Hüseyin Cumalı yazdı...

diken-7

Dün gece saat 03.00…
Gece yarısı…
Uyku tutmadı…
Balkonda oturuyorum…
Yağmur yağıyor…
Aklıma birileri düştü…
Yüzümüze gülüp…
Arkamızdan sırıtanlar…
Zannediyorlar ki…
Biz görmüyoruz…
Biz duymuyoruz…
Bizim çevremiz yok…
Hepsini not alıyorum…
Hiç sıkıntı yok…
Devam edin…

*

Dedik ya birileri aklıma düştü. Sosyal medyada “Bize, bizim çocuk muamelesi yapıp, karşı mahallenin çocuklarına değer verenler… Böyle giderse biz de karşı mahalleye taşınacağız. O zaman mahalleniz de mahallenin çok bilen bürokratları da sizin olsun !!!” diye bir paylaşım yaptım…

*

Böyle paylaşım yapınca ne olur!
Arayan arayana…
Yazan yazana…
Merak ediyorlar…
Soruyorlar…
Sizin mahalle hangisi…
Karşı mahalle hangisi…
Bürokratlar kim!
Bizi bilen bilir…
Öyle Coşkun Bilir gibi dikkat çekmek için paylaşım yapmayız…
Biz, bir paylaşım yapıyorsak…
Mutlaka altı doludur…

*

Bize sorulan 3 sorunun tersinden başlayalım…
Kim bu bürokratlar!
Öncelikle şunu belirteyim…
Bazı bürokratlar var…
Onlar son düzlüğe girdi…
Şöyle düşünün…
Çeşmenin altındaki bardağa bin damla, damlar…
Ama bardak 1001’inci damlada taşar…
İşte o bardak taşmak üzere…
Ve taştığı zaman bu bürokratları isimleriyle yazacağım…
Öyle ortaya karışık salata yok…
İsimleriyle ve hatalarıyla eleştiriceğiz…

*

Ayrıca…
Bu kentteki bürokratlar eleştirilemez mi!
Soruyorum!
Önemli makamlarda oturan bu beyleri yazamaz mıyız!
Garip fukarayı yazıyoruz da… 
Sıra bunlara gelince ne oluyor!
Kim bunlar!
Kral falan mı!
Mustafa Ak…
Kim!
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri…
Diyelim yaptığı işi beğenmedik…
Eleştirdik…
Ne olur!
Mustafa Ak’ı yazarsak ne olur!
Kulağımızı mı çekerler!

*

Bedrullah Elçin…
Kim!
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı…
Bu beyefendiyi bu kentte yazamaz mıyız!
Yaptığı çalışmaları beğenmedik…
Ona göre doğru bize göre yanlış…
Eleştiremez miyiz!
Bedrullah Elçin’e ‘ağamsın, paşamsın’ mı diyeceğiz…
Zaten çalışmalarını da çok beğenmiyorum…

*

Ziya Cevherli…
Kim!
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı…
Onu da mı eleştiremeyiz…
O da bu kentte eleştirilemezler listesinde mi!
O da mı çok büyük zat!
Ne yapacağız!
Ziya Cehverli’nin karşısında el-pençe mi duracağız…
Ayrıca ortada fırtına gibi esen bir Cevher var mı!
Başkan Ekrem Yüce’nin iş yükünü hafifletiyorlar mı!
Soruyorum…

*

Ali Oktar…
Kim!
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı…
O da mı!
O da bu kentte eleştirilemezler listesinde mi!
Ne yapacağız!
Onunda huyuna suyuna mı gidelim!
Zaten bu üç isim var ya…
Bu saydığım üç isim…
Bedrullah Elçin, Ziya Cevherli ve Ali Oktar…
Bunlar muhteşem üçlü…
Üçü bir arada…

*

Bir de Doç. Dr. Furkan Beşel var…
Kim!
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı…
O ulaşılmazlar listesinde…
O hem de eleştirilemez…
Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin atlı prensi…
Tabi…
Furkan bey efendiyi yazarsan birileri bize küser…
Çokta tın…
Küsmezseniz hatrım kalır…

*

Gel Adapazarı Belediyesi’ne…
Hilmi Kızılcıklı…
Yusuf Özden…
Fatih Çelikel…
Adapazarı Belediyesi Başkan yardımcıları…
Şimdi bu başkan yardımcılarını eleştiremez miyiz!
Bu köşeye konuk edemez miyiz!
Bu beyleri buraya konuk edersek ne olur!
Soruyorum!
Ne olur!
Başkan Mutlu Işıksu bize gönül mü koyar!
Ne yapacağız!
Mutlu başkanı daha mutlu etmek için mi çalışacağız!

*

Bu arada…
Fatih Çelikel…
Adapazarı Belediyesi Başkan Yardımcısı Fatih Çelikel…
Basın Müdürü Mustafa Öztürk’ü yazdım diye bana bir cenazede soğuk yaptın…
Bana resmen soğuk yaptın…
Çok güzel…
Seni tebrik ederim…
Personeline sahip çıkıyorsun…
Öyle devam et…
Beni gördüğün yerde soğuk yap…
Bir gün ben de sana sıcak yaparım…

*

Gel Erenler Belediyesi’ne…
Rahmi Şengül…
Serkan Cerrahoğlu…
Erenler Belediyesi Başkan Yardımcıları…
Daha yolumuz hiç kesişmedi…
Demek ki sıkıntı yok…
Diyelim ki bir gün kesişti…
Ne yapacağız!
Bu beyleri de yazamayacak mıyız!
Saydığım isimler gibi yoksa bunlarda eleştirilemez sınıfında mı!
Ya da şöyle soralım…
Diyelim eleştirdik…
Ne olur!

*

Gel Serdivan Belediyesi’ne…
Selvet Karaoğlu…
Fikret Bayhan…
Hamit Balcı…
Aynı sorular bunlar içinde geçerli…
Bu beyler de A takımında…
Bunları eleştirdiğimiz zaman fırtına mı kopar!
Ya da şöyle soralım…
Bunların her yaptığı iş için ‘harika’ demek mi zorundayız…
Soruyorum…
İlle şak-şak mı yapmalıyız…

*

Don lastiği gibi çektirmenin anlamı yok!
Gerek belediyeler…
Gerek resmi daireler… 
Nerede olursa olsun…
Kim olursa olsun…
Fikir ayrılıkları olur…
Bu fikir ayrılıkları eleştiri getirir…
Yani!
Bu kentte herkes eleştirilebilir…
Hele gazeteciler 2 kez eleştirilebilir…
Kesinlikle…
Biz herkesi eleştirirken, herkes de bizi dibine kadar eleştirebilir…
Nokta…

*

Şimdi gelelim bizim mahalleye…
Beni bilen bilir…
Bir adamı seversem yanında dik dururum…
Ama ne yazık ki o adamda “Bu salak zaten bizim mahallede, ben karşı mahalledekilerle iyi geçineyim” der…
Bu yıllardır hep böyle oldu…
Bana hep ‘bizim çocuk’ muamelesi yapıldı…
Yine yapılıyor…
Yapın kardeşim…
Hiç önemli değil…

*

Ama şunu unutmayın…
Madem karşı mahalledekiler daha itibar görüyor…
Madem karşı mahalle çok seviliyor…
O zaman bende karşı mahalleye taşınayım…
Dimi! 
Bu mahallede hak ettiğimiz değeri göremiyorsak, belki karşı mahalleye taşınırsak görürüz…
Dün akşam sosyal medyada yazdığım gibi “mahalleniz de mahallenin çok bilen bürokratları da sizin olsun”

*