Sakarya’da son aylarda siyaset ve medya ekseninde dikkat çeken gelişmeler yaşanıyor. CHP Serdivan ve Büyükşehir Belediye Meclisi üyelerinin kişiliklerine saygımız sonsuz; ama siyaset eleştiriye açık olmak zorundadır. Soğukkanlılıkla, seviyeyi koruyarak yanıt vermek herkesin doğal hakkıdır. Eleştiri hakkı doğal olsa da, olaylara yalnızca rakamlara bakarak yaklaşmak ve sözleri özenle seçmemek doğru bir yol değildir.

Medya güveni yüzde 0,9, siyasilere güven ise yüzde 1,0… Bu rakamlara bakıp tüm meseleyi özetlemek mümkün mü? Ya da bir kurumu ya da kişiyi hedef alırken kelimeleri seçmek yerine direkt saldırmak mı doğru? Siyaset, aslında bir popülizm sanatı ve kelimelerle halkı etkileme oyunudur. Siyasiler eleştirilere açık olmalı; eleştiriler ise adil ve ölçülü olmalıdır.

Birkaç örnek üzerinden bakarsak… CHP Serdivan Belediye Meclis Üyesi Şaban Koludra, birkaç ay önce katıldığı bir TV programı ve ardından mecliste yaptığı konuşmalarla gündemimizde yer aldı. “Her yerden yırtık dondan çıkıyor” gibi sözleri ve ardından “O tetikçi malzeme bulmak için halk54.com burada” ifadeleri mecliste büyük yankı uyandırdı. Basının hedef alınması ve sert çıkışlar, ister istemez şaşkınlık ve eleştiri yarattı.

Pazartesi günü, Serdivan Belediyesi’nin meclis toplantısının ek 3 maddesini görüşmek üzere düzenlenen toplantıya katıldım. Başta Koludra oldukça şaşırdı; çünkü uzun süredir meclisi takip etme fırsatım olmamıştı. Ancak CHP hibe kredileriyle ilgili haberlerin ardından toplantıya katılmaya karar verdim ve toplantıyı kesintisiz şekilde yayınladım. Dip not olarak belirtmek gerekir ki, ben halk54.com genel yayın yönetmeniyim ve kimseye muhtaç olmamak için kendi yağımızda kavruluyoruz; sokakta muhabirlik, kameramanlık dahil her işi bizzat kendim yapıyorum.

Koludra ile Belediye Başkanı Osman Çelik arasında yaşanan karşılıklı tartışma, toplantının merkezi hâline geldi. Katılımım ve yayınlamam tartışmanın konusu oldu. Oysa basın özgürlüğü, toplantıları olduğu gibi izlemek ve kamuoyuna aktarmakla ilgilidir. Şaban Bey’in sözleri haberleştirilince medyaya güvenin düştüğü öne sürüldü; siyasete güven ise zaten düşük seviyedeydi. Peki, yalnızca rakamlara bakarak ortak bir dil geliştirmek mümkün mü?

Sakarya Büyükşehir Belediye Meclisi’nde ise farklı bir tartışma yaşandı. Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezi Matura ve yerel basına yönelik, belediyenin meclis toplantılarını ilan etme konusundaki kısıtlamaları CHP milletvekillerine şikâyet edildi. Bu durum üzerine Koludra, yerel basına verilen ilanları rüşvet olarak değerlendirdi.

Sakarya’da yaşananlar, siyasetin ve basının birbirini tamamlayan ama zaman zaman çatışan rollerini açıkça gösteriyor. Siyasetçiler eleştirilere açık olmalı; basın ise bağımsızlığını korumalı.