Hüseyin Cumalı yazdı...

Yandık, vallahi yandık, billahi yandık. Ve ne günlere kaldık, ne hallere düştük, ne kadar sahipsiz kaldık! Koskoca Sakarya bitmiş. Biz ölmüşlükte ağlayanımız yok. Bize sahip çıkan zaten yok. Vay başımıza gelenler vay, aaaaaaaay ay, yandık ki ne yandık. Şu içine düştüğümüz duruma bakın. 

*

Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı geçen Ramazan Ayı’nda açıklama yapıyor. Bakanlık diyor ki “Biz devlet olarak Ramazan ayı içinde ülke genelinde olduğu gibi Sakarya’da da denetim yaptık. Sakarya’da sucuk üretimi yapan bir firmanın üretim yeri ve satış ofisinde, bir et firmasının satış ofisinde ve 4 lokantadan alınan numunelerde at ve eşek eti tespit edildi”

*

Böyle diyor Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı ve ekliyor. Diyor ki, “ 2 üretim ve satış firması ile 4 lokantaya en üst sınırdan cezai işlem uygulanırken, haklarında Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu. Mevzuat gereği tek tırnaklı et ürünleri satan iş yerlerine kapatma ya da mühürleme işlemi ise uygulanmadı”

*

Hale bakın. Sakarya halkına hastalıklı at ve eşek eti yedirenler yakalanıyor ama mevzuat gereği “tek tırnaklı et ürünleri satan iş yerlerine kapatma ya da mühürleme işlemi ise uygulanmadı” deniyor. Halk mağdur, esnaf mağdur, bu işten evine ekmek görünler mağdur iken “yok mu bir halk kahramanı” diye Sakarya halkı inliyor, haykırıyor. İşte o anlarda, bakanlık açıklamasından sonra, geçen 7 Nisan 2024 Ramazan ayı içinde bir kahraman çıkıyor…

*

Kim bu halk kahramanı! Sakarya Köfteciler, Kebapçılar ve Lokantacılar Odası Başkanı Serdar Gök’ten başkası değil. Gök gibi gürlüyor ve o tarihi açıklamayı yapıyor. Başkan Gök, “bu konunun takipçisi olacağız ve bu firmaları ifşa edeceğiz” diyor. Canım başkanım, halk kahramanım benim,sende olmasan ne yaparız. Ve gök gibi gürleyen Başkan Gök ekliyor, “Gerekli girişimlerde bulunarak bizde firmaların isimlerini öğrenip, bayram sonrasında da inşallah bu firmaların isimlerini açıklayacağız, ifşa edeceğiz” 

*

Sakarya halkı, “İşte kahramanımız, işte aslan yürekli cesur yürek Serdar Gök” diyor. Herkes ellerini açıp dua ediyor. Ramazan ayı bitiyor, Ramazan Bayramı bitiyor, aradan 1 ay geçiyor ama bizim kahramanımızdan ses seda yok. Tık’ı bilir misiniz! Tık yok. Gık yok gık, sus-pus lokantasına çekiliyor. Sakarya halkının bel bağladığı o kahraman bugünlerde telefonları bile açmıyor. Şimdi anladınız mı köşe yazımızın başında neden, “ Yandık, vallahi yandık, billahi yandık” dediği mi!

*

Sakarya’da at kasaplarının kestiği etler halka satılıyor. Bakanlık bunu tespit ediyor ama bu firmaların işyerlerini kapatamıyor. Neden! Çünkü mevzuat böyle imiş. Ve bizim halk kahramanı olan oda başkanımız Serdar Gök’te esiyor, rüzgar yapıyor, gök gürültüsü çıkarıyor ama bir türlü yağmıyor. Bir türlü o firmaların ismini açıklamıyor. “Neden” diye sorulduğunda da “Bakanlık ve mahkemeyi bekliyoruz” diyor…

*

Dün yazdık. İçimde kalmasın bugünde yazayım. Sakarya halkının at ve eşek eti yediği bu şehrin Sakarya Köfteciler, Kebapçılar ve Lokantacılar Odası Başkanı Serdar Gök, istifa et kardeşim. Yürü git ve sakın ama sakın arkana bakma. Sakarya’da hamilesinden bebeğine, çocuğundan kronik hastasına, yaşlısından bebek emziren loğusasına kadar millet at ve eşek eti yiyorsa bırak o makamı ve istifa et git. Dün yazdım, bugünde yazıyorum. O makamı işgal etme…

*

Şimdi koy kenara Sakarya Köfteciler, Kebapçılar ve Lokantacılar Odası Başkanı Serdar Gök’ü ve gel Sakarya Kasaplar Esnaf Odası Başkanı Levent Büyükdemir’e. Pardon Levent Büyükdemir siz nerenin başkanısınız! Sakarya Kamyoncular ve Kamyonetçiler Esnaf Odası’nın mı, yoksa Sakarya Çiçekçiler Hediyelik Eşya ve Zücaciyeciler Odası’nın başkanı mı! Siz hangi odanın başkanısınız! Sizin iş konunuz hediyelik çiçek mi, yoksa zücaciye mi!

*

Levent Büyükdemir, siz Sakarya Kasaplar Esnaf Odası’nın seçilen başkanı değil misiniz!  Sakarya’da at ve eşek eti satıldığını bakanlık açıkladı. Ramazan ayından bu güne kadar kasaplar, lokantacılar, et ürünü satan restoranlar, köfteciler, kısacası et ve et mamulüyle uğraşan bütün esnaf feryat ediyor. Sakarya halkı “kime güveneceğiz” diye bana soruyor. Sen de Sakarya Kasaplar Esnaf Odası’nın makamında oturup ses çıkartmıyorsun! Olup biteni izliyorsun, öyle mi!

*

Sen de istifa et. Sakın ama sakın arkana bakma ve istifa et. Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı 1 ay önce “Sakarya’da et üretimi ve satışı yapan 2 firma ile 4 lokantada at ve eşek eti tespit edildi” diye açıklama yapacak. Sen de Sakarya Kasaplar Esnaf Odası Başkanı Levent Büyükdemir olarak olup biteni izleyeceksin. Ağzını açmayacaksın. Bu rezaleti, skandalın peşini bırakacaksın. Sesini çıkarmayacaksın. Halkın ve üyelerinin hakkını korumayacaksın…

*

Ve o makamda “Sakarya Kasaplar Esnaf Odası Başkanı Levent Büyükdemir” olarak oturacaksın. Yok böyle bir dünya, inan böyle bir dünya yok. Serdar Gök gibi sen de o makamın hakkını veremiyorsun, net. Bu arada sakın bana, “biz üyelerimizin oyunu aldık, demokrasi şenliğinde seçildik” gibi süslü cümleler kurmayın…

*

Evet, üyelerin oyuyla sandıktan çıktığınız. Demokrasi şenliği içinde başkan seçildiğiniz. Ben zaten bunlara bir şey demiyorum. Ben size “o oturduğunuz makamların hakkını veremiyorsunuz” diyorum. Ben size, “Halkın sağlığıyla oynanırken bunu seyir ediyorsanız istifa edin. Çekin gidin. Hem üyeleriniz hem de Sakarya halkı için bunu yapın” diyorum…

*

Ve sen Sakarya Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı Hasan Alişan, SESOB Başkanı Hasan Alişan, bu kentte esnafın başı olan Hasan Alişan, bu şehirdeki en güçlü Sivil Toplum Kuruluşları’ndan birisinin başı olan Hasan Alişan, yıllardır istediğin gibi bu kentte oyun kuran Hasan Alişan, özellikle de sen Hasan Alişan, sen…

*

Sakarya halkı at ve eşek eti yerken SESOB gibi bir makamda oturup olup biteni seyir ediyorsun. İlgili oda başkanlarına, hatta bütün oda başkanlarınla ortaya çıkıp, “Kimse Sakarya halkına at ve eşek eti yediremez. Kimse bizim üyelerimizi de mağdur edip zan altında bırakamaz” demiyorsun. Sen de Hasan Alişan sen de istifa et. 

*

Çok net yazıyorum. Vicdanın varsa istifa et. Sen ki Sakarya halkı at ve eşek eti yerken susuyorsun. Sen ki ağzını bile açmıyorsun, bas istifayı ve çek git. 

*

Devam edecek…

*


Helal olsun SEDAŞ arıza ekibine 

Aslında kısa adı SEDAŞ olan Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. arıza ekibi için özel köşe yazısı yazacaktım ama bir türlü denk gelmedi. Malum at kasapları şehirde at koştururken, SEDAŞ arıza ekibine zaman bulamadım. Peki mevzu şu, Adapazarı Çevreyolu kenarında oturuyorum. Çevreyolu’nun aydınlatma lambalarından birisi arızalandı…

*

Gece saat 04.15 gibi SEDAŞ arıza ekibi geldi. Ekip, sepetli araçlarının dörtlü denilen uyarı ışıkları dahil ikaz ışıklarını yaktı. Ekipten bir kişi başında baret, üzerinde iş kıyafeti, ayağında özel ayakkabısı ve elinde kırmızı ışıklı reflektörle indi. Aracın arkasına en az 5 plastik dubayı dizdi. Yine tam korumalı bir kişi aracın sepetine bindi…

*

El lambasıyla direği kontrol etti ve kısa sürede aydınlatma lambasındaki sorunu giderdiler. Peki burada önemli olan ne! Gecenin 04.15’i ve Çevreyolu’nda kimse yok. Ama SEDAŞ arıza ekibi buna rağmen öyle titiz ve güzel iş güvenliği aldı ki inanın “işte bu” dedim. İşte böyle olmalı, her çalışan başında amiri, memuru olmasa da, gecenin 04.15’inde yollarda kimseler olmasa da böyle titiz ve eksiksiz iş güvenliği almalı…

*

Herkes iyi bilir ki ben SEDAŞ’a çok ağır ama çok ağır eleştirilerde bulundum. Bu kez hiç birini tanımadığım SEDAŞ arıza ekibi başta olmak üzere Adapazarı Operasyon Yöneticisi İbrahim Açıkalın ve işi güvenliğini böylesine hassas ve titiz yerine getiren bütün işçi ve emekçileri kutluyorum.