Hüseyin Cumalı yazdı...

Mudurnu Çayı’nın Akyazı geçişindeki doğa katliamını, çevre felaketini, balık ölümlerini, yeşil örtünün yok oluşunu, canlıların kızıl akan suda nasıl yok olduğunu, kimyasalların karıştığı sudan köylülerin tarlalarındaki ürünleri suladığını, bu ürünlerin toplum sağlığını tehdit ettiğini, bereketli toprakların nasıl zehirlendiğini günlerdir yazıyoruz…
*
Hele hele geçen cumartesi günü kızıl ölüm akan dereden traktör yardımıyla sulanan tarlalardaki ürünler ve bu ürünlerin insan sağlığını tehdit etmesi kelimenin tam anlamıyla skandaldı. Peki günlerdir yazıyoruz ama değişen ne! Kim, ne diyor! Kim kızıl ölüm için nasıl mücadele ediyor!
*
Uzatmadan yazayım. Akyazı’da muhtarlar ve köylüler ile Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Akgün Altuğ, Başkanvekili Cem Gün’den başka bu çevre felaketi için kimse ama kimse ‘gık’ demiyor. Milletvekilleri dahil yerelde herkes sus-pus olup biteni izliyor. Peki ya Ankara’da durum ne! Geçen gün bunu sorguladım. Akyazı’daki çevre ve doğa katliamı sürerken iki bakana ‘siz neredesiniz nerede” diye sordum…
*
Bakanları eleştirince birileri rahatsız olmuş. Niye rahatsız oluyorsunuz! Bakan Kurum ile Bakan İbrahim Yumaklı bizim bakanımız değil mi! Bu iki bakanın görevi doğayı, yeşili, tarımı, köylüyü, suyu korumak değil mi! Ayrıca Akyazı’da çevre katliamı olacak. Biz de susacağız. Peki biz de susarsak ne olacak!
*
Susuzluk, kuraklık, iklim değişikliği yaşanırken Mudurnu Çayı ölsün mü! Mudurnu Çayı ile doğasını fabrikalar öldürsün mü! Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a defalarca seslendik. Ama Bakan Kurum Sakarya’daki çevre katliamını duymuyor. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya seslendik. Ama o da duymuyor. İki bakandan da ses yok. Teknoloji ve iletişim çağının zirvesini yaşarken iki bakan Sakarya’daki çevre katliamını nasıl duymaz!
*
Hadi diyelim ki bakanların işi çok ve Sakarya’daki çevre katliamını nereden duyacak! Bakan Murat Kurum ile Bakan İbrahim Yumaklı’nın danışmanları ne iş yapar! Her iki bakanın basın danışmanları, basın servisleri ne iş yapar! Ne iş yaparsınız siz! Daha önce de yazdım. Diyelim ki danışmanlar ve basın servisleri Bakan Kurum ile Bakan Yumaklı’ya durumu iletti ama iki bakan da bu çevre katliamını görmezden geliyor, ilgilenmiyorlar…
*
O zaman durum farklı bir boyuta gider. Sakarya’ya geçen aylarda gelen ve “Ben sizin, Sakarya’nın evladınızım” diyen Bakan Murat Kurum, Mudurnu Çayı kızıl ölüm akarken evlatlık görevini yapamıyor. Bakan İbrahim Yumaklı da bu işi yapamıyor. Mudurnu Çayı kızıl ölüm akıyor, köylüler o sudan tarlalarını suluyor. Toplam sağlığı tehdit altında ve Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı haftalardır bu duruma çözüm bulmuyor, bulamıyor…
*
Oysa aynı Bakan İbrahim Yumaklı televizyona çıktığı zaman, “Türkiye’nin her yerinde çiftçinin yanındayız” diyor. Bakan İbrahim Yumaklı böyle mi çiftçinin yanında duruyor! Böyle mi verimli toprakları, yeşili koruyor! Kızıl akan Mudurnu Çayı’nda balıklar, canlılar, yeşil örtü ölürken Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı neredesin! Bakan Murat Kurum neredesin!
*
Sizin bu katliama ‘Dur’ demeniz için ne olması lazım! Ne yapmamız lazım! Ne yaparsak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı Sakarya’daki çevre katliamı için lütfedip harekete geçer! Ne yaparsak iki bakan lütfedip “Mudurnu Çayı’ndaki felaketini inceleyin” der…
*
Son sözüm mü!
Hale bakın! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her televizyona çıktığı zaman, “Vatandaşla, köylülerimizle yakından ilgilenin” diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğa ve çevreyi takip edin. Sularımız bizim için çok önemli, mutlaka denetimleri yapın” diyor. Ama Bakan Murat Kurum ile Bakan İbrahim Yumaklı Sakarya’daki çevre katliamıyla ilgilenmiyor. Nasıl olacak! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatlarına rağmen bu duyarsızlık, ilgisizlik, çevre katliamına dur dememek nasıl olacak!

***

ŞEMSİ BAYRAKTAR MEMLEKETİNE SAHİP ÇIK

Günlerdir yazıyoruz, çiziyoruz, hatta bugün gazetemizin manşetinden ‘alayı sus-pus’ diyerek Mudurnu Çayı’ndaki çevre felaketine herkesin sessiz kaldığını yazıyoruz. Tabii yazdıkça yeni bilgiler, yeni belgeler ve yeni isimler ortaya çıkıyor. Nasıl mı! Anlatalım. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın memleketi neresi! Ben yazayım Sakarya, peki Sakarya’nın neresinden! Akyazı’dan…
*
Bunu herkes bilir ama bilmeyenler için yazıyorum. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar Sakarya’nın Akyazı ilçesindendir. Peki günlerdir, haftalardır, aslında yıllardır çevre felaketi, doğa katliamı yaşanan Mudurnu Çayı nereden geçiyor! Tabii ki Akyazı’dan geçiyor. Hal böyle iken Başkan Şemsi Bayraktar çevre katliamı için ne yapıyor! Soruyoruz. Bütün Ziraat Odaları’nın bağlı olduğu Genel Başkan Şemsi Bayraktar size soruyoruz! Çevre katliamı için ne yaptınız!
*
Türkiye’de bütün Ziraat Odaları sana bağlı, kurumun en üstünde oturuyorsunuz, memleketin olan Akyazı’daki çevre katliamı var, köylü isyan ediyor, muhtarlar isyan ediyor, peki siz ne yapıyorsunuz! Biz sizin bir şey yaptığınızı görmedik, duymadık, bilmiyoruz. Eğer yaptığınız bir girişim, mücadele, çalışma var ise bize gönderin. Biz de kamuoyunda bilgi sahibi olsun. Ama kuru kuru ‘kınıyorum’ değil, icraat olarak ne yaptınız! Hangi farkındalığa imza attınız!
*
Şu hale bakın! Böyle iş olur mu! Türkiye’de bütün Ziraat Odalarının bağlı olduğu kurumun Genel Başkanı olacan, Akyazılı olacan, Türkiye’de önemli bir güç olacan. Kendi memleketinde Mudurnu Çayı kızıl ölüm akacak. Mudurnu Çayı’ndan bölge çiftçileri tarlalarını bu suyla sulacak. Kiremit rengi suyla sulanan tarlalardaki ürünleri insanlar yiyecek. Toplum sağlığı tehdit edilecek…
*
Bölgedeki verimli ve bereketli tarım arazilerinin toprakları kimyasal su nedeniyle kalitesini kaybedecek, yozlaşacak, yeşil örtü ölecek ama Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanlığı koltuğunda oturan Akyazılı Genel Başkan Şemsi Bayraktar bu doğa katliamına seyirci kalacak. Çevre felaketini seyir edecek. Balık ve canlı ölümlerine ses çıkarmayacak! Bu nasıl Genel başkanlık, bu nasıl Akyazılılık!
*
Türkiye genelinde olduğu gibi Akyazı’da da bir çevre katliamı var ise, tarlalar kimyasal sularla sulanıyor ise, köylü ve çiftçi isyan ediyor ise masaya ilk yumruğu vuracak isimlerin başında Şemsi Bayraktar olmalıdır. Hele hele mevzu Akyazı ise o yumruk masaya daha sert vurulmalıdır. Ama bakıyoruz Genel Başkan Şemsi Bayraktar’dan ses seda yok. Katliamı o da izliyor…
*
Sakarya’da Mudurnu Çayı gündemden düşmez iken geçen 2 Ağustos günü, yani 2 gün önce haber merkezlerine Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nden bir e-mail geldi. İçimden bir ses, “Genel Başkan Şemsi Bayraktar Mudurnu Çayı’ndaki çevre katliamına el koydu. Mudurnu Çayı çevresindeki tekstil fabrikalarına ‘yeter artık suyumuzu kimse kızıl akıtamaz. Köylülerimizi kimse üzemez’ şeklinde sert bir açıklama yaptı” diye düşünürken apar topar e-maili açtım.
*
Bir de baktım ki Başkan Şemsi Bayraktar, “Girdi fiyatlarında yaşanan değişimler” ve “Temmuz ayı üretici market fiyat değişimi” başlıklı açıklama göndermiş. TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, “ Temmuz ayı üretici market fiyat değişiminde Karpuz 7,1 kat, patlıcan 4 kat, salatalık 3,8 kat, yeşil soğan 3,5 kat, havuç 3,4 kat fazlaya satıldı” diye açıklama yaptı.
*
Şunu bir kenara koyalım. TZOB Genel Başkanı olarak Şemsi Bayraktar elbette ülkeyi ilgilendiren bu tip açıklamalar yapacak. Buna bir sözüm yok ama Akyazı kan ağlarken, Akyazılı köylüler artık isyan ederken, çevre katliamı artarak devam ederken, “Karpuz 7,1 kat, patlıcan 4 kat, salatalık 3,8 kat artı” açıklamasından sonra ortaya çık da “Yeter artık Akyazı sahipsiz değil” diye bir gürle…
*
Akyazı kan ağlarken, çevre katliamı sürerken, köylüler perişan iken Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar olarak “kükremezsen” ne zaman kükreyeceksin! Akyazı’yı ne zaman savunacaksın! Memleketine ne zaman hizmet edeceksin! Emekli olunca mı “Akyazı’nın suyunu, bereketli topraklarını, doğasını kimse kirletemez” diyeceksin! Gün bugün başkan, gün bugün. Akyazı’ya, memleketine sahip çık…

Whatsapp Image 2025 08 03 At 18.11.372