Her gün gündeme dair bir soru ile sokakta vatandaşların görüşünü alıyoruz. Herkes kendince değerlendirme yaparak fikrini söylüyor. Gayrimenkul artışı, akaryakıt artışı, gıda gereksinim ürünlerinde artışa kadar birçok soru yöneltiyoruz.

Sokağın nabzını tutuyoruz. Genel seçim için geri sayım sürerken, ‘Seçim ne zaman olur, Kim Cumhurbaşkanı adayı olur, muhalefetin adayı kim olur’ sorularını soruyoruz. Vatandaşlar seçimin biran önce yapılmasını istiyor. Seçimle yeni bir iktidarın ekonomiyi kısa sürede yolunca sokabileceğinden emin olduklarını da ifade ediyorlar.

Sokak röportajı yaparken oldukça meraklı kalabalık etrafımızı dolduruyor. Genelde orta yaşlı kişiler röportaja katılıyor. Genç kuşak ya da Z kuşak olarak tanımlanan gençler röportaja sıcak bakmıyorlar. Konuşan gençlerde eğitim ve iş imkânı konusunda dış ülkelerde iş bulma eğimlerini dış ülkelerde yapmayı tercih ettiklerini belirtiyorlar.

Sokakta vatandaşın iki önemli gündemi var. İlk gündemi; ülkemizde bulunan mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesi isteniyor. Hükümetin bu konu ile ilgili referandum yapılması dahi önermeler var. Sokakta her konuştuğum 10 kişiden 9’u mülteciler ülkesine geri gönderilsin istiyorlar. Sokaklarda yabancı mahalleler oluştu. Zaman zaman bu bölgelerde kavgalar çıkıyor. Gar Meydanı, Demokrasi Meydanında kavgalar çıkıyor. Demokrasi meydanında mülteciler arasında çıkan kavgada 1 kişi öldürülmüştü.

Sokakta mültecilere yönelik yaptığımız röportaj haber portalımızda yayınlanırken, aynı anda sosyal medyada yayınlıyor. İnanın şaşırmamak elde değil. Arapça olarak yorum yazıyorlar, küfür kıyamet yazarak “Size mi soracağız Türkiye’den gidip gitmemeyi” diye yazabiliyorlar. İşte bu yorumlar üzerinde baktığımızda savaş sonrası Suriyeli ve diğer Arap ülkelerin Türkiye’ye gelip sığınmacı olan kişilerin ülkemizde kalmaya devam ettirilmeleri ileride nasıl bir sorun haline geleceğini şimdiden görülebiliyor.

Geçtiğimiz günlerde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesi için imza kampanyası düzenletmişti. Sakarya’da da bu imza kampanyası yapılmış. Toplanan imzalar Türkiye Büyük Millet Meclisi’ ne (TBMM) verilecek.

Avrupa’nın kabul etmediği Türkiye’nin üzerinde yük olmaya devam eden Geçici koruma altında mültecilerin 10 yılı aşkındır yurdumuzda misafirlikleri sona erdirilerek güvenli bir şekilde ülkelerine gönderilmesi ülkemiz açısından çok çok önemlidir.

Vatandaşın ikinci gündemi ekonomi, hayat pahalılığı… Aylıklar artırılsa bile bir haneye ortalama elektrik faturası 300 TL’den aşağı gelmiyor. Kışın doğal gaz en düşük fatura bedeli 700 TL. Bir haneye gelen su faturası ayda ortalama 150 ile 200 TL arasında. Cep telefonu aylık faturası en ucuzu 100 TL.

Gıda en çok üretim safhasında sıkıntı yaşarken, tüketici pazardan bakliyat ve sebzeleri yüksek fiyata almak durumu ile karşı karşıya kalıyor. Bir kilo patates 12 TL 50 kuruş, peki kışın patatesin kilosu kaç TL olur düşünün.

Proteini yüksek olan ve en çok tüketilen yumurtanın bir kolisi 18 TL iken aşama aşama 55 TL’ye çıktı. Markette bir litre süt 15 TL oldu. Zamlar yerinde duramıyor. Her gün ufak ufak zamları görmek mümkün. Ülkemizde yüzde 47’sinin asgari ücretle çalışan kesimi 5 bin 500 TL’ye çıkan aylığı artan bu zamlar karşısında yeterli olmuyor. Örnek vermek gerekirse ekonomik sıkıntı yaşanmadan önce 1000 TL’ye yakın ev kiraları şimdi 2 bin 500 ile 3 bin TL arasına yükselmesi ücretli çalışanların ya da 3 bin 500 TL alan emeklilerin yaşamlarını zora sokuyor.

İşte bu noktada vatandaş ekonomi ve mülteci sorununun çözümü için genel seçimlerde sorunu gerçekten kısa vadede çözecek partilere yönünü çevirmiş durumda. 12 ay sonra yapılacak genel seçimlerde partilerin vaatleri neler olacak, bu vaatlere göre seçmen kararını verecek. 12 ay bekleyelim, bakalım sandıktan vatandaşın kararı ne çıkmış olacak birlikte göreceğiz.