Sevgili okurlarım; Haddimi aşmadan istediğimi yazarım istediğimi çizerim!

Örnek vereyim; Türk Telekom.

Daha önce bu konuda yazı yazdım ama pek dikkate alınmadı.

Vatandaş ile sözleşme imzalıyorlar, sözleşmede geçen şartları yerine getirmiyorlar.

Parasını alıyorlar ama verdikleri hizmet dört de bir hız ile hizmet veriyorlar.

Defalarca aramamıza rağmen suçu kendi alt yapısında görmüyor, oturduğumuz evin elektrik tesisatına atıyor.

Türk Telekom Sakarya Müdürü koltuğundan kalkmadan, sorunları çözmeden maaşını almaya devam ediyor.

Ne belediyelere ne de devletin kurumlarına girmek gibi bir çabam var.

İhale kovalamıyor çay bahçesi büfe istemiyorum!

Tüm makamlar da sizin olsun fark etmez.

Beni kötü bileceklermiş bilsinler.

Sorun olacakmış olsun!

Siz sanıyorsunuz ki boyun eğmeden çarkınız dönmez!

Ekmeğinizi taştan değil karakterinizden onurunuzdan şerefinizden harcayarak kazanıyorsunuz!

Birileri yaptıklarınıza avuç içleri patlarcasına alkışlayarak destek çıkıp dalkavukluk yapsa da.

Ben hepinize karşı doğrucu Davut’u oynamaya devam edeceğim!

Bu şehrin en büyük protokolü şehir ve geleceğimiz için yaşayan cefakar halkıdır.

Eğitimden bürokrasiye belediyelerden kamu kurumlarına fark etmeksizin her koltuk üzerine oturulduğu ilk günden itibaren yeni sahibini beklemektedir.

O yüzden kimse ölümsüzlüğü bulurcasına o koltukları sahiplenmesin!

Dün bugün yaptıklarım ve yazdıklarım ortadadır.

Kısacası tavrım çok nettir!

Etkileri dün ve bugün birilerini içten içe kudurtsa da istenilen sonucu elbette vermemektedir.

Ancak yarının bilinmezliği için şunu demek isterim tavrım ve duruşum yine aynı olacak!

Etkileri aynı olur mu onu zaman gösterecektir...