Sakarya Üniversitesi öğrencileri, yemek ücretlerine yapılan yüzde 70 oranındaki zam, yetersiz yurt kapasitesi ve şehirdeki yüksek kira fiyatları nedeniyle geçtiğimiz Cuma günü bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, CHP Serdivan İlçe Başkanı ve Gençlik Kolları Başkanı da yer aldı. Öğrenciler, ekonomik imkânları sınırlı oldukları için bu zamdan derinden etkilendiklerini dile getirdi.
Her olayın farklı bakış açıları olabilir. Kimileri durumu siyasal bir perspektifle değerlendirebilir; buna saygı duyarım. Ancak inkar edilemeyecek bir gerçek var: Bugünün ekonomik koşullarında bir üniversite öğrencisi için hem eğitimini sürdürmek hem de sağlıklı beslenmek giderek zorlaşıyor.
Birçok öğrenci, barınma ve günlük yemek ihtiyacını karşılamakta güçlük çekiyor. Eğitimle birlikte çalışmak zorunda kalan gençlerin sayısı azımsanamayacak kadar fazla. Sakarya Üniversitesi özelinde baktığımızda, öğrencilerin en az yüzde 5’inin bu şekilde yaşam mücadelesi verdiğini söylemek mümkün. Yüksek ev kirası ve yurt fiyat ücretleri nedeniyle öğrenciler çalışmak zorunda kalıyor. Öyle ki Serdivan’da kampüs civarında ev kira fiyatları ortalama 20 binin üzerinde, yurt fiyatları ise 14 bin civarında…
Öğrenciler barınma konusunda yüksek fiyatlardan şikayet ederken, geçtiğimiz günlerde üniversitede yemek ücretleri 30 TL’den 50 TL’ye çıkarıldı. Yani yüzde 70’lik bir zam yapıldı. Personel yemekleri ise 120 TL’den 150 TL’ye yükseldi. Çalışan personel günün sonunda evine dönebilir; ancak farklı şehirlerden Sakarya’ya gelen öğrenciler, günün büyük kısmını kampüste geçiriyor ve çoğu zaman üç öğününü de burada yemek zorunda kalıyor. KYK kredisi ya da bursu alan bir öğrenci ayda 3.000 TL civarında destek alıyor. Bu miktar sadece yemek parasına harcansa bile, bir ay boyunca iki öğün yemeye ancak yetecek kadar. Dışarıda 50 TL’ye dengeli bir öğün bulmak neredeyse imkânsız.
Öğrenciler bu durum üzerine bir imza kampanyası başlattı. “Rektör Hamza Al’a ulaşamıyoruz, sesimizi duyuramıyoruz” diyorlar. Bu durum, bir üniversite rektörünün öğrencileriyle yeterince iletişim kuramadığını ortaya koyuyor. Bir rektör, öğrencileriyle sadece protokol törenlerinde değil, kampüsün her alanında buluşmalı, onların sorunlarını ve önerilerini dinlemeli.
Merak edip Rektör Hamza Al’ın sosyal medya hesabına baktım. Öğrencilerle bir araya geldiği bir fotoğraf veya etkinlik görmek istedim; ancak çoğunlukla resmi protokol ziyaretleri, misafir kabulleri ve toplantılar paylaşılmıştı. Oysa öğrencilerle yapılan samimi buluşmalar, eğitim dönemine dair mesajlar çok daha değerli olurdu.
Bence Sakarya Üniversitesi Rektörü Hamza Al, öğrencilerle daha fazla diyalog kurmalı. 50 bini aşkın öğrencisinin rektörü olduğunu unutmadan, onların sorunlarına kulak vermeli. Geçmiş dönem rektörleri Prof. Dr. Muzaffer Elmas, Prof. Dr. Mehmet Durman ve Prof. Dr. Mesut Gür, öğrencilerle sık sık bir araya gelir, sorunlara ortak akılla çözüm ararlardı. Yemek zammı, barınma ve kira sorunları gibi konular gündeme geldiğinde, rektörlük öğrencilerle görüşüp herkesi memnun edecek bir orta yol bulurdu.
Erzincan’dan güzel bir örnek vereceğim. Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, samimiyeti ve içtenliğiyle dikkat çeken bir yönetici. Üniversiteye yeni başlayan öğrencileri karşılıyor, onlara yemek ikram ediyor ve moral veriyor. Bir öğrencinin apandisit ameliyatı geçirdiğini öğrendiğinde hastaneye gidiyor, ailesi gelememişse bile görüntülü konuşarak destek oluyor. İşte bu, bir yöneticinin sadece makamla değil, yürekle de görev yaptığının örneği.
Sakarya Üniversitesi Rektörü Hamza Al da benzer bir yaklaşımı benimseyebilir. Protokol ziyaretleri ve toplantıların dışında, öğrencilerle daha fazla bir araya gelerek onların yanında olduğunu göstermeli.
Öğrencilerin yalnız olmadığını hissetmeleri, hem eğitimlerini hem de şehirle kurdukları bağı güçlendirecektir.
Unutmayalım, öğrenci memnuniyeti yalnızca notlarla ölçülmez; aidiyet duygusu ve sahiplenilme hissiyle ölçülür. Sakarya Üniversitesi, öğrencilerine bu güveni hissettirdiğinde, eminim ki hem eğitim kalitesi hem de şehirle kurulan bağ çok daha güçlü olacaktır.