Hüseyin Cumalı Yazdı...

diken-7

Bir yazdık…

Bir daha yazmadım…

Ama müftü efendi sağ olsun…

“Yaz bee Cumalı” diyor…

“Herkesi 15 kere yazıyorsun. Koskoca müftüyüm. Beni bir kere yazdın. Oysa benim ne eksiğim var! Niye beni bir kere yazıyorsun! Beni de 10 yaz. Gündem olalım” diyor…

Peki müftü efendi bunu bizzat bana mı ediyor!

Hayır…

Kime diyor!


Gazeteci Hüseyin Can İğdir var…

İşte ona diyor…

Peki ama nasıl!

Anlatalım…

Geçen ay Kuveytli Şeyh Osman El-Hamis Sakarya’ya geldi. Her yerinden oynadı. Ardından Cübbeli Ahmet çıktı Sakarya Müftüsü Hasan Başiş için açtı ağzını yumdu gözünü…

Hesapta cevap hakkı doğan Müftü Başiş Medyabar’dan Hüseyin Can İğdir’e konuştu…

Müftü konuştu ama öyle konuşmakla olmuyor…

Cübbeli Ahmet’ten önce ben müftü Hasan Başiş ile ilgili yazdım…

Kısaca “sarma başımıza şu şeyhleri, şıhları” dedim…

Hatta “Sen devletin müftüsüsün. Bize sen lazımsın” dedim…

Ama müftü Başiş rahat durmuyor ki!

Nasıl mı!

Onu da anlatalım…

Sırasıyla gidelim..


Tarih:  Nisan 2021…

Yer:     İstanbul’da bir tekke…

Mevzu ne!

Dönemin Sakarya Gençlik Spor İl Müdürü Arif Özsoy…

Dönemin Sakarya İl Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş…

Halen Sakarya İl Müftüsü Hasan Başiş…

Halen Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık…

Irak kökenli Şeyh Muhammed Hüseyni'nin huzuruna çıktı…

Hatırladınız mı!

Türkiye’de gündem oldu…

Kamuoyunda günlerce konuşuldu!

Devam edelim…

İstanbul’daki tekkede yediler…

İstanbul’daki tekkede içtiler…

İstanbul’daki tekkede sohbet ettiler…

İstanbul’daki  tekkede fotoğraf çekildiler…

İstanbul’daki  tekkede hediyeleştiler…

Irak kökenli şeyh “21 tarikatın lideri” yaaa…

Bizim Sakarya protokolü hürmette, saygıda kusur etmedi…

Bunları hatırladınız mı!

Hatırlamadınız mı!

Hatırlayın…

Ulusal basın yazdı…

Biz yazdık…

AK Parti…

MHP…

BBP…

CHP…

İYİ Parti…

DEVA…

Vatan Partisi…

Genç Parti…

Saadet…

Ve diğerleri…

Bütün bu partilerin il başkanları sus-pus iken ben yazdım…

Gık…

Gık’ı bilir misiniz!

Bilmiyor musunuz!

Tık’ı bilir misiniz!

Tık…

Bildiğimiz tık…

Ne gık…

Ne tık..

Bu saydığım ve sayamadığım siyasi parti il başkanları ağzını açamaz iken ben yazdım…

Bir tek il başkanı…

DP Parti Sakarya İl Başkanı İsmail Ergül..

Devlet protokolünün şeyh ziyaretini bir tek Başkan Ergül kınadı…

O kadar…

Bunca il başkanı ağzını bile açmadı…

Hani atarken mangalda kül bırakmayan siyasi parti il başkanları var yaa…

Bunların alayı ağzını açamadı…

Soran olursa diye peşin yazayım…

“Cumalı bende mi” diyen soran il başkanı var ise “He canım sende”…

Alayınız gık diyemediniz…

Takılmayalım şimdi bunlara…

Mevzu dağılmasın…

Devam edelim…

Bu olayı o günlerde kaleme aldık…

Derken İl Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş gitti…

Konu kapandı derken…

Bu kez Cübbeli Ahmet bu 21 tahrikatın şeyhine sardı…

Cübbeli Ahmet olarak Ahmet Ünlü şeyhle ilgili fena konuştu…

Bizde bu konuşmayı haberleştirdik…

Yine konu kapandı derken…

Bu kez İl Gençlik ve Spor Müdürü Arif Özsoy gitti…


 

Daha önce sordum…

Şimdi yine soruyorum…

Neden!

Türkiye Cumhuriyeti’nin müftüsü, rektörü, iki daire müdürü, yani devlet neden Irak’tan gelen bir tahrikat şeyhinin tekkesine gitsin!

Neden!

Neden bu şeyhin ayağına gidersiniz!

Neden!

15 Temmuz hain “Darbe Girişimi” gibi bir olayı yaşayan bir ülkede Irak’tan gelen şeyhlere prim vermek neden!

Bırak Irak’tan gelen şeyhi, ülkemizdeki şeyhlere tahrikatlara prim vermek neden!

Türkiye Cumhuriyeti..

Bitti…

Nokta…

Kralını tanımayacaksın…

O gün yazdım…

Bugünde yazayım…

Bu işler bana mantıklı gelmiyor…

Şeyhlere…

Tahrikatlara…

Bunlara prim vermek bana mantıklı gelmiyor!

Müslüman mısın!

Elhamdülillah mı!

Namaz mı kılacan!

Kur-an mı okuyacan!

İbadet mi yapacan!

İslamiyet’i mi yaşacan!

Rabbine mi yönelecen!


Yap kardeşim bunları…

Sana kim ne der!

Seni kim engeller!

Namaz kıldın da başının altından seccadeyi alan mı oldu!

Camiye gittin de sana yan bakan mı oldu!

Ama İstanbul’a gidenler böyle demiyor…

Şöyle diyorlar!

-- Bu şeyh efendi şehrimize öğrenci getirecek…

Yapma be…

Başka…

-- Bize katkı sağlayacak!

Vay vay vay…


 

Hale bakın…

Şeyh efendi Irak’tan geldi…

Sakarya’ya katkı sağlayacak…

O şeyhe sormazlar mı!

Sen benim topraklarımda bana katkı sağlayacağına git kendi topraklarında ülkene, milletine, vatanına katkı sağlasana…

Sen git kendi ülken için çalış, çabalasana…

Ama böyle diyemiyorlar…

Benim devletimden maaş alanlar, Irak’lı bir şeyhe “ne anlatıyorsun” diyemiyor…

Neden!

Niye!

Niçin!

Irak savaşta iken sen ülkeni bırak…

Gel Sakarya’yı kurtar…

Hade oradan…

Sakarya’yı kalkındıracakmış…

Öğrenci getirecekmiş…

Yazık…

Şeyhe “Bak işine” diyemeyenler bir de karşılıklı hediyeler veriliyorlar...

Bunları sıkılmadan internette yayınlıyorlar…

Ve karşılıklı hürmetler havada uçuyor..

***

Sonra!

Ülke gündem olunca…

Sakarya’da gündem olunca…

Biz yazınca…

-- Yok öyle değil…

Aaaaaa…

Canım benim…

Nasıl!

-- O şeyh çok kıymetli biri…

Yapma be…

Nasılda biz değerini bilemedik…

Nasılda siz değerini bildiniz…

Dimi!

Demek Şeyh efendi Sakarya’ya katkı sağlayacak!

Demek şehrimize öğrenciler gelecek…

Demek Sakarya’ya yatırım gelecek…

Neydi bu!

Irak Hazine Bakanı mı!

Şeyhin kendi vatandaşları “yandım” diyor…

Ama Iraklı “Şeyh Sakarya’yı kalkındıracam diyor…

Ve ne yazık ki…

Bu şehrin..

Müftüsü…

Rektörü…

Milli Eğitim Müdürü…

Gençlik ve Spor Müdürü…

“Yahu senin kendi ülkene ve milletine hayrın var mı” diye sormuyor…

***

Klasiktir…

Şimdi birileri “geçmişi yine kurcalıyorsun” diyebilir!

Bir şey kurcaladığımız yok…

Yazımızsın başında dedik yaa…

Sakarya İl Müftüsü Hasan Başiş, Cübbeli Ahmet’in konuşması üzerine gazeteci Hüseyin Can İğdir röportaj verdi…

Yine gündeme geldi…


***

Madem öyle gel böyle…

Devletin sana verdiği makam, mevki, kudretin kıymetini bilmeyip, o şeyh benim, bu şeyh senin diye gezersen…

Biz sana “bizim müftümüz” diye hürmet ederken sen Irak’lı şeyhin ayağına gider, Kuveytli şeyh için kıyameti kopartırsan…

Kusar bakma veya bak…

Sen daha çok gündem olursun Hasan Başiş efendi…

***

Devam Edecek….

***

Dip not:

SATSO seçimleriyle ilgili yazı dizini daha bitmedi. SATSO yazı dizisi bütün hızı ve heyecanıyla devam edecek.