Hüseyin Cumalı yazdı...

diken-7

Seri devam ediyor…

Mevzu ne!

Gazeteci Engin Arapoğlu…

Arapoğlu’na gelecem…

Ona iki F16 ile dalacam…

Ama bugün değil…

Bugün Arapoğlu’nu bir kenara koyalım…

O biraz daha beni beklesin…

Biz şu “Mustafa” olayına gelelim…

Nedir bu Mustafa!

Kim bu Mustafa!

Herkes bunu merak ediyor…

Bugün Mustafa’yı anlatalım…

*

Bu serinin 2’inci köşe yazısıydı…

Gazeteci Engin Arapoğlu’na şöyle seslendik…

-- Engin Arapoğlu…

-- Müttefiklerinden yardım alabilirsin…

-  Mustafa sana malzeme versin…

-- Safa destek versin…

Bu kadar…

Bu kadar yazdık…

Peki Safa kim!

Gazeteci Safa Polat…

Peki Mustafa kim!

Herkesin merak ettiği Mustafa kim!

*

Herkes bana “Kim bu Mustafa” diye soruyor…

Adam kentte popüler oldu…

Mustafa da Mustafa…

Vay arkadaş…

İki gündür bir Mustafa yalellisidir gidiyor…

Ne Mustafaymış be arkadaş…

Ortalık yıkılıyor…

Peki harbiden kim bu Mustafa!

O zaman açıklıyorum…

*

O meşhur Mustafa, Adapazarı Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Mustafa Öztürk’ün taaa kendisidir. Biz, Engin Arapoğlu’na hitaben “Mustafa sana malzeme versin” dedik. Biz bu kadar dedik. Ama Mustafa Öztürk aynı anda siperden kafasını kaldırdı. Müdahale ettik. Bir abi olarak “Mustafacım, askerlik yapmış adamsın. Komutanın sana hiç tam siperi öğretmedi mi! Sen niye kafanı siperden çıkartıyorsun! Sok kafanı sipere” dedik…

*

Ama nafile…

Biz böyle dedikçe Mustafa siperden kafasını boyna çıkartıyor…

Biz “Yahu kafasını sipere sok, çıkartma, şiddetli çatışma var. Hava desteğiyle vuruyoruz. Savaş bu, yanlış yeri lazerle işaretlerler, arada sen gidersin” dedikçe bizim Mustafa aksini yapıyor. Dün 3’üncü köşe yazısını yazdım. Yine Mustafa’ya kibarca “Kafanı siperden çıkartma” dedim. Yok abi, Mustafa bildiğini okuyor…

*

Hatırlayın…

Dünkü yazımda Mustafa’ya şöyle dedik…

-- Bu arada “Mustafa” çok istiyorsan soyadını yazarım…

-- Bence çok ısrarcı olma…

-- Sen en iyisi Mustafa siperden kafanı kaldırma !!!!

-- Hem Mustafa…

-- Adapazarı’nda hayat var. Sen hayatın dadına bak…

*

Biz böyle dedik yaaa…

O yine siperden kafayı kaldırmaya başladı…

Adam duramıyor…

Evalla, Mustafa…

Seni severiz…

Sen bizi seversin…

Ama ortalık karışık…

Mermiler havada uçuyor…

Ve senin tek yapman gereken tam siper yatmaktı…

Yapamadın…

Ehhh, madem öyle gel böyle…

*

İki gündür tam siper yapamayan kardeşim…

Bugün 3. gün…

Bak soyadını yazdık…

Bak titrini yazdık….

Herkesin bana sorduğu Mustafa, o meşhur Mustafa….

Adapazarı Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Mustafa Öztürk’ün taaa kendisidir.

Hani her şeyi çok bilen Mustafa…

Size konuşma fırsatı vermeyen Mustafa…

Konuşurken sizden keyif almak isteyen Mustafa…

*

Daha sayayım mı!

Sorunları halının altına süpüren Mustafa…

Yekta Şirin ağabeyini rol model seçen Mustafa…

Daha sayayım mı!

İsterseniz sayarım…

Ama gerek yok…

Çünkü Mustafa severim…

Ancak…

Ara sıra Mustafa ve Mustafa gibi kardeşlerimize böyle küçük dokunuşlar yapmak lazım…

*

Eeeeeeeee Mustafa…

Siperden sürekli kafayı çıkarttın…

Biz “Tam siper” dedikçe o kafayı hep çıkarttın..

Şimdi nasıl!

Köşe yazılarımın 3’üncü gününde hem soyadını hem de unvanını yazdım…

Rahat ettin mi!

Hee Mustafa

Söyle…

Rahat ettin mi!

İyi geldi mi!

Söyle…

İyi geldiyse yine yazayım…

*

Bak Mustafacım…

Bizim meslekte bazı kurallar var…

Çatırdı başladı mı!

Roketler ateşlendi mi!

Yapman gereken çok basit…

Miğferini tak…

Tam siper yat…

Hepsi bu…

Bu kadar…

*

Haaaaaaa…

Ben büyük sözü dinlemem…

Ben siperde duracak adam değilim…

Ben savaşmak istiyorum…

Azdan az…

Çoktan çok…

Böyle diyorsan…

O zaman sana bir şey diyemem…

O zaman savaşalım…

Sen ile Engin Arapoğlu…

Ben tek…

Nasıl!

Bence iyi…

*

İstersen Safa Polat’ı da yanına al diyecem….

Ama Safa Polat akıllı bir kardeşimiz…

Ben Engin Arapoğlu’na “Safa destek versin” diye yazdım…

Safa, siperden kafayı hiç çıkartmadı…

Tam siper yattı…

Dedim yaa…

Akılla adam…

Neyse…

Don lastiği gibi uzatmadın anlamı yok…

Sona gelelim…

*

Bak Mustafa bey…

Hayat, Tarihi Uzunçarşı’dan ibaret değil…

Hayat, Uzunçarşı’da çayları yudumlarken fıs-fıs yapmaktan ibarette değil…

Anlıyorsun dimi!

Mesajlarımı alıyorsun dimi!

Dolayısıyla sen işini yaparken, bende bu köşede işimi yapıyorum…

Onun için herkes işini yapsın…

Nokta…

Sözlerime son verirken, gözlerinden öpüyorum…

İmza; Çok sevdiğin Cumalı abin…

*

Devam edecek…

*

Dip Not:

Bugün, bir kardeşime savaş anında ne yapması gerektiğini anlatmaya çalıştım…

Dolayısıyla Gazeteci Zeki Aydıntepe, Engin Arapoğlu, Süleyman Doğru ve çok bilen agalara zaman ayıramadım. Bunun için herkesten özür dilerim. Ama üzülmeyin. Rabbimin izniyle hasret bitecek!