Uzun zamandır kadın üzerine yazmak istediğim şeyler vardı, öyle ki birikerek taşmış durumda. Erkek hegemonyasının ağır bastığı toplum düzenlerine bakacak olursak gücün odak noktasından hareketle kadını, kadının bakış açısından değil de, erkeğin olmasını istediği sonuç üzerinden değerlendiren yapının varlığının farkına varmalıyız. Yine burada maalesef kadınlar, yine hemcinsi olan kadınların bir birbirlerine hınca hınç rekabet ortamlarını yaratmasına olanak sağlayan, bir dizi çıkarlar neticesine bağlı ve şunu tekrar tekrar söylemek isterim ki, kendi ergonomik yaptırımlarına dayalı kurgulanmış olan oyunların özneleri olmaya devam etmektedirler. Ne yazık ki kadınlar bazen bunun farkında bile değillerdir çünkü sonuca o kadar kilitlenmiş durumdalar ki, nedenin varlığını gözden kaçırıyorlar.

Erkek üzerinden güçlü oldukları öğretildi kadınlara, erkeğin gölgesinde kalmaları işlendi genetik kodlarına, çemberin dışına çıkmaları durumunda korkutuldular, böyle durumlarda ürkünç söylemlere maruz bırakılarak izole edilebilecekleri salık verildi. Bir düzen vardı sözüm ona, toplumun kurallarını çiğnemeleri durumunda ortadan kaldırılacağına yönelik bir düzen. Sınırlar çizildi kadınlara, çizginin dışına çıkmaması gerektiğinin altı çizilerek, çıkarsa yine karşısına dikilecek olan erkek değil kadındı! Evet kadındı, onu cezalandıracak olan celladı, yine bir diğer kadındı.

Kadının istediği zaman ne kadar güçlü olabileceği konusunda bilinçli olan erkek, kadın üzerinden kadını baskı altına almanın avantajlarını çok iyi biliyordu, aynı zamanda bu sinsi oyunu yüzyıllardır sürdürüyor ve amiyane tabirle kadını kadına kırdırıyor. Onu güçsüz bırakan görünürde kadın oluyor. Kadını ahlaki ve dini süregelen değerler üzerinden bilinçli olarak baskı altında tutuyor. Nasıl mı oluyor? Mesela bir örnekle açalım. Örneğin, kadınlar çıkıp diğer hemcinsleri hakkında genellemeler yapabiliyor, aslında ahlaken hem kadın için hem de erkek için olmaması gereken yanlış tavırları kadınlara genelleyebiliyor. Üstelik bunu toplumda sözü dinlenebilen kadınlara yaptırabiliyorlar, bu da hep ilgimi çekmiştir, hiç mi düşünmezsiniz diye! Ayrıca farkında olmadan kendi cinsini aşağılayabiliyor hem de bunu oldukça sistematik yapabiliyor. Kadını yapmış olduğu hatalar zinciri ile, yine bir diğer kadın oracıkta boğuverebiliyor. İşte kadın gücünün farkına varmadığı sürece bu böylece ilelebet gitme potansiyeline sahip olacaktır. Adaletin ne zaman cinsiyeti oldu sormak isterim…

Zincirin bir yerde kırılması gerekiyor, burada yine eğitime geliyoruz, kundaktan yetişkin olana ve aile kurana dek toplumu tekrar diyazn etmek gerekiyor. Sadece erkeğin değil, kadınında güçlü ve değerli olduğunu vurgulayan bir eğitim, ancak bu şekilde kadın daha güçlü bir hale getirilebilir, aksi taktirde kadın kadının düşmanı olmaya bilinçsiz olarak devam edecektir, bu çelişkili durumun farkına varamayacaktır ve acılar yaşanmaya ne yazık ki devam edecektir. Kadın kendi gücüne dair insiyatifi eline alması durumunda, bu zincir kırılmakla kalmayacak dünya çok daha adil ve yaşanılır bir hale gelecektir.

Mutlu seneler diliyorum…

Sevgiyle Kalın…