İlişkilerde en çok karıştırdığımız kavramlardan biri belki de bu; aşk mı yaşıyoruz yoksa sahiplenmenin gölgesinde mi boğuluyoruz?
Kimi zaman “sevgi” diyerek kıskançlığı meşrulaştırıyoruz, kimi zaman da “sahiplenme” adı altında özgürlüğümüzü gasp ediyoruz.
Oysa aşk, nefes aldıran bir şey olmalı; sıkan, daraltan değil...
Aşk, iki insanın birbirinin hayatına dokunmasıdır.
Ama sahiplenme, karşıdakinin hayatını kendi ellerine almak isteğidir.
Aşk paylaşır, sahiplenme ise yönetir.
Birini seviyorsanız, onun gözlerindeki ışıktan mutlu olursunuz. Ama sahipleniyorsanız, o ışığı sadece sizin sayenizde parlamasını istersiniz.
İlişkilerde “Sen bensiz yapamazsın” cümlesi, çoğu zaman sevgi değil, egonun tezahürüdür. Oysa gerçek aşk “Sen mutlu ol, ister benimle ister bensiz” diyebilmektir.
Aşk, varlığımızı büyüten, içimizi genişleten bir duygudur. Sahiplenme ise çoğu zaman korkunun, güvensizliğin maskesidir.
Bugün ilişkilerde kendimize şu soruyu sormalıyız. Karşımızdakini gerçekten seviyor muyuz, yoksa onsuz kalma korkusuyla sımsıkı tutunuyor muyuz?
Belki de cevap, aşk ile sahiplenmeyi ayırabildiğimiz noktada gizlidir.
İlişkilerde sıkça duyduğumuz bir cümle vardır. “Onsuz yapamam.” İlk bakışta romantik gelen bu ifade, aslında tehlikeli bir yanılsamadır.
Çünkü gerçek aşk, bağımlılık değil; özgür seçimdir. Birini seviyorsak, onun yanında olmayı seçeriz. Mecbur olduğumuz için değil, istediğimiz için.
Oysa sahiplenme, seçim hakkını ortadan kaldırır; karşıdakini bizim dışımızda mutlu olamayacağına inandırır.
Aşk ile sahiplenme arasındaki çizgi çok ince ama çok önemlidir.
Biri kanatlarımızı açar, diğeri bağlar. Biri bizi büyütür, diğeri küçültür.
Gerçek aşk, karşımızdakine özgürce var olabileceği bir alan açar.
Sahiplenme ise korkunun, kaybetme endişesinin kılığa girmiş halidir.
Sevgilerimle...
Mail: [email protected]