Sevgili okurlarım; Demirel kürsüde konuşuyordu:

Şunu yaptım.

Bunu yaptım.

Baraj, köprü, yol yaptım.

Fabrika yaptım diye..!

Kalabalığın içinde bir adam bağırdı:

Bunu.! Bubanın parasıynan mı yaptın?

Polis, jandarma, Demirel'in korumaları, zabıta hemen bağıran

adama doğru harekete geçti.

Başbakan Demirel, görevlilere "Durun!" dedi "Durun!

Adam doğru bir şey sordu.

"Durun!"

Sonra da protestocu adama bakarak konuşmaya başladı:

"Ülen! Senin bubanla, benim bubamın parasını üst üste koysak yine yetmez.

Bu Meydandaki herkes, bubasının parasını getirse, çuvalla koysak o bile az gelir.

Milletin parasıyla yaptım.

Sizin verginizle.

Ama benden öncekiler yapmadılar, ben yapıverdim.

Anladın mı?"

Protestocu adam, Demirel'i alkışlamaya başladı:

"Valla doğru söylüyon başbakanım.

Allah senden razı olsun."

Siyaset budur işte.!

Protestocuyu azarlamamak, ve protestocuya kendini alkışlatmak.

Süleyman Demirel, babası Yahya Çavuş ve annesi Ümmühan

hanımla İslamköy’de baba evinde baba evini bize gezdirirken,

başımızı eğerek girdiğimiz kerpiç odaya bir göz gezdirdikten sonra şöyle demişti:

"İşte ben bu odada kardeşlerimle yaşadım.

Elektrik yoktu gaz lambasıyla okur-yazardık.

Köy okulunu bitirdim. Ortaokul yoktu.

Ortaokula gitmek için her sabah kilometrelerce yürür, kasabaya giderdik.

Sonra Afyon Lisesi.

Eğer bana Cumhuriyet nedir, diye sorarsınız.

Size cevabım şudur:

Cumhuriyet benim işte!

İslamköy’den çıkmış bir köylü çocuğunu cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet'tir.

Cumhuriyet budur.

Bunu Büyük Atatürk'e borçluyuz.

Ey halkım...

*****

Günün Sözü; En büyük ihtiyacımız hoş görü, en büyük düşmanımız ön yargıdır...