diken-7

Seçim geldi çattı…

Bizde topa girdik…

Milletvekillerinden başladık…

Kim gitsin!

Kim kalsın!

Peki kime göre!

Kime göre kim gitsin!

Kime göre kim kalsın!

Bu göreceli bir kavram…

Ben kendime göre yazıyorum…

Kendi fikirlerimi yazıyorum…

Elbette son kararı önce liderler…

Sonra vatandaş verir…

Sandıktan çıkan baş tacıdır…

Nokta…

***

Bir önceki yazımızda…

Recep Uncuoğlu…

Kenan Sofuoğlu…

Ali İhsan Yavuz…

Bu üç isim için “gitsin” dedik…

“Gitsin” derken nedenlerini de yazdık…

Bu yazımla ilgili çok tepki aldım…

Hatta sosyal medya üzerinde de tepki vardı…

Peki tepki gösterenler ne diyor!

Bana mı tepki gösteriyor!

Hayır, tepki bana değil…

Tepki muhalefet dahil bütün milletvekillerine…

***

Hem bana ulaşanlar…

Hem sosyal medyada…

Sakarya’nın 7 vekili için “gitsin” diyor…

Toplumda gitsin tepkisi var…

Kesinlikle “gitsinler” tepkisi var…

Toplumun genel tepkisi bu yönde…

Haaaaa…

İçlerinde “şu gitsin, bu kalsın” diyenlerde var…

Sosyal medyada isim vererek “bir tek bu kalsın” diyende var…

Ama genel tepki, hepsi gitsin…

***

Peki nasıl olacak!

Kim gidecek!

Kim kalacak!

Buna partilerin liderleri karar verecek!

Aynen öyle…

Kimin kalıp kimin gideceği liderlerin dudağının ucunda…

Bu kadar basit mi!

Ne zannediyorsunuz!

Bu kadar basit tabi…

Siz bakmayın anketlere…

Siz bakmayın temayüllere…

Siz bakmayın ön seçime…

Ankara’da ağası olan listeyle girer…

Bu mudur!

Budur…

Ayrıca…

Yıllardır böyle olmadı mı!

***

Şimdi sıra geldi Çiğdem Erdoğan Atabek’e…

Gitsin mi!

Kalsın mı!

Bence…

Gitsin!

Neden gitsin!

Şöyle bir bakın…

Kadın girişçilere yardımcı olmak dışında…

İlçe ziyaretleri dışında…

Cemiyetlere katılma dışında…

Bütün vekillerle birlikte görüntü vermek dışında..

Arandığı zaman, mutlaka telefonunu açmak dışında…

Sizin anlayacağınız rutin dışında…

Sakarya’ya rutin dışında ne kazandırdı!

***

Dikkat edin…

Rutin dışında diyorum…

Sakarya’ya ne kazandırdı!

Mesela…

AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek dendi mi!

Aklınıza direkt gelen ve hayata geçen bir proje var mı!

Var mı, yok mu!

Soruyorum…

Şimdi, “Şeyh Edebali Camii” diyenler olabilir…

O kısma bir bakalım mı!

***

O camiinin temelini dönemin AK Parti Sakarya İl Başkanı Recep Uncuoğlu attırdı…

Temel atılırken…

Yeri yanlış…

Bunun yeri Adapazarı…

Yapmayın…

Etmeyin…

İnat etmeyin…

Neler dediler…

Ama kimse dinletemedi…

İl başkanı Uncuoğlu, Sakarya Milletvekili oldu gitti…

Cami yarım kaldı…


***

Sonra!

Yenikent Bölgesi’nde yapımı yarım kalan Şeyh Edebali Camii’ne ödenek çıkması için Atabek mücadele etti…

Ama o ödeneği dönemin Bakanı Ayşenur İslam çıkarttı…

Allah, Ayşenur İslam’dan razı olsun…

Şeyh Edebali Camii’nin hikayesi bu….

İsterseniz konuyu biraz daha açayım…

Mesela…

Bayındırlık ve İskan Bakanı merhum Cevat Ayhan…

Cevat Ayhan dendi mi akla ne geliyor!

Yeni Karasu Yolu…

Sapanca Gölü kolektörü…

Bu iki önemli proje bizzat rahmetli Cevat Ayhan’ındır…


***

Eski bakan Ersin Taranoğlu…

Ersin Taranoğlu denince akla ne geliyor…

Adapazarı eski Atatürk Stadyumu’nun tribünlerini kapalı hale getirdi…

Yakın tarihten bir örnek…

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz…

Ali İhsan Yavuz denince akla “Acil durum Hastanesi” geliyor…

Kabul edersiniz…

Veya kabul etmezsiniz…

Bu eserler bu isimlerle anılıyor!

***

Peki diğer vekiller ne yaptı!

Nevzat Ercan…

Erol Aslan Cebeci…

Ertuğrul Eryılmaz…

Ahmet Neidim…

Münir Kutluata…

Süleyman Gündüz…

Ayhan Sefer Üstün…

Zihni Açba…

Ramis Savaş…

Mustafa İsen…

Hasan Ali Çelik…

İş uzamasın…

Hepsi!

Ne yaptı!

***

Bir kez daha altını çizmek isterim…

Rutin dışında ne yaptı!

Hepsi…

Ama hepsi…

Rutin işlerini yaptılar…

Zaten rutini de yapmayacaklarsa niye vekil oldular!

Sizin anlayacağınız hepsi rutinci…

Benim işaret etmek istediğim şu…

Önemli bir proje akla geldi mi!

Bunu şu vekil şehre kazandırdı…

Dolayısıyla Sakarya’ya rutinci vekile ihtiyaç yok…

Sizin anlayacağınız bize tuttuğunu koparak vekiller lazım…

Şimdi soruyorum…

***

Ali İhsan Yavuz…

Recep Uncuoğlu…

Kenan Sofuoğlu…

Çiğdem Erdoğan Atabek…

Engin Özkoç…

Ümit Dikbayır…

M. Levent Bülbül…

Bunların hangisi tuttuğunu koparıyor!

İçimden geldi…

Size bir örnek daha vereyim…

Sakarya Büyükşehir Belediyesi 2018 yılından bu yana, ihracattaki artış ve buna paralel olarak vergi iadesi nedeniyle hak ettiği parayı alamıyor. Bu anlamda Zeki Toçoğlu döneminden bu yana Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin büyük gelir kaybı var. Büyükşehir Belediyesi’nin mağdurluğu demek, Sakarya’nın mağdur olması demek…


***

Bu sorunu yüz kere ben yazdım…

Canlı yayınlarda konuştuk…

Bu sorunu bu kentte manşet yapmayan basın kuruluşu yok…

Peki sonuç ne!

Hep aynı masal…

Bizim gibi birkaç il daha bu sorun nedeniyle sıkıntı çekiyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sorunla özel ilgileniyormuş!

Pardon…

Yıl 2017 sonrasında başladı…

Yıl 2022’ye geldik…

Halen aynı masalı bize anlatıyorsunuz…

Siz bizi saf mı zannediyorsunuz!


***

Sonuç mu!

Recep Uncuoğlu…

Kenan Sofuoğlu…

Ali İhsan Yavuz…

Bunlar gitsin…

Giderken Çiğdem Erdoğan Atabek’i de alsınlar…

Hep birlikte gitsinler…

Bu kentte bu saatten sonra rutinci milletvekili lazım değil…

***

Bu kentte…

Düğün dernek gezecek…

İlçelerde meyvelerle poz verecek…

Partisine yakın iki esnaf…

Bir sanayici…

Toplum içinde üç-beş kişiyle iki selfi…

Kendisine yakın medya kuruluşlarına haberlerini yaptıracak…

Uzun lafın kısası…

Bize rutin işleri yapan Milletvekilleri lazım değil…

Yolunuz bahtınız açık olsun…

***

Devam edecek…