Hüseyin Cumalı yazdı...

Uzun yıllardır İsrail Müslüman kanı döküyor. Ancak 7 Ekim 2023 tarihinden sonra olay soykırıma döndü. Katiller ordusu havadan bombalıyor, karadan soykırım yapıyor, denizden katliama destek veriyor. Önceleri Türkiye başta olmak üzere bazı devletler bu katliama isyan etti. Yıllar geçti. Gazze’de 20 binden fazlası çocuk olmak üzere 66 bin 97 kişi katledildi. Artık dünya ayaklandı ve herkes bu soykırıma ‘Dur’ diyor…
*
Ama durmuyor. AMK İsrail’i yıllardır durmuyor. Kimseyi dinlemiyor. Bebek, çocuk, kadın, hamile, sivil dahil ne buluyorsa katlediyor. Bırak ev ve işyerlerini, camileri, okulları, hastaneleri, çadırları, barakaları ne varsa hava saldırıları, füzeler, ağır silahlarla vuruyor. Bitti mi bitmedi! Bir yandan soykırım yapan katiller bir yandan da Gazze’de taş taş üstünde bırakmıyor…
*
Bir ülke savaşa girer de kendi vatandaşları “Yeter, bitirin bu savaşı” diye isyan eder mi! Ulusal kanallardan seyrediyoruz. İsrail sokaklarında İsrailliler “Yeter, bitirin bu savaşı” diyerek eylem yapıyor. Allah göstermesin. Türkiye savaşa girecek ve birileri böyle eylem yapacak. İmkanı var mı, bence yok. Ancak İsrail öyle bir katliam yapıyor ki, İsrail öyle soykırım yapıyor ki, İsrail öyle orantısız güç kullanıyor ki kendi vatandaşları bile “Yeter, bitirin bu savaşı” diye eylem yapıyor…
*
Bu kısımlarla ilgili aslında çok yazılacak konu başlığı var. Ancak biz güncele gelelim.
Tarih 31 Ağustos 2025 ve soykırıma uğrayan, açlığa mahkum edilen, ilacı bırakın içecek su bulamayan Gazze’ye doğru Sumud Filosu yola çıktı. İspanya’dan hareket eden 22 teknede 46 ülkeden 497 aktivist aslında insani yardım değil insanlığın vicdanına yelken açtı. Gazze yakınlarında saldırıya uğrayan Sumud Filosu’nda bulunanlar hukuksuzca gözaltına alındı…
*
Sumud Filosu’na yapılanlar bir tek Türkiye’nin değil dünyanın gündeminde yerini aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllardır “Gazze’de insanlık öldü. Eyyy dünya gelin bu soykırıma dur diyelim” dediği noktaya bir çok dünya ülkesi daha yeni geldi. Bütün dünyada insanlar sokaklara çıktı ve, “Soykırıma son verin” diye haykırdı. Sakarya’da da durum farklı değildi. Sakarya Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere Sivil Toplum Kuruluşları değişik zamanlarda ‘Özgürlüğe Yürüyoruz” başlıklı yürüyüşler yaptı. Soykırım ve Sumud Filosu’na yapılan saldırıları Sakarya halkı lanetledi…
*
Dünya ayakta, Türkiye ayakta, Sakarya ayaktayken gazete olarak biz oturmalıyız mı! Gazze’de bebekler katledilirken, soykırım yapılırken, ağlayan annelerin feryatları evreni titretirken, 66 bini geçkin Müslüman katledilirken biz susacak mıyız! Benim torunlarım var. Biraz ateşi çıkınca deli oluyoruz. Oysa Gazze’de çocuklar bırak kuru ekmeği içme suyu bulamıyor. Kanlar içindeki çocuk kardeşini hastaneye taşıyor. İnsanlık Gazze’de öldü. Biz susacak mıyız?
*
Her gün televizyonlarda en gelişmiş füzelerle, ağır silahlarla, en gelişmiş savaş uçaklarıyla oluk oluk Müslüman kanı akarken biz ne yapacağız! Envanterlerindeki eski mühimmatı Gazze halkına boşaltıp, mühimmatlarını yenileriyle değiştiren katillere hep mi beddua edeceğiz! Yeni füzelerini Gazze halkının üzerinde deneyenlere “Kolay gelsin” mi diyeceğiz. Gazeteci olabiliriz. Ama önce insanız…
*
İşte bu ortamda öyle dolduk, öyle dolduk ki gazeteci İsmail Saymaz’ın, “İsrail’i protesto etmenin çok daha uygun yolları var. Nerede görülmüş gazetelerin böyle uluorta sövdüğü” diyerek tepki gösterdiği “Bunların en iyisinin AMK” başlığını attık. Türkiye’de gündem olan bu başlığı yine atarız. Bin kere daha atarız. Televizyonlarda o dehşet ve vahşeti gördükçe, gazetelerdeki o fotoğrafları gördükçe on bin kere daha atarız…
*
Savaşın da bir yolu, yöntemi var. Asker değilim ama bildiğim kadarıyla askeri tesislere yönelirsin. Bu bebek katillerine bakın! Kimi vuruyor! Bebekleri hedef alan, soykırım yapan kim varsa AMK. Var mı ötesi! Sana soruyorum İsmail Saymaz! Bırak öldürmeyi, Gazze’de masum bir çocuğun yüzünü çizen ne kadar katil varsa AMK. Bizim manşetimize, “İsrail’i protesto etmenin çok daha uygun yolları var. Nerede görülmüş gazetelerin böyle uluorta sövdüğü” diye tepki gösterdin ya İsmail…
*
Bak yine yazıyorum. Bir tek Müslümanlara değil. Bu dünyada çoluk çocuğa kim soykırım yapıyorsa AMK. Hem sen niye rahatsız oluyorsun İsmail! On binlerce insanın katili olan Binyamin Netanyahu’ya laf söylememizden niye rahatsız oluyorsun! Hayır mı! Bu katille tanışıyor musun! Arkadaşın mı! Onun için mi rahatsız oldun! Onun için mi İncindin! Onun için mi “Basın Özgürlüğü ve ahlakı” üzerinden bize ateş ediyorsun! Peki utanmıyor musun!
*
Ekranlarda ölen bebekleri, çocukları, kadınları, masumları, sivilleri, yapılan soykırımı, taş taş üstünde kalmasın diye binaları bile bombalayan katilleri sözüm ona “Nerede görülmüş gazetelerin böyle uluorta sövdüğü” diye savunmaya utanmıyor musun! Hesapta “Basın özgürlüğü ve ahlakı” üzerinden bize tepki göstermeye utanmıyor musun! Ben seni televizyonda izlerken vallahi billahi “Sağlam gazeteci” diye seviyordum. Değil mi ki sen İsrailliler için bize tepki gösterdin, sen de boş çıktın…
*
Ayrıca olaya bir de şöyle bakalım. Biz gazetemizde “Alayı Merhametsiz Katil (AMK)” dedik. Yani uluorta sövmedik. Türkiye’de 7 yıl boyunca “AMK” diye gazete çıktı. Kısa adı AMK olan Açık Mert Korkusu gazetesi çıkarken neredeydin İsmail! Soruyorum. Yıllarca bu ülkede AMK diye gazete çıktı. Peki sen ne yaptın! Bu gazetenin sahiplerini tanır mısın! Başka bir soru soralım! Sen AMK diye yıllarca çıkan gazeteye ağzını açma, katil İsrail için AMK yazan gazeteye ateş et! Acaba neden!
*
Bir de şöyle yazalım. Diyelim ki sövdük. Sana ne! Sen neden inciniyorsun! Katil Binyamin Netanyahu yakın dostun mu! Aranızda nasıl bir yakınlık var ki bu katili savunuyorsun! Daha Türkçesi İsmail sana ne! Mahallenin namus bekçisi sen misin! Sana mı kaldı İsrail Başbakanını savunmak! Katil Binyamin Netanyahu’nun avukatlığına soyunmak sana mı kaldı! Yazıklar olsun, yuuuh be…
*
Bak İsmail, bu yazıdan sonra Halk TV’den bana ateş mi edersin! Yoksa köşe mi yazarsın! 4 milyonu geçen sosyal medyanda beni linç mi ettirirsin bilmem. Ben Sakaryalıyım. Burası yiğidin harman yapıldığı topraklardır. Burası Anadolu’nun bağrıdır. Bir tek Sakarya’da değil. Anadolu’nun her kentinde bizim gibi yürekli gazeteciler var. Aslanlar gibi gazetecilik yapan kardeşlerimiz, abilerimiz var. Sizin “Taşra” değiniz bu topraklarda Gazze’deki soykırım için bizden çok daha vurucu başlık atacak gazeteciler var…
*
Öyle İstanbul’da gazetecilik yapıp, çok izleniyorum, çok takip ediliyorum dümeniyle hele hele de katillere sahip çıkarsan sen değil, kralınız gelse fark etmez. Dolayısıyla Saymaz İsmail, hani sosyal medyanda yazmışsın ya, “İsrail’i protesto etmenin çok daha uygun yolları var. Nerede görülmüş gazetelerin böyle uluorta sövdüğü” diye, işte bunların en iyisinin ama en iyisinin AMK. İtirazın varsa cevabını ver de seni göreyim.