyh geldi…

Kuveytli bu şeyh gelince Tozlu Cami çevresi mülteciyle doldu…

Iraklı…

Suriyeli…

Afganistanlı…

Ne ararsan var…

Hele bir görüntüler var…

Yemin ediyorum…

Adapazarı’nı bilmeyen biri bunları izlesin…

Adapazarı’nı Suriye zanneder…

Yemin ederim…

Görüntüleri nerde çekildiğini bilmeyen…

Adapazarı’nı Bangladeş zanneder…

Ya arkadaş…

Her zaman diyorum…

Ben yabancı düşmanı değilim…

TV 264 ekranlarında 1000 kere dedim…

Mülteciler gitsin…

Elbette gitsin…

Ama bize yakışır şekilde gitsin…

Madem bunları adam gibi aldık…

O zaman adam gibi ülkelerine gönderelim…

Biz insanlığımızı yıllarca yaptık…

Bu mültecileri gönderirken insanlığımızı gösterelim...

Sonuçta hepsi insan…

Hepsini rabbim yarattı…

Hem biz Türk Milletiyiz…

Bize yakışanı yapalım…

Nokta…

Var mı buraya kadar bir sorun!

Bence yok…

Sorun ne!

Pandemiydi…

Ekonomiydi…

Ukrayna savaşıydı…

Hayat pahallılığıydı…

Geçin sıkıntısıydı…

Aradan geçen yıllardı…

Toplumda mültecilere karşı hassasiyet var…

Dolayısıyla mültecilerle ilgili karar alırken…

Hele, hele bu karar, binlerce mülteciyi bir araya getirecekse…

Dikkat etmek lazım…

Bütün ülkede hiç birimizin istemediği olayları görüyorsunuz…

Hepimiz izliyoruz…

Uzun lafın kısası…

Mültecilerle ilgili kararı alırken dikkat edeceksin…

Nokta…

Peki bizim müftü ne yaptı!

Anlatayım…

Kuveytli Şeyh Osman El-Hamis Adapazarı’na geliyor…

Adapazarı Tozlu Camide cemaatle buluşuyor…

Camide “Alay edenlere karşı biz sana yeteriz” konulu konferans veriyor…

Yüzlerce, binlerce mülteci Tozlu Cami etrafını sarıyor…

Şeyh efendi geldiğinde aracından inemiyor…

Giderken araca binemiyor…

O anları görmeyen veya meraklısı google amcada halk54 diye aratsın, görsün…


***

Ya arkadaş…

Toplum zaten diken üstünde…

Sosyal medya yıkılıyor…

Ortaya çıkan görüntüler ülke gündem oluyor…

Hassasiyet var kardeşim…

Ama bütün bunlara rağmen yazdıklarım yaşanıyor…

Şimdi soruyorum…

Bunlara gerek var mı!


***

Devletin rektörü, müftüsü, iki daire müdürü İstanbul’daki tekkede şeyh ziyaret edersiniz…

El alemin şeyhi getirip Tozlu Camide konferans verdirip ortaya çıkan görüntülerle günlerce Sakarya’yı sosyal medya dahil ulusal basında gündem yapacaksınız…

Yahu bunlara gerek var mı!

Ebe kardeşim…

Siz devletin verdiği makamlarda el alemin şeyhlerini, şıhlarını parlatmak için mi oturuyorsunuz!

Devlet size o makamları niye verdi!

Şeyh-şıh ağırlamak için mi!

Bize ne Iraklı şeyhten…

Bize ne Kuveytli şeyhten…

Gitsinler kendi ülkelerinde vaaz versinler…

Türkiye Cumhuriyeti’nin müftüsü ve imamları bize yeter…

Var mı daha ötesi…

Nedir bu şeyh, şıh hastalığı!

Akıllanmadınız mı!

15 Temmuz’u yaşamadınız mı!

Bu ülke 15 Temmuz’da 251 Şehit verdi…

Bunları unuttunuz mu!


Hal böyle iken…

Biz kendi derdimize yanarken…

Bir de Cübbeli Ahmet çıktı…

Sakarya Müftüsü Hasan Başiş’e kafayı taktı…

Şimdi tam oldu…

Bir sen eksiktin Cübbeli Ahmet…

Sende geldin…

Kadro tamam…

Şampiyonlar ligi..

Ne kadar şeyh-şıh varsa bizim takımda…


***

Kuveytli Şeyh Osman El-Hamis ile ilgili Cübbeli Ahmet, “ Zaten Sakarya Müftüsü hakkında Accan el Hadid olayında da ihtiyatsız davrandığı, önüne geleni hoca şeyh diye çağırdığını ve bu yönden Müslümanlara zarar verdiğini açıklamıştık. Aynı yanlışı diğer bir sapık insanla devam ettirmiştir” dedi…

Hale bakın…

Millet sanayisi, tarımı ile konuşulurken, biz kaldık şeyhlerin-şıhların kavgası arasında…

***

Cübbeli'nin bu sözleri ulusal basında yer aldı…

Medyabar editörlerinden Hüseyin Can İğdir’e konuştu Müftü Başiş…

Tozlu Cami'nde vaaz veren Kuveytli imam Osmân el-Hamîs'in vehhabilik propagandası yaptığı iddialarına karşılık Müftü başiş, “Ya bu iddiayı yapan kişiler neye göre yapıyor” diye sordu. Maşallah hocam, Maşallah, soru-cevap Sakarya’yı yerden yere vurun…

***

Müftü Başiş, “Kendisinin vaazı sırasında söylediği sözler ile ilgili ne dinlediler? Kendisi Vehhabilik ile ilgili en ufak bir şey söylemedi. Ben orda takip ettim. Ya 35 yıllık  devlet  adamıyım. Böyle bir şeye müsaade eder miyiz? Kendisi orada yabancılara  Türkiye  sevgisinden, Allah sevgisinden ve peygamber sevgisinden bahsetti. Başka herhangi bir konuşma geçmedi. Neye dayanarak vehhabilik propagandası yaptığı konusunda iddialarda bulunuyorlar” dedi.


***

Müftü Başiş, “Bu imam ülkeye kaçak olarak gelmemiş Kuveyt'in resmi müftüsü. Ben de yurt dışında camilere gidip binlerce kişiye vaaz veriyorum. Ne var bunda? Benim de bir Müftü olarak hoş geldin deme hakkım yok mu? Ne demek önüne geleni çağırıyor? Kendisinin bu eleştirilerine kesinlikle katılmıyorum” diye konuştu…

***

Müftü Başişi’in bu açıklaması sonrasında bu kez Cübbeli Ahmet yine ortaya çıktı ve, “Şu an bunlar takiye yapıyor, hükümeti methediyor, Tayyip Erdoğan’ı methediyor, Türk bayrağı paylaşıyor. Bu dalaverelere inanmayın. Biz bu adamlarla Arapça konuşmalarını dinleyebiliyoruz. Ben bunları dinledim. Bunlar bize ‘müşrik’ diyor. Osmanlı ecdadımıza ‘müşrik’ diyor. ‘Bütün türbeleri yıkacağız’ diyor. 5-10 sene önceki sohbetlerimde de ‘İç savaş tehlikesini görüyorum’ dedim. Kitabını yazdım. Bu konularda en hassas olan benim” dedi…

***

Kesmedi Cübbeli Ahmet efendiyi bu sözler ve “Diyanet görevini tamamen ihmal ediyor. Camiler vehhabilere teslim edilmiş durumlda olup Sakarya müftüsü gibi bazıları da bu işi körüklüyor. Bu vehhasiler hükümeti medhnederek takiye yapıyorlar. Yakın zamanda çok büyük tehlikeler bekliyorum” diye birde tweet attı…

***

Şu hale bakın…

Ama iyi bakın…

Şehit kanlarıyla sulanmış Türkiye Cumhuriyeti topraklarında, her karışı Şehit kanlarıyla sulanmış Sakarya’da şeyhler-şıhlar üzerinden biri devletin müftüsü, biri cemaat imamı kavga ediyor. Kimsede bunlara ‘hopp’ demiyor. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş dahil kimse bunlara ses çıkartmıyor...

***

Beyler…

Burası Türkiye Cumhuriyeti…

Burası Sakarya…

Burası sizin babanızın malı değil…

Sakarya üzerinden şeyh-şıh kavgası yapamazsınız…

Ben anlamam Cübbeli Ahmet…

Ben anlamam Müftü Hasan Başiş…

Gidin şeyh-şıh kavganızı başka yerde yapın…
Gidin hangi şeyhin müridi daha çok, hangisi daha takva kavganızı başka şehirde yapın…

Ama benim Sakarya’mdan uzak durun…

Sakarya’yı karalamayın…

Hade canların…

Hadi benim ulemalarım…

Başka kapıya…

Hadi, anca gidersiniz…

***

Bir çift sözümde bu kenti yönetenlere, bu kentin Ankara’da kaymağını yiyenlere, siyasilerine, belediye başkanlarına, bu kentin ağalarına, sivil toplum kuruluşlarına, hesapta Sakarya’ya aşık pıtırcıklara, kısacası alayınıza…

***

Görmüyor musunuz!

Duymuyor musunuz!

Sıkılmıyor musunuz!

Biri devletin müftüsü…

Biri cemaat imamı…

Sakarya üzerinden şeyh-şıh kavgası yapıyor…

Sizde sıkılmadan izliyorsunuz…

Size de yazıklar olsun…

Not:

Bu müftü Başiş, Cübbeli Ahmet, şeyh-şıh işleri daha bitmezdi. En az 10 yazı daha yazardım. Ama SATSO, Ticaret Borsası seçimleri var. Patronlar kulübü bekliyor ve bekletmemek lazım. Meslek Komiteleri dahil herkese ayıp olur. Dimi !

***

Dip not:

SATSO Meslek Komitesi ile ilgili 1. Komite, 9. Komite, medyanın içinde olduğu 12. meslek komitesini yakında ele alacağız…

***

Bir dip not daha…

Yeni Sakarya Gazetesi Köşe Yazarı Engin Arapoğlu…

Çok rüzgar yaptın…

Çok estin…

Çok gürledin…

Sana…

Patronlarına…

Patronlarının üyesi olduğu siyasi partiye…

Ekrem Yüce abim deyip, senin kulağına üfleyenlere…

Seçimlere 20 ay var iken Ekrem Yüce’ye ayak oyunları yapanlara…

Hepinize gelecem…