Sevgili okurlarım; Bundan 30 yıl kadar önce, helvacılık yapan Ökkeş usta iflas eder.

Elinde avucunda ne varsa yitirir.

Alacaklarını tahsil edemez, işçilerini çıkarır, iş yerini kapatmak zorunda kalır.

Ama bir yerlerden de tekrar başlaması gerekmektedir.

Helvacı Ökkeş ustanın cebinde beş parası yoktur.

Kalkar, hiç tanımadığı şeker satan bir dükkâna gider.

Kendisini tanıtır helvacılık yaptığını iflas ettiğini anlatır.

Parası olmadığını ve iş yerinin tekrar üretim yapabilmesi için acil bir torba şekere ihtiyaç duyduğunu, ancak şeker parasını helvayı yapıp sattıktan sonra ödeyebileceğini söyler.

Şeker satıcısı Bahaddin usta, Ökkeş ustayı dikkatlice dinler, yerinden kalkar, yanında çalışanını çağırır.

Oğlum bir at arabası çağır, 20 torba şeker yükleyin, Ökkeş ustamın dükkânına indirin der.

Şekerci Bahattin usta küçük bir kağıda da, isim, adres belirtmeden, sadece 20 torba şeker yazar, kâğıdı Ökkeş ustaya uzatır, ardından da Ökkeş usta sıkma canını!

Sen şu şekeri al Kazanını kaynat, helvanı yap, sat.

Ne zaman elin rahatlarsa o zaman gel borcunu öde! der.

Ökkeş usta şaşkındır, ne diyeceğini bilemez.

Bir torba şeker derken, 20 torba şeker bulmuş olmanın heyecanını yaşar.

Hiç tanımadığı biri tarafından kendisine güvenilip

20 torba şeker verilmesi karşısında gözleri dolar,

hıçkırıklara boğulur.

Ökkeş usta şekeri alır, iş yerine döner.

Kısa sürede helva üretimine tekrar başlar.

Yaptığı helvaları satar.

Şeker borcunu ödeyecek parayı toparladığında

Bahattin ustanın yanına gider.

Bahattin usta güler yüzle, ayakta karşılar.

Çay kahve derken, parayı Bahattin ustaya uzatır.

Bahattin ustam Allah senden razı olsun, bizi tekrar ayağa kaldırdın, çark dönemeye başladı dediğinde.

Bahattin usta;

Yok !

Kazanmanın sebebi ben değilim.

Belki vesile olmuş olabilirim ama.

Ne varsa sendendir der, sonra da yanında çalışanlara;

Ökkeş ustama 30 torba şeker yükleyin talimatını verir.

Ökkeş usta sözünde durmuş, borcunu ödemiş olmanın huzurunu duyarken, Bahattin usta da karşısında işini tekrar kazanmış, sözünde duran birini görmenin bahtiyarlığını yaşar.

Merhamet etmek iyidir.

Ancak acımak yetmiyor.

Önemli olan ihtiyaç duyana.

İhtiyaç duyduğunu.

İhtiyaç duyduğu anda verebilmektir.

Ve bir o kadar da önemli olan yapılan iyiliği unutmamaktır.

Eti kasaptan, balığı balıkçıdan, ekmeği fırından, meyveyi sebzeyi manavdan alın.

Büyük marketlerin size ihtiyacı yok belki ama küçük esnafın tam da bugün size ihtiyacı var.

Tam da bugünler bir çuval şekerin çok değerli olduğu günlerdir...