Diken...

Basın sektöründe 36 yıldır görev yapıyorum. Bu süreçte ulusal ve yerel medyanın bir çok kurumunda çeşitli görevlerde bulundum. Son olarak Sakaryahalk Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmenliğini yaparken işten çıkartıldım. İşten çıkartılmam kısmında bugün çok yorum yapmak istemiyorum. Yaşadığım süreçte herkes kendi cephesinden kendine göre bir şeyler anlatıyor.

***

Kim ne anlatırsa anlatsın. Yaşanan süreci kamuoyu yakından takip etti, halende takip ediyor.

Bu nedenle 'yok öyle, yok böyle' demeyeceğim. Dememe gerek yok. Ancak bu konuyla ilgili hiç bir şey demeyeceğim, hiç bir şey yazmayacağımı kimse zannetmesin. Zaman içinde elbette bizim de diyeceklerimiz olacak. Herkes kendine göre anlattığı şu günlerde biz de anlatacağız. Kimse acele etmesin. Sırası geldiğinde herkes hak ettiği cevabı alacak...

***

Gelelim Adapostası ailesine geri dönmeme... İşin aslına bakarsanız Adapostası ailesinden uzak biri değilim. Yıllarca bu ailenin bir ferdi oldum ve buradan ayrılırken de bir kavgam olmadı. Sakaryahalk Gazetesi'ndeki işimden çıkartıldıktan sonra meslek yaşantımı dijital medya, yani internette haber sitesi üzerinden devam edeyim dedim. Öyle de yaptım ve www.halk54.com haber sitesini kurduk...

***

Bugün yarın test yayını bitecek olan halk54.com çalışması sürerken, Adapostası İmtiyaz Sahibi Gülderen Okumuş ile görüşmelerimiz oldu. Ve prensipte anlaştık. Bundan sonra Adapostası'nda haftanın belli günleri köşe yazacağım. Malum benim sıkıntılı bir tarzım var. Birileri gibi "ay o alınmasın, ay bu darılmasın" tarzı kalem oynatmıyorum. Alınan alınacak, darılan darılacak. Hiç sıkıntı yok...

***

Önemli olan Sakarya'nın kazanması, önemli olan doğruları bulmak, önemli olan sessiz çoğunluğun sesi olmaktır. Bunun için gün gelir polis tarafından gözaltına alınarak Cumhuriyet Savcısı'nın önüne de gideriz. Gün gelir mafyanın sopasını da yeriz. Gün gelir bu kentin ağa babaları tarafından 'seni hedef yapacağım. Ve bunu yapacağım' denilerek hedef de yapılırız. Gün gelir kendi meslektaşlarımızın eleştirilerine de maruz kalırız...

***

Dedim yaa, hiç ama hiç sıkıntı yok. Önemli olan Sakarya'nın kazanması, önemli olan doğruları bulmak, önemli olan sessiz çoğunluğun sesi olmaktır. Bizim için olay budur.

------------------------------------------------

Koca adamların yaptığına bakın...

Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ve bu kentin Sivil Toplum Kuruluşları'nın amiral gemisi olan SATSO dün medya ordusuna kahvaltı verdi. Kahvaltı sonrası Başkan Akgün Altuğ yaptıkları, yapacakları projeleri zaman kısıtlı olması nedeniyle özet halinde anlattı. Meclis Başkanı Talip Kuriş basının anlamlı gününü kutladı ve ardından soru cevap kısmına geçildi.  

***

Soru cevap kısmından siz ne anlarsınız! Başkan Altuğ'un anlattıkların üstüne kamu yararı olan projeler veya SATSO çalışmalarıyla ilgili soru sorup, cevap beklersiniz. Peki bizim meslek örgütü başkanları ne yaptı! Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Derneği Başkanı Sezai Matur 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nün geçmişini anlattı. Peki Sakarya Gazeteciler Birliği Başkanı Zeki Aydıntepe ne yaptı! Birlik olarak basın mensuplarına yapmak istedikleri konut projesini anlattı.

***

Yaa arkadaş, şu başkanlara bakar mısınız! SATSO ile ilgili, ekonomi ile ilgili soru soracaklarına, biri masal anlatıyor, biri ise konut projesini anlatıyor. Nasıl olsa SATSO bütün basını toplamış. Kahvaltı da SATSO'dan, sucuk ekmek de SATSO'dan, bizim başkanlar da kamu adına soru soracaklarına konuşuyorlar da konuşuyorlar. Hade konuşsunlar diyelim. Ama birde kavga etmezler mi! Başkan Aydıntepe konutları anlatırken geçen gün bu konutları manşetten eleştiren Başkan Matur laf atmaz mı!

***

O ona kızıyor, o ona kızıyor. Ne şiş yansın, ne kebap yansın diyen gazeteciler  de sus-pus izliyor. Sizin anlayacağınız Çalışan Gazeteciler Günü'nde iki başkan birbirine girdi ve kelimenin tam anlamıyla patronlar kulübü olan SATSO'ya rezil olduk. Şimdi soruyorum. İş mi yani! Bize yakıştı mı! Şık oldu mu! Bir de başkan olacaksınız! Koca koca adamlar yaptığınıza bakın. Ben dünkü toplantıda soru sormadan önce SATSO ailesinden özür diledim. Bir kez daha buradan özür dilemek istiyorum. Lütfen kusurumuza bakmayın. İnanın çalışan gazeteciler olarak bizde bu duruma çok üzüldük.