Hüseyin Cumalı yazdı...

Sahada…
Dikkat edin…
Sahada gazetecilik yapıyoruz…
Bu ne demek!
Masa başı iş yapmıyoruz…
Bizzat sahadayız…
Benim burada ne demek…
istediğimi, sahada olanlar…
iyi anlarlar… 
Peki sahada olunca…
Ne oluyor!
Bir örnek…
Cinayet var…
Millet burundan soluyor…
Savcı işini yapıyor…
Polis işini yapıyor…
Sağlıkçı işini yapıyor…
Cenazeci işini yapıyor…

*

Peki sen gazeteci…
sen ne yapıyorsun!
Bende işimi yapıyorum…
ama bunu sahada…
o anda anlatamazsın…
Acısı olan bunu anlamaz…
Ve orada canlı hedef sensin…
Savcı, polis, sağlıkçı…
veya başka görevliler değil…
Acısı olan sana…
Yani gazeteciye saldırır…
Hele, hele…
Bir savcı…
Bir polis…
Bir sağlıkçı…
Bir jandarma…
Bir itfaiyeci…
Olmadı bir vatandaş…
“Ne çekiyorsun” dedi mi!

*

Yandın…
Kesinlikle yandın…
Canlı hedef olursun…
Tecrübe konuşuyor…
Bu hep böyle olmuştur…
1984 yılından bu yana…
gazetecilik yapıyorum…
Bu dediklerim hiç…
Değişmedi…
Yaşanan bir olayı…
kısaca aktarayım…
Sakarya Cumhuriyet…
Savcısı Mesut Tekin vardı…
Basını severdi…
Bir gün bir cinayet olayında…
Gazetecilere dönüp…
“ne çekiyorsunuz” diye şaka yaptı…
Kazığı kapan gazetecilere saldırdı…
Jandarma gazetecileri…
linçten zor kurtardı…


*

Olay bitti…
Rahmetli olan savcı…
Mesut Tekin yanımıza geldi…
“Arkadaşlar ben size şaka”
yapayım dedim. Ama hata…
ettim. Kusura bakmayın” dedi…
Dikkat edin…
Savcı bize şaka yaptı…
Ama burnundan soluyan…
 vatandaş ne bilsin!
Gazeteciler linç oluyordu…
Yaşanan bir olay daha…
size anlatayım…
Tarih Kasım 2018…
Lastik-İş Genel Başkanı…
Abdullah Karacan ile…
arkadaşları silahla…
vuruldular…
Olay çok taze ve…
bende Sakarya Eğitim…
ve Araştırma Hastanesi…
Acil servisi’ne gittim…

*

Kar nasıl yağar!
Öyle insan yağıyor…
Belki acil önünde var 300 kişi…
Hastane güvenliğinden biri…
Bana “çekim yapma” demez mi!
Çevremde var 150 kişi…
Aynı anda 300 göz  bana bakıyor…
Ama ne bakmak!
Resmen canlı hedef oldum…
O anda bir şey demedim…
Zaten beni tanıyanlarda vardı…
Orada linç edilmekten kurtulduk…
Yine aynı acil önündeyiz…
Dikkat edin…
Hastane içinde çekim yasak…
Biz de hastane dışındayız…
Yani fotoğraf çekme hakkımız var…

*

Neyse…
Trafik kazası var ve 20 yaralı…
yaralıların yakınları…
hastaneye akın ediyor…
Yine bir güvenlikçi…
O acılı ve öfkeli kalabalıkta…
bana “Çekme” demez mi!
Herkes yine öfkeyle bana…
bakarken biri çıktı ve, “
Zaten hastalarımıza…
Bakmıyorsunuz, birde…
gazetecinin görevini…
yapmasına engel mi…
oluyorsunuz” diyerek…
güvenlikçiye saldırmaz mı!
O saldırınca diğer hasta… 
yakınları da saldırdı…
Ben görevi bıraktım…
Güvenlikçiyi kurtarmaya…
çalışıyorum. Neden peki!

*

Çünkü başıma geleceği 
iyi biliyorum…
O güvenlikçi dayağı…
yiyecek ve “gazeteci…
beni dövdürdü” diyecek…
Kesinlikle böyle olacak…
Güvenlik kamera kayıtlarına…
Rağmen böyle olacak. Net…
Zaten İHA Sakarya…
Muhabiri Recai Yüksel…
Hastanede çok güvenlikçi…
dayağı yedi. Hastane,
Recai’yi hastanelik ettiler…
Hem de defalarca ettiler…
Olay yerinde görevli…
polis, jandarma, itfaiyeci,
sağlık görevlilerinin gazetecileri…
hedef yaptığı böyle en az…
100 olay anlatırım…
Görevli “çekme” der…
Herkes gazeteciyi…
“linç etmek için” sıraya girer…

*

Peki bunları niye…
anlatıyorum, dimi !
Mevzu ne!
Mevzuya gireceğiz ama…
öncelikle şunu yazayım…
Görevde olduğu süre içinde…
gazetecilerin bir mesleği…
olduğunu, onların da ekmek…
parası için çalıştığını, bu bilinçle…
her zaman gazetecilere yardımcı…
olan, gazetecilerin kamuoyunu…
aydınlatmak için görev yaptığını…
ve basın mensuplarına saygı…
sevgiyle yaklaşan Sakarya…
Sağlık İl Müdürü Prof. Dr.
Aziz Öğütlü’ye teşekkür ederim…

*

Ayrıca bir zamanlar…
Sakarya Eğitim ve…
Araştırma Hastanesi’nde…
Benim ve gazetecilerin…
Güvenlikçiler tarafından…
“çekme” denilerek canlı hedef…
yapılmasından keyif alanlar…
yerine bugün gazetecilere…
hak ettiği değeri ve desteği veren…
Sakarya Eğitim ve Araştırma…
Hastanesi Başhekimi…
Prof. Dr. Fikret Halis’e…
Hastane Destek ve Kalite…
 Müdürü Tülay Kaya’ya…
Sağlık İl Müdürlüğü’nün…
gülen yüzü, basın dostu olan...
Abdülkadir Bayraktar’a da
teşekkür ederim…
 
*

Ve son olarak…
mesleğinin ve aldığı…
maaşın hakkını veren,
vatandaşın duasını alan...
gazetecilerin de kendileri…
gibi ekmek götürmek için…
çalıştığının bilincinde olan…
bütün sağlıkçılar ile…
konumuzun özü olan…
112 Acil Servis çalışanlarına…
teşekkür ederim…
İyi ki varsınız…

*

Şimdi mevzuya geldik…
Mevzu ne!
Şu…
Bir olaya denk geldik…
112 Acil servis ekibi…
ambulans içinde bir…
kıza müdahale edecek…
Kız sağlık ekibinin…
müdahale etmesini…
kabul etmiyor…
Genç kız bir anda…
ambulanstan indi…
koşarak kaçmaya başladı…
O ana kadar gazeteciler…
görüntü ve fotoğraf…
almıyordu…

*

Ama genç kız ambulanstan…
inip kaçmaya başlayınca…
herkes çekime başladı…
İşte o anda 112 Acil…
Servis ambulansında…
görevli kadın çalışan…
gazetecilere, “Çekim
yapmayın. Müdürümüz…
Necip beyin kesin…
talimatı var” dedi…
Gazeteciler de kamuya…
açık alanda, yani sokakta…
görev yaptıklarını anımsattı…
Derken erkek sağlık çalışanı…
“bende sizi çekeyim” dedi…
Özel Bilge Hastanesi’nde…
Çalıştığını sonradan…
öğrendiğimiz başka bir…
sağlık çalışanı çıktı…


*

O anlarda ben…
“Böyle yapmayın…
Bizi canlı hedef…
yapıyorsunuz” dedim…
Dediğimde oldu…
Olay yerinin önündeki…
Kahvehaneden çıkan geldi…
Sonra mı!
Gazetecilere yönelik…
Saldırı…
Ölüm tehdidi…
Şantaj…
Küfür…
Hakaret…
Görevlerini engelleme…
Gözdağı…

*

Şimdi buradan soruyorum…
Eyy 112 ekibi…
Orada bizi bıçaklasalar…
Silahla ayamıza sıksalar…
Linç etmeye kalksalar…
Kalp krizi geçirsek…
Dayak yesek…
Ne yapacaktınız!
Tehdit yedik…
Küfür yedik…
Alayını yaptılar…
Peki ya…
Bize fiili saldırı olsa…
Ne yapacaktınız!
“Biz görevimizi…
yapıyorduk mu” diyecektiniz!
Sizin göreviniz ne!

*

Basının görüntü almasını…
engellemek mi!!
Bizi canlı hedef yapmak mı!
Size bu yetkiyi kim verdi!
112 ekibindeki kadın çalışanın…
dediği gibi “Necip bey mi” verdi…
Yarın bakacağız…
Bizi nasıl canlı hedef yaptınız…
Size kim bu yetkiyi Necip bey mi verdi!
Hepsi ve daha fazlası…

*

Devam Edecek…